11.3.11

CHP'DE VARAN 3

Bu da "Varan 3"

İyi ki telefonları dinleniyor. İyi ki "korku imparatorluğu" falan var. Ya korkmasalardı kim bilir daha neler yaparlardı?!

Maazallah hepten rezillik elverirdi. (Saçmalama Şinasi; fecaatin derecesini vurgulamak için "iyi ki" dedim.)

Bu kadarı "Devri Dilara-yı Cumhuriyet"te görülmüş şey mi?!

Kimin kimi "taciz" ettiği bile belli değil.

Hanım "gazeteciye" soracak olursak Baykal "taciz" etti; Baykal'a soracak olursak o!

Baykal'ın ihsas ettiğine de "taciz" yerine "davetkâr" desek daha doğru. Zira, "Canım hani beni yemeğe çıkaracaktın?.." lafı "pasif taciz"e girmez bence. (Ortada aslanlar gibi "hani" kelimesi olmasa hadi neyse.)

Mezkur ifadeden benim anlayabildiğim; Baykal davet etmiş, hanımefendi de davete icabet etme makamından ısrar makamına yükselmiş, hepsi bu.Gerçi hanım gazetecinin Fatih Altaylı'ya anlattıklarından hareketle Baykal'ın yaptığına da tastamam "taciz" diyemeyiz.

"Elle mi taciz etti?.."

"Hayır..."

"Sözle mi?.."

Kem küm.

Fatih Altaylı da naçar "asılmak" kelimesini buluyor. Ve, "asılmak" fiilinde ittifak sağlanıyor.

Baykal "asılmış" yani.

Kadıncağızın anlattıklarını dikkatle dinledim; bence "asılmamış" resmen ve alenen "sarkmış."

Ne ki, Baykal'ın kavline göre bütün bunlar "komplo."

Komploya uyanmakla, hem Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Atatürk'ün partisini, hem de Kılıçdaroğlu'nu büyük bir badireden kurtarmış.

"Güzel insan" vesselam!

Genel başkanlığı döneminde bütün varlığıyla koruduğu partisini şimdi de "komploya" uyanan yanlarıyla koruyor.

CHP ona ne kadar minnettar olsa azdır.

Neyse (Sarkmak, asılmak, taciz etmek, davetkâr olmak veya komplo) günahı vebali boyunlarına; mesele bu değil.

Gandi Kemal'in tavrını hangi ifadeyle karşılayacağız mesele orda.

Maslahatçı mı, "iyi olan kazansıncı" mı, orta yolcu mu, fırsatçı mı, dikizci mi, arabulucu mu, "istemem yan cebime koycu" mu nedir anlamadım gitti.

Hanım "gazetecinin" Kılıçdaroğlu görüşmesinden çıktıktan sonra, YARSAV eski Başkanı'yla yaptığı telefon görüşmesine ait olduğu iddia edilen ses kaydındaki şu diyaloga bakın:

- Görüştüm çıktım şimdi yanından, 45 dakika görüştük. Ama bütün umutlarım, inancım, her şeyimi yitirdim. Başbakanlık koltuğunda oturup bu ülkeyi yönetecek kapasite yok.

- Zaten bugün buraya gelinmesinin sebebi bu tablo değil mi?

- İnanılır gibi değil. O kadar kalın bir cümle kuruyor ki, yani tamam, gücü olan yapsın, yap, ben gereğini yaparım. Ya Allah, git yap diye bir şey var mı ya? Diyorum ki, ben sana bu kadar 'büyük bir balık' getirebilirim. O diyor ki, tamam sen git kendi şartlarınla yap getir. Anlıyor musun?

- Anlıyorum.

- Ama hani 'en büyük balığı' getireceğim diyorum; yardımcı ol, en azından bunun için ufacık da olsa bir alet lazım değil mi, bir şey lazım. Onu sağla. Tamam de. Destek ol, güç ver. Yok olmaz deme. Tamam, kendin yap getir, de, ee ananın... Ben yaptıktan sonra 'youtube'a da koyarım ya, sana ihtiyacım yok ki..

Nedir bu şimdi?

Komplo teklifine "Yap getir.." karşılığını veren CHP Genel Başkanı'nın bu haline ne diyeceğiz?

Bu nasıl Gandi, bu nasıl Kemal yahu?

Baykal görüşmeden neden beni haberdar etmediniz diyor, o "gazeteciyi" ciddiye almadım diyor. Sonra da "Büyük balığı" açıklasın diyor.

Ciddiye almadığın insandan neyin açıklamasını bekliyorsun?

Uzun lafın kısası şudur:

Varan 1, Baykal'ı kaset marifetiyle bitirmişti.

Varan 2, ellerinde patladı.

Varan 3, "Yap getir" ifadesinden ibarettir ve (kamu vicdanında) Gandi Kemal'in meşruiyetini bitirmiştir.

İlk ikisi tuzaktı; biri gerçekleşti, diğerinin izine "Odatv"de rastlandı.

"Varan 3" ise Gandi Kemal'in kendi diliyle kendine kurduğu "tuzaktan" başka şey değildir.

Zaten ne yaptıysa (kendi kendini tekzip etmesinden merdivene ters binmesine kadar) hep kendine yapmamış mıydı?

Yazık ki yazık; çok erken bitti

Salih Tuna
stuna@yenisafak.com.tr11 Mart 2011 Cuma

YENİŞAFAK

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License