24.12.10

BAŞÖRTÜLÜ BİLİRKİŞİ OLAMAZ MI?

"Başörtünüzü azıcık açın"

Adana Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu'nca oluşturulan bilirkişi listesine başörtülü fotoğraflarıyla kabul edilen iki kadın mali müşavir, yemin töreninde büyük bir şok yaşadı. Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Sabri Kumsal'ın 'başlarını az açmaları' halinde yemin edebileceklerini söylediği adaylar, bu tuhaf teklifi reddederek salondan ayrılmak zorunda kaldı.

Adana'da iki kadın mali müşavir, başörtülü oldukları gerekçesiyle bilirkişi yemini yapamadı. Komisyon başkanının "Başınızı az açarsanız yemin edebilirsiniz" sözleri üzerine büyük şok yaşayan adaylar, bu tuhaf teklifi reddederek salondan ayrıldı.
Adana Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu'nca oluşturulan 2011 yılı bilirkişi listesine kabul edilen 429 kişinin yemin töreni Adliye Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Farklı mesleklerde çalışan bilirkişi adayları, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Sabri Kumsal, komisyon üyesi Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun ile üyeAğır Ceza MahkemesiBaşkanı Battal Özer'den oluşan heyet önünde tek tek yemin etti. İddiaya göre sıra başörtülü mali müşavirler Keziban Seyitler ile Nuran Kayagil'e geldiğinde komisyon başkanı Kumsal, bayanların ancak "başlarını az açmaları" halinde yemin edebileceklerini söyledi. Bunu kabul etmeyen iki bayan, yemin etmeyerek salonu terk etti.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Keziban Seyitler, komisyonun başörtülü fotoğrafları ile müracaatlarını kabul ettiğine dikkat çekerek, şunları anlattı: "Tam yemin edeceğimiz sırada komisyon başkanı başımı açmamı istedi. Kabul etmedim. Çok kalabalık olduğu için hiç konuşmadan 'çıkıp sonra geleyim diye' düşündüm. Sonra başörtülü arkadaşım Nuran ile ikinci kez yemin için heyetin huzuruna çıktık. Ancak komisyon başkanı, 'Başörtülü salonda oturabilirsiniz. Ancak burası kamu yeridir. Yemin sırasında başınızı açmanız gerekir. Kamudabaşörtüsüolmaz.' dedi. Biz de başımızı açmayarak salonu terk ettik."

Piyasada başörtülü olarak serbest mali müşavirlik yaptıklarını belirten Seyitler, "Başvuru evrakımızdaki fotoğraf başörtülüydü. Madem bu şekilde yemin ettirmeyeceklerdi adımızı listeye koymasaydılar. Komisyondan geçerken bunun görülüp formlarımızın kabul edilmemesi gerekiyordu. Bir sürü masraf yaptık. Yemin için salona kadar geldik. O kadar insanın içinde yemin edemeyince utandım. Sesimi bile çıkartamadım. Aslında gidiyordum, ancak aynı durumdaki arkadaşım geri getirdi. Rencide olduk." diye konuştu.

Mali Müşavir Nuran Kayagil de komisyon başkanının "az başınızı açın" yaklaşımını mantıklı bulmadığını ifade ederek, şunları söyledi: "İnancımız için başımızı örtüyoruz. Bunun azı çoğu olmaz. Çocuk oyuncağı değil ki. Kaldı ki kamu görevlisi değil, serbest çalışan insanlarız." "Keşke başvurumuz reddedilseydi de kalabalığın içinde bu şekilde rencide edilmeseydik. Oraya gitmeseydik." diyen Kayagil, mağduriyetlerinin giderilmesi için gerekeni yapacaklarını sözlerine ekledi.

Konunun başka yönlere çekilmemesini isteyen Komisyon Başkanı Mehmet Sabri Kumsal ise bilirkişiliğin kamu görevi olduğunu bildirdi. Kumsal, "Başörtülü bayanların salonda bulunmalarına müdahale edilmedi. Sadece kürsü önündeki yemin sırasında başlarını 'az' açmalarını istedim. Başörtülü mali müşavirlerden bir tanesi 'biraz düşüneyim' diyerek geri gitti. Yemin için ikinci kez geldi. Fakat ben tekrar başlarını 'az' açmalarını hatırlattım. Onlar 'o zaman biz yemin etmeyiz' deyip salondan ayrıldılar." açıklamasında bulundu.

ZAMAN


Devamını BURADAN okuyun...>>>

KAYSERİNİN ÇÜRÜK SENEDİ

10 trilyonluk senedin sırrı çözüldü

Gazeteport internet sitesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili kavganın nirengi noktası olan 10 trilyon liralık senedin tahsil edildiğini, avukat Yusuf Erikel’in de yüzde 25’lik payını bu paradan tahsil ettiğini bildirdi.

Bu haber, dün Milliyet başta olmak üzere bazı gazetelerde birinci sayfadan verildi. Beyaz TV’deki program partnerim Fikri Sağlar ile programa bağlanan CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu da aynı iddiayı dile getirdi.

Bu iddia çok vahimdir. Eğer böyleyse Kayseri defterinin yeniden açılması gerekir. Çünkü yolsuzluk iddialarının örtbas edilmesi için Başkan Mehmet Özhaseki ve genel sekreterinin imzaladığı söylenen senedin tahsili, üzerine gidilirse yolsuzluk iddiasına gerçeklik kazandırabilir.Dün Özhaseki ile görüştüm, kesinlikle böyle bir tahsilatın olmadığını açıkladı: “Eğer senedi tahsil etmişlerse, parayı vermişsek neden senedi almamışız? Senet neden onlarda kaldı? Kişisel olarak istesem bile böyle bir parayı ödemem mümkün değil. Belediye imkanlarıyla ödenmişse kayıtlardan hemen çıkar, gizlenmesi asla mümkün değildir.”

Senedin düzmece olduğunu ve Ergenekon’un komplosuyla karşı karşıya bulunduğunu anlatan Özhaseki, senetle ilgili emniyet kriminal tarafından hazırlanan raporda “Yusuf Erikel’in elinin ürünü” ifadesinin olduğunu açıkladı.

Bu gelişme, iddialara yeni bir boyut kazandırdı, kriminal rapora göre, 10 trilyon liralık senet, Ergenekon sanığı Yusuf Erikel tarafından hazırlandı. Yine başkana göre, senetle ilgili kendisine şantaj yapanlar Ergenekon’un tutuklu sanıkları Yusuf Erikel ile emekli asker Durmuş Ali Özoğlu...

CHP’nin iddialarına dayanak yaptığı belgede sahtecilik suçundan 6 yıl hapis cezasına çarptırılmış Hacı Ali Hamurcu’nun Ergenekon soruşturma sürecinde gözaltına alındığında verdiği ifadeyi de ciddiye alırsak işin rengi hayli değişiyor.

Ne demişti Hamurcu? Aynen şöyle: “Senet Yusuf Erikel ve Hurşit Tolon tarafından dolduruldu!” Bu iddiayı, hem Erikel (doğrudan) hem Tolon (avukatı aracılığıyla) yalanladı. Ancak, senetle ilgili emniyet kriminalin raporu, Erikel’i zora sokacak gibi gözüküyor. Zira senedin Erikel tarafından doldurulduğu iddiasını teyit ediyor.

Erikel öfkeli, avukat olarak bir süre savunduğu müvekkili Hamurcu için “şizofrenik vaka” diyor. CHP’nin Kayseri’yle ilgili tüm iddiaları ise Hamurcu’nun ifadeleri üzerine dayanıyor. Haliyle akla şu soru geliyor: Hamurcu’nun hangi iddiası doğru?

Başkan Özhaseki’nin yorumu şöyle: “Bana senetle ilgili şantaj yapanlar arasında Yusuf Erikel ile Ali Durmuş Özoğlu var. İkisi de Ergenekon sanığı. Hacı Ali Hamurcu’nin ifadeleri de ortada. Kriminal rapora göre senedin Erikel tarafından doldurulduğu ortaya çıktı. Bunların üzerine gidilirse Ergenekon’un Kayseri’de nasıl bir komplo planladığı ortaya çıkacaktır.”

Kemal Kılıçdaroğlu da bu konuda açıklama yaparsa iyi olur. Hacı Ali Hamurcu’nun belediyeyle ilgili tüm iddialarına dört elle sarılırken, Ergenekon soruşturmasındaki ifadelerini neden görmezlikten geliyorsunuz? Dersimli Kemal olarak neden Ergenekon’un üzerine gitmiyorsunuz?
Sakın ha, “Benim adım Kemal” demeyin...
Şamil Tayyar Star

Devamını BURADAN okuyun...>>>

15.12.10

BALYOZ HAKİMLERİ TEMİZLENDİ

HSYK dan mehkemeye balyoz

Dün görevden alınan iki 'Balyoz' hakiminin lehte verdikleri bir karar karşılığında, iki fahişeyle birlikte oldukları ve bu fahişeleri Adliyeye de getirdikleri iddia ediliyor.
HSYK tarafından dün görevden alınarak özel yetkileri kaldırılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak hakkında şok iddia... Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin hazırladığı raporda, Başkurt ve Canak'ın, bir uyuşturucu davasında lehte karar almaları karşılığında kendilerine rüşvet olarak hayat kadınları sunulduğu ve 2 hakimin bir otel odasında birlikte oldukları fahişeleri adliye binasına da getirdikleri iddia ediliyor. HSYK tarafından dün görevden alınarak özel yetkileri kaldırılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak hakkında şok iddialar ortaya atıldı. Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin hazırladığı raporda;

Mahkeme Başkanları Erkan Canak ve Zafer Başkurt'un Ergenekon ve Balyoz davalarını sabote planında yer aldıkları; fuhuş, uyuşturucu ve rüşvete adlarının karıştığı gibi çok ciddi iddialara yer verildi.

BALYOZ VE ERGENEKON'A MÜDAHALE
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından görevden alınan İstanbul Özel Yetkili 10. ve 14. Ağır Ceza Mahkemelerinin başkanları Zafer Başkurt ve Erkan Canak'ın uzunca bir süredir takip edildiği, her iki mahkeme başkanının da Ergenekon sanıkları ile irtibatlı olduğu ifade ediliyor. Başkurt ve Canak'ın süren soruşturmalara müdahale etmek için yapılan planda yer aldığı, teknik takiplerde davaların sabotesi için görüşüldüğü, görüşmelerin Kadir Özbek ve CHP'li Seyfi Oktay arasında yapıldığı, mahkeme başkanlarının Balyoz ve Ergenekon sanıkları ile ilgili lehte karar vermek üzere etkilendiği belirtiliyor. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı dosyada ‘yargıyı etkilemeye teşebbüs' soruşturması kapsamında yasal teknik takip kayıtlarında durumun açıkça görüldüğü ifade ediliyor.

ADLİYEYE FAHİŞE GETİRDİKLERİ İDDİA EDİLDİ
Haklarındaki soruşturmalar yüzünden özel yetkileri alınan Zafer Başkurt ve Erkan Canak'ın başını çok ağrıtacak bir başka iddiaya göre; emniyetin yürüttüğü bir uyuşturucu operasyonu Başkurt ve Canak'a uzanıyor. Erkan Canak'ın baktığı uyuşturucu davasında sanıkların lehine karar verilmesi karşılığında rüşvet alındığı çetenin, Canak adına Siwiss Otel'de bir oda tuttuğu, 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve Erkan Canak'ın burada hayat kadınları ile birlikte olduğu ifade ediliyor. HSYK'ya gönderilen raporlara göre; iki mahkeme başkanının hayat kadınlarını mesai bitiminden sonra Beşiktaş Adliyesi'ne dahi getirdiği iddia ediliyor. Adliyede görev yapan muhabirlerin dahi bu duruma şahit olduğu belirtilirken, bu durum ile ilgili kamera kayıtları ve ziyaretçi defterlerinin istendiği vurgulanıyor.

TEKNİK TAKİBE TAKILDILAR
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile bir grup avukat hakkında yürütülen ‘Adil yargılamayı etkileme' soruşturması kapsamında bazı mahkeme başkanları da teknik takibe takılmıştı. Eski Adalet Bakanı Oktay ile bazı avukatların Ergenekon davalarına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak ile görüştüklerinin teknik takibe takıldıkları öne sürülmüştü. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi, Almanya'dan iade edilen Metin Kaplan ve “Dost Tarikatı” lideri İhsan Güven ve eşinin öldürülmesine ilişkin davaların yargılamalarını yapmıştı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ise, 15-20 Kasım 2003'te İstanbul'a yapılan bombalı eylemlere ilişkin görülen El Kaide davası, uyuşturucu kaçakçısı olduğu öne sürülen Urfi Çetinkaya'nın yargılandığı “Son Tango” davası, çete lideri olduğu iddia edilen Kürşat Yılmaz, İbrahim Tatlıses, Tuğba Özay gibi ünlü isimlerin yargılandığı “Toprak” operasyonu davasına bakmıştı.

ZAFER ARACILIĞI İLE CANAK'A TEHDİT
Ergenekon'da yargıyı etkilemekle suçlanan ve gözaltına alındıktan sonra tutuklanan avukatlardan Kudbettin Avcı'nın teknik takiplerde İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak'ı açıktan tehdit ettiği ortaya çıkmıştı. Avcı, hakime, istediği tahliye kararının verilmemesi halinde 'iftira' atacağını anlatmıştı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne son olarak, 16 Aralık Perşembe günü (yarın) görülecek olan “Balyoz” davası gönderilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, operasyonda tutuklanan avukat Ali Hadi Emre ile yaptığı görüşmede, operasyon sonrası tutuklanan Kudbettin Avcı'nın kendisini nasıl tehdit ettiğini şu sözlerle anlatıyordu: "Kudbettin beni ikide bir tehdit edip duruyor ya. Ya ne bileyim işte o hadiseden dolayı yok efendim işte bunu tahliye edeceksin, etmezsen seni müfettişe şikayet ederim. İftira ederim. Zafer Bey'e söylemiş. O da geldi bana söyledi. Moralim bozuluyor ya. Ya ben de anlamıyorum ki. Yok efendim işte seni şikayet edeceğim. Yok şunu yapacağım. Ben de yatarım. Sen de yat. Bizim Zafer başkana söylüyor. O da gelip bana söylüyor. Ya bu kafayı mı yemiş? Böyle tehditle bir şey mi istiyor?"

BAŞKURT GEBZE, CANAK SAKARYA'DA
HSYK'nın özel yetkilerini kaldırdığı İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt Gebze'de, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak da Sakarya'da geçici yetkiyle görevlendirildi.




Kaynak: Yeni Akit


Devamını BURADAN okuyun...>>>

ÇAKMA GANDİ ÇAKILDI

Kemal Bey'in 10 yalanı

Dolandırıcılıktan mahkum olan belediye çalışanı Hacı Ali Hamurcu'nun ifadelerine dayanarak Kayseri Belediyesi'nde 'rüşvet tezgahı' olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu'na, Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'den cevap gecikmedi. "Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye aday bir olay. Bir olayda nasıl 10 yalan söylenebilir?" diyen Özhaseki 10 yalanı belgelerle ortaya koydu.YUSUF ÇELEBİ / KAYSERİ - ANKARA
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'teki bütçe görüşmelerinde Kayseri Belediyesi ile ilgili 'rüşvet' iddialarına ilk cevabı Başbakan Erdoğan'dan almıştı. Dün kameralar karşısına geçen Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise Kılıçdaroğlu'nun çevresindekiler tarafından yanlış ve eksik bilgi verilerek yanıltıldığını söylediHakkındaki suçlamaların tamamen asılsız olduğunu belirten Özhaseki, "İşim gücüm dünyam tamamen belediye, siyasi polemik olacak işlerde tartışmaya girmem. Kendi işime yoğunlaşır devam ederim. Ancak öyle iddialar gündeme geldi ki bu basın toplantısını yapmak bir zaruret haline geldi. Dünkü olay belki de Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye aday bir olay; Bir olayda nasıl 10 yalan söylenebilir? Böyle bir başlıkla başvuru yapılabilir" diye konuştu.

Özhaseki, Kılıçdaroğlu'nun iddialarına 10 başlık halinde cevap verdi:

BİZ İHBAR ETTİK O DEĞİL

Kılıçdaroğlu'nun iddiasına kaynak olarak gösterdiği Hacı Ali Hamurcu, Gesi Belediyesi'nde geçici işçi iken Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Belediyenin adını kullanarak dolandırıcılık yaptığı ihbarları gelince teftiş kurulunu görevlendirdim. Cumhuriyet Başsavcılığı'na 25 Haziran 2007'de suç duyurusunda bulunduk. Hamurcu'nun polise kendisinin gittiği yalan. Tekirdağ'da bir inşaatta yakalandı, Kayseri'ye getirildi.

26 SAYFA DA DURUYOR EKSİK YOK

Polis, Hamurcu'nun 26 sayfa ifadesini aldı. 10 sayfalık bölümü memurlara ait suçlarla ilgili olduğu için ayrıldı. Polis bunu tutanakla ve 26 sayfa olarak bir tek sayfasını çıkartmadan Başsavcılığa gönderdi. İfadelerden tek satır çıkartılmadı. 10 sayfasının dosyadan çıkarıldığı iddiası yalan

KAPATILMADI AKLANDIM

Vali Mevlüt Bilici ile ilgili iddiaların da gerçeği yansıtmıyor. Kemal Bey 'bu dosya kapatıldı' diyor, böyle olmadı. Soruşturma başlatıldı, savcılık iddialarla ilgili tam 9 ay inceleme yaptı. 50 kişinin ifadesi alındı. Sonuçta benimle ilgili olarak 'kovuşturmaya yer yoktur' kararı alındı.

OSMAN GÜNEŞ GÖREVDEYDİ

Dönemin Kayseri Valisi Osman Güneş'in tayini 30 Kasım 2007'de çıktı ancak 4 Aralık 2007'ye kadar görevini sürdürüp resmi evrak imzaladı. Yani resmi evrakı tayini çıktıktan sonra imzaladığı iddiası düzmecedir.

SÜRGÜN DEĞİL NORMAL TAYİN

Vali Yardımcısı İbrahim Yurdakul'un olayın açığa çıkardığı için tayin edildiği iddiası da yalan. Vali yardımcısı kendisine gelen dosya ile ilgili yapılması gerekeni yaptı. Çünkü suçun içeriği zaten teftiş kurulumuzun da belirlediği gibi rüşvet. Tayini ise Gaziantep'e normal tayin döneminde toplu kararname ile oldu. Bu olayla ilişkilendirmek doğru değil.

RAPOR GEÇ GELMEDİ

Olayla ilgili 30 Kasım 2007'de Melikgazi ve Kocasinan Belediyelerinden, suçlarla ilgili bilirkişi görevlendirilip rapor hazırlanması istendi. Bilirkişi 5 günlük çalışma yaparak, 3 Aralık 2007'de mahkemeye gönderdi. Belediye, mahkemeden gelen yazıya cevabı geç verdiği için bilirkişi talebi ile ilgili yazı da 4 Aralık 2007'de gitti. Burada bilirkişi raporunun geç gelmesi ya da geciktirilmesi söz konusu değil. Bilirkişilerin de verdikleri rapordan isimleri bellidir.

DAVA 5 AY DEĞİL 2 YIL SÜRDÜ

Hamurcu'nun dolandırdığı 8 kişi ifade verdi, Hamurcu suçlamaları mahkemede kabul etti ve 8 kişiyi dolandırmaktan, evrakta sahtecilik yapmaktan 6 yıl ceza aldı. Avukatları itiraz etti, karar 2 kez temyizde onaylandı. Hamurcu ile ilgili olay 23 Haziran 2007'de başladı, 02 Temmuz 2009'da bitti.

SAHTE SENET HURŞİT TOLON'UN İŞİ

Kılıçdaroğlu, Yakup Erikel ile ilgili bilgi veriyor ama Yusuf Erikel'den bahsetmiyor. Yakup Erikel, birkaç kez Bülent Arınç beyin avukatlık görevini yapmıştır. Oradan ilinti kurulmak isteniyor. Bu şahıs da kendisine avukat ararken Yakup Erikel ile görüşmüş. Sonrasında ise Yusuf Erikel ile görüştürülmüştür. Yusuf Erikel bugün tutuklu ve cezaevinde bulunmaktadır. Asıl sorulması gereken kişi Yusuf Erikel kim? Yusuf Erikel benimle ilgili sahte senet düzenleyen, bana şantaj yapan biri. Hamurcu ile birlikte iş yapan biri. Bu sahte senette Ali Hamurcu'nun kullandığı, belediyemize ait 13 numaralı mühür, benim mühürüm gibi kullanılmış. Bu sahte senet daha sonra polis tarafından bulundu, benim 100'e yakın imzam alındı. Adli Tıp'ta imzalar incelendi ve senetteki imzaların bana ait olmadığı ortaya çıktı. 10 trilyonluk senet sahte çıktı. Adli Tıp raporunda imzanın Yusuf Erikel'e ait olduğu ortaya çıktı. Senedin de Hurşit Tolon'un talimatıyla hazırlandığı ifadelerde yer almaktadır.

9 SENARYOYU İTİRAF ETTİ

Hamurcu savcılıkta da 13 sayfa ifade vermiş. Polise verdiği ifadesiyle savcılık ifadesi çelişkili. Savcılık ifadesi arap saçına dönüşmüş. Rakamlar karışmış, adamlar karışmış, yerler karışmış. Savcı çelişkiyi sorunca 'Bu işi başımdaki amirle birlikte yaptım. Ben kendimi kurtarmak için bu senaryoyu yazdım' diyor. Kılıçdaroğlu'nu çevresindeki arkadaşları yanlış yönlendirdi.

HAMURCU MAĞDUR DEĞİL

Kılıçdaroğlu, 8 kişiyi dolandırıp suçunu kabul eden ve evrakta sahtecilikten 6 yıl ceza alan Hamurcu'yu masum olarak gösterdi.


Vekilin seçim hesabı mı

İddiaları Kılıçdaroğlu'na ulaştıran Kulkuloğlu'nun Kayseri'de 1. sıra milletvekilliğini garantilemek istediği belirtiliyor. Kulkuloğlu'nun icra takipleri ve karşılıksız çekten dolayı başı dertte ve aday gösterilmesi yargılanabilir. Ali Hamurcu cezaevindeyken bir şekilde dışarıya çıkmayı başardı ve Mason üstadlara suikast planlarken yakalandı.




Kulkuloğlu: Erikel kardeşine baskı yaptı

Kayseri Belediyesi ile ilgili iddiaları Kılıçdaroğlu'na ulaştıran CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, dün ilginç iddialarda bulundu. Kulkuloğlu, Yakup Erikel'in kardeşi Yusuf Erikel'e baskı yaparak dosyayı bırakmasını sağladığını ve Ali Hamurcu'nun talebi olmadan, sahte görevlendirme belgesiyle avukatlığını üstlenerek dosyayı kısa yoldan sonuçlandırdığını öne sürdü. Kulkuloğlu, Yusuf Erikel'in daha sonra Ergenekon'la ilişkilendirildiğini söyledi. Özhaseki'nin açıklamalarına da değinen Kulkuloğlu, "Dilediği kanalda, mekanda, belge-lerle her şeyi konuşmaya hazırım. Eğer yüreği yetiyorsa, cesareti varsa, çarpıtmadan, yanıltmadan her şeyi ortaya koyacaksa hodri meydan" dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaoğlu'nun ismini yanlışlıkla gündeme getirdiği avukat Yakup Erikel ise yaptığı yazılı açıklamada meslek hayatında ve tüm yaşamında alnının açık, başının dik olduğunu ifade etti. Erikel, zaman zaman kardeşi Yusuf Erikel ile isminin karıştırıldığını dile getirdi.





Hodri meydan istediğin TV'ye çıkalım

Özhaseki, rüşvet iddiaları nedeniyle Kılıçdaroğlu ve CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu hakkında dava açacağını açıkladı. Kılıçdaroğlu ile istediği televizyon kanalında iddiaları tartışabileceğini de ifade eden Özhaseki şunları söyledi: "Benim adli yargıda bir dosyam yok, dokunulmazlığım da yok. Elinde bilgisi dosyası olan varsa adliyeye başvursun. Kemal Bey ikide bir hani 'hodri meydan' der ya. Kemal Bey'e 'hodri meydan' diyorum. İstediği televizyon kanalına çağırsın ama kendisi olacak. Hangi televizyon kanalı olursa olsun, konuşmaya hazırım. Kılıçdaroğlu ile iddiaları konusunda istediği bir televizyon kanalında konuşmaya, tartışmaya hazırım. Eğer orada hatam ispat edilirse, bir suçum ispat edilirse istifa etmeye hazırım ancak Kemal Bey söylediklerini ispatlayamazsa istifa etmesini beklemiyorum. Genel Başkan, o sıcak koltuktan kimse kalkmaz ama Kayseri halkından özür dilemeli. En azından bu kibarlığı göstermeli, 'beni bir milletvekili kandırdı' demeli, özür dilemeli. Kemal Kılıçdaroğlu için dava açacağım, Kulkuloğlu için dava açacağım. Özhaseki'nin konuşmasından sonra gazetecilere Ali Hamurcu ve iddialarla ilgili mahkeme kararları ve ifadelerin bulunduğu dosya dağıtıldı.




YAYIN TARİHİ: 15.12.2010
yenişafak.com.tr

Devamını BURADAN okuyun...>>>

11.12.10

POYRAZKÖY EMİRLERİ GÖLCÜKTE

Poyrazköy Donanmada çıktı

10 çuval doküman ve dijital materyal arasında Poyrazköy'deki Ergenekon cephaneliğinin resmî belgeleri bulundu.
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda döşemelerin altına yerleştirilen gizli belgeler arasında darbe planlarının yanı sıra Ergenekon cephaneliğini tescil eden resmî yazışmalar çıktı.

Askerî casusluk ve şantaj soruşturmasını yürüten özel yetkili savcılığın Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yaptığı aramalarda ele geçirilen belgeler kamuoyunu dehşete düşürdü. Darbe planlarının yer aldığı belgelerin içeriğindeki ayrıntılar netleştikçe, soruşturmanın boyutları da ortaya çıkıyor.İstihbarat Şube Müdürlüğü'ndeki makam odasının zeminine yerleştirilen 10 çuval doküman ve dijital materyal arasında Poyrazköy'deki Ergenekon cephaneliğinin resmî belgeleri bulundu. Silahların değişik yerlerden getirilerek Poyrazköy'e gömülmesiyle ilgili yazışmaların altında Koramiral Kadir Sağdıç ve Albay Ali Türkşen'in imzalarının olduğu ileri sürülüyor. Belgeler arasında Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasını taşıyan 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'yla ilgili ön çalışmalar dikkat çekti. Çalışmalarda üst düzey komutanların ıslak imzalarının da yer aldığı öğrenildi. Muhtemel darbe sonrası Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'le eski komutan Metin Ataç'a yönelik planlar ise 'Yassıada'yı işaret ediyor. Darbe karşıtı komutanların yargılandıktan sonra Yassıada'ya sürgün edilmesi kararlaştırılmış.

'Kaos Planı'nın gerçek olduğu daha önce Jandarma Kriminal, TÜBİTAK, Emniyet Kriminal ve Adli Tıp tarafından 7 kez onaylanmıştı. Yeni çıkan dosyalar, planla ilgili kapsamlı bir ön çalışmanın yapıldığını ortaya koyuyor. Poyrazköy'deki silahların Türkiye'nin değişik yerlerinden getirilerek İstek Vakfı arazisinde gömülmesiyle ilgili resmi yazışmaların yer aldığı belgenin altında da Kadir Sağdıç ve Ali Türkşen'in imzalarının olduğu ileri sürülüyor. İstanbul'un Beykoz ilçesi Poyrazköy mevkiinde 21 Nisan 2009'da başlatılan kazılardan sonra 15'i dolu 22 LAW silahı, 14 el bombası ve bol miktarda patlayıcı ile askeri malzeme bulunmuştu. Alınan bilgilere göre, Poyrazköy davası sanığı iki üst düzey komutanın imzasının yer aldığı yeni belgede, değişik yerlerde bulunan cephaneliklerin bir araya getirilmesi isteniyor. Belirlenen 4 ayrı adres içinde Poyrazköy'deki İstek Vakfı'na ait arazi seçilerek cephaneliklerin buraya gömülmesi isteniyor.

Belgeler arasında eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ile şimdiki Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'e yönelik planları da yer alıyor. Yapılacak darbenin ardından bu iki komutanın askerî mahkemelerde yargılanarak, Yassıada'ya sürgün edilmesi öngörülmüş. İstihbarat şube müdürü olan Deniz İstihbarat Binbaşı K.Y.'nin odasının altındaki gizli bölmede bulunan belgeler arasında darbe sonrası yapılacaklar tek tek sıralanıyor. Buna göre darbeye karşı çıkan üst düzey generallerin de daha önceki darbede olduğu gibi Yassıada'da askerî mahkemelerde yargılanmaları planlanmış.

Askerî casusluk ve şantaj' soruşturması kapsamında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan aramalarda ele geçirilen 10 çuval belge ve dijital materyaller arasından darbe planları, fişlemeler ve şoke eden belgeler çıkmıştı. Casusluk ve fuhuş çetesinin arşivi olduğu belirtilen belgeler arasında devletin üst düzey 46 ismine ait özel fişlemeler, askerî müdahale sonrası yapılacaklar, amiral eşlerine ilişkin bilgilerin bulunduğu belirtiliyor. Özel bölmedeki 10 çuvalın içinde 'Kafes' ve 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın devamı niteliğindeki belgelerin de yer aldığı ileri sürülmüştü.
aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

ÇYDD VE ÇEV ERGENEKONDA

Çağdaş Yaşam Hikayeymiş

ÇEV ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği başkan ve üyelerine iddia edilen Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında dava açıldı.
Poyrazköy davasıyla birleştirilmesi istemiyle hazırlanan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) hakkındaki Ergenekon'un 12. iddianamesi kabul edildi. Mahkeme heyeti, ÇEV Başkanı firari sanık Gülseren Yaşer hakkında yakalama kararı çıkarttı. İddianamede, ÇYDD ve ÇEV'in, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarına burs verdiği yönündeki iddialar yer aldı. ÇYDD eski Başkanı Türkan Saylan'a yazılan ve Deniz Kuvvetleri'ndeki kadrolaşmada dikkat edilecek başlıkları anlatan mektupta bazı Poyrazköy sanıklarının isminin geçmesi nedeniyle iddianamenin bu dava ile birleştirilmesinin talep edildiği belirtildi.Mahkeme heyeti, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcıları Ercan Şafak, Murat Yönder ve Zekeriya Öz tarafından hazırlanan 342 sayfalık iddianame üzerindeki incelemesini tamamlayarak, kabulüne karar verdi.
Çağdaş Eğitim Vakfı eski Başkanı Gülseven Yaşer, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ÇYDD Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Yüksel, emekli albay Aydın Ortabaşı, 68'liler Vakfı Genel Sekreteri Mustafa Namık Kemal Boya, Halime Filiz Meriçli, Hamdi Gökhan Ecevit, Ömer Sadun Okyaltırık ve Fatma Nur Gerçel sanık olarak yer alıyor. 8 sanık "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, 'hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'le suçlanıyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 45 yıla kadar değişen hapis cezaları istendi.


İLK DURUŞMA 18 MART'TA
Mahkeme tarafından hazırlanan tensip zaptında, duruşmaların Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nin en büyük duruşma salonunda görüntülü ve sesli kayıt sistemi ile yapılmasına karar verildiği belirtildi. İlk duruşma 18 Mart 2011'de yapılacak. Sanık Gülseven Yaşer'in üzerine atılı eylemi işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular bulunduğunu belirten mahkeme, Yaşer'in soruşturmanın başından beri bulunup ifadesinin alınamadığını, yurt dışına çıkış yaptığını kaydetti. Yaşer hakkında "Ergenekon isimli silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan yakalama kararı çıkartıldı. Diğer 7 sanığın davetiye usulü ile duruşmaya çağırılacağını belirten mahkeme, savcılığın Poyrazköy davasıyla birleştirilmesi talebinin sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından düşünülmesine hükmetti.
İddianamede sanıklara yöneltilen 'Yasadışı Ergenekon isimli silahlı terör örgütü' ile ilgili olarak, bu örgütün varlığı, yapısı, varsa eylemleri konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT'ten istenen bilgileri içeren yazıların mahkemedeki Poyrazköy dosyasında bulunduğu için tekrar istenilmesine gerek olmadığına karar verildi.


KUVVETLİ ŞUÇ ŞÜPHESİ VAR
İddianamede, Ergenekon'un temel örgütsel dokümanlarında, haklarında daha önce dava açılan bir kısım sanıklardan ele geçirilen bazı belgelerde, şüpheli ve tanık beyanlarında Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV), ÇYDD ve üyelerinin adlarının geçtiği ileri sürüldü. Dernek üyelerinin, Ergenekon terör örgütüyle bağlantılarının bulunduğuna dair kuvvetli suç şüphesinin tespit edilmesi üzerine telefon hatlarının mahkeme kararı ile teknik takibe alındığı belirtildi. Vefat eden ÇYDD eski başkanı Türkan Saylan ile ilgili bazı dokümanların davada 'delil niteliğinde' değerlendirildiği de belirtildi.


12. DALGA OPERASYONUYDU
ÇYDD üyeSİ ve yöneticisi 42 kişi Ergenekon soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009'da gerçekleştirilen 12. operasyonda alınmıştı. ÇYDD eski Genel Başkanı Türkan Saylan'ın Arnavutköy'deki evi dahil olmak üzere 81 adreste arama yapılmıştı. Operasyon tarihinde kanser tedavisi gören Saylan, soruşturma devam ederken 18 Mayıs 2009'da yaşamını yitirmişti. Bu nedenle Saylan hakkında yürütülen soruşturma düşmüştü. Prof. Dr. Ayşe Yüksel savcılık ve mahkeme ifadesinde, ÇYDD'de PKK'ya yardım ettiği iddiasını reddetmişti. Yüksel'e, Hurşit Tolon tarafından düzenlendiği iddia edilen bir ihale çizelgesinde adının geçmesi de sorulmuştu. ÇYDD'deki faaliyetleri çerçevesinde PKK terör örgütüne yardım ettiği iddiası da gündeme getirilmişti.

İstanbul Özel Yetkili Başsavcılığı'nın, ÇEV'in eski başkanı Gülseven Yaşer'in de aralarında bulunduğu 8 sanık hakkında, "Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" suçlarından hazırladığı iddianame kabul edildi. Poyrazköy cephaneliği davasına bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülseven Yaşer hakkında yakalama kararı çıkarttı. Davanın ilk duruşması 18 Mart 2011'de yapılacak. 342 sayfalık iddianamede söz konusu derneklerin PKK ve DHKP-C gibi örgüt mensuplarına burs verdiği iddialarının yer aldığı belirtildi.

İddianamede, Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (USTKB) Sözcüsü Hamdi Gökhan Ecevit, ÇYDD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Yüksel, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Halime Filiz Meriçli, emekli Albay Aydın Ortabaşı, Ömer Sadun Okyaltırık, Fatma Nur Gerçel, 68'liler Birliği Genel Sekreteri Mustafa Namık Kemal Boya ve ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer hakkında dava açıldı. Poyrazköy cephaneliği ana davası ile birleştirilmesi talebiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamenin kabul kararı ile tensip zabtı düzenlendi. Mahkeme tarafından, duruşmanın Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nin en büyük salonunda görüntülü ve sesli iletişim araçlarının kullanılarak yapılmasına karar verildi.

Gülseven Yaşer hakkında, üzerine atılı eylemi işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu, atılı eylemin CMK 100/3 ve devamı maddelerinde sayılan suçlardan olduğu ve dosya kapsamı gerekçesiyle yakalama kararı çıkarıldı. Diğer yedi sanığa ise duruşma tarihini bildiren davetiyeler gönderilmesine karar verildi. İddianamede sanıklara isnat edilen yasa dışı Ergenekon isimli terör örgütü ile ilgili olarak; bu örgütün varlığı, yapısı, varsa eylemleri konusunda bilgileri içeren yazıların İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan gelen yazıların Poyrazköy cephaneliği dava dosyasında olduğundan yeniden istenmesine yer olmadığına hükmedildi.

TÜRKAN SAYLAN'IN DOSYASI DÜŞÜRÜLDÜ

Soruşturma kapsamında ÇYDD ve ÇEV üyesi 13 kişi hakkında da "yeterli delil bulunamadığı'' gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, 18 Mayıs 2009'da hayatını kaybeden Prof. Dr. Türkan Saylan hakkındaki dosyanın ise düşürüldüğü öğrenildi. "Ergenekon'' soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009'da aralarında Prof. Türkan Saylan'ın da bulunduğu bazı kişilerin evleri ile Saylan'ın başkanı olduğu ÇYDD'nin çok sayıda şubesinden oluşan 81 adreste aramalar yapılmış, ÇYDD üye ve yöneticisi 42 kişi gözaltına alınmıştı. Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin dava ile birleştirilen "amirallere suikast'' davasının iddianamesinde de, Deniz Kuvvetleri personeli ile ÇYDD, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Ata Evleri gibi unsurlar arasında koordinasyon sağlandığı iddia edilmişti.
aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License