31.5.10

İSRAİL İNSANLIĞA SALDIRDI

İsrail ölüm saçtı

İsrail, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırdı. İsrail televizyonlarının verdiği haberlere göre saldırı yüzünden 10 kişi hayatını kaybetti, 30'dan fazla yaralı var
Yardım organizasyonunu düzenleyen İHH insani yardım kuruluşunun internet sitesi ve TV NET'in haberi, dün sabaha karşı saat 02.00 sularında İsrail askerlerinin, helikopterle gemiye inerek ateş açtığını duyurdu.

Saldırı sırasında 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin ağır yaralandığı belirtilen haberlerde, daha sonra ölü sayısının 2 olduğu ve yaklaşık 30 kişinin yaralandığı kaydedildi. Televizyonlarda yer alan haberlerde de bir helikopterden bazı askerlerin ellerinde silahla iple sallanarak gemiye indiği ve geminin iç taraflarına geçtiği görüldü.

Saldırıyla birlikte insani yardım filosundaki gemilerle bağlantı kurulamaz hale geldi.İSRAİL TELEVİZYONU: ÖLÜ SAYISI 16

İsrail donanmasının dün gece Gazze'ye yardım götüren başta Mavi Marmara olmak üzere 6 gemilik filoya yaptığı operasyonun ardından, İsrail'de bir televizyon kanalı 16 kişinin öldüğünü bildirdi.

İsrail televizyon ve radyo yayınlarında ölü ve yaralı sayısına ilişkin, İsrail kaynaklarına dayalı bir bilgi verilmezken, hep yabancı kaynaklara atıfta bulunulması dikkati çekti, ayrıca gemiye İsrail helikopterlerinden komandoların indiğine ilişkin, Türk televizyonlarından aktarılan görüntüler ekranlara getirildi.

İsrail televizyon kanalları, yaralananların Aşkelon'daki hastaneye sevkedildiklerini belirtirken, operasyonda yaralı askerler de bulunduğunu, bunlardan ağır yaralı birinin de Hayfa'ya nakledildiğini bildirdiler. Bu arada Kanal 10 televizyonu, gözaltına alınanların bir kısmının cezaevlerine konulması için hazırlıklar yapıldığını duyurdu.

Televizyon ayrıca, Gazze Şeridi'nden botların denize açılmasını önlemek için, Gazze kıyılarının da tümüyle abluka altına alındığını kaydetti. Kanal 2 televizyonu, gemidekilerin daha önce söyledikleri gibi pasif bir direniş içinde olmadıklarını, askerlere bıçak ve çubuklarla saldırdıklarını da ifade etti. İsrail televizyonları ve radyoları, Ankara ve İstanbul'da protesto için toplanan kalabalıkları ve Ankara'daki İsrail büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını da haberlerinde duyurdular.

Bu arada, İsrail'den şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmadığı dikkati çekti. Görüşlerine başvurulan bir askeri kaynak, şu aşamada herhangi bir açıklama yapılmasının söz konusu olmadığını belirtirken, gemilere rotalarını geri çevirmeleri veya Aşdod'a yönlendirmeleri konusunda uyarı yapıldığını hatırlatmakla yetindi.

İsrail ordusunun Gazze'ye insani yardım götüren gemi filosunda Türk gemisine saldırarak 16 kişiyi öldürmesi üzerine Hükümet, İsrail'e karşı sert tedbirler almaya başladı...
- İsrail ordusunun yardım konvoyuna yapmış olduğu terörist saldırı sonucu hükümet İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'u geri çağırdı.

- TSK'nın İsrail ile gerçekleştireceği 3 ortak tatbikat iptal edildi.

- İsrail'de 2 maç yapmak üzere bulunan U18 Milli Takımı geri çağırıldı

İŞTE ARINÇ'IN AÇIKLAMASI:

Bülent Arınç'ın konuşması başladı. Arınç, konuşmasında İskenderun'da katledilen 7 şehit için başsağlığı diledi. Arınç, 'Sabaha kadar uyumadığımızı söyleyebilirim' diye konuştu.

- Türkiye Cumhuriyeti bütün kurum ve kuruluşlarıyla gelişmeleri yakından takip etmektedir. Türkiye uluslararası hukukun bütün imkanlarını kullanacaktır. Yaklaşık 35 aydır ambargo uygulanan Gazze halkına insani yardım taşıyan gemiler bugün sabah saat 04.20 sularında İsrail tarafından saldırıya uğramıştır. İsrail Hava Kuvvetleri'nin tamamen sivil gemilere yaptığı bu saldırıyı Türk Milleti ve hükümetimiz adına şiddetle lanetliyoruz.

- İsrail, barışı ve insani değerlerini hiçe saydığını bütün dünyaya göstermiştir. Uluslararası hukuka tamamen aykırı olan medeni bir ülkenin devlet aklına uygun düşmeyen bu operasyon insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Bu işin sorumluları insanlık tarihine ve vicdanına hesap vermekten kurtulamayacaktır. Bu saldırı hiçbir şekilde meşru gösterilemez. İnanıyoruz ki, Türk insanının yanısıra bütün insanlık bu saldırıyı lanetleyecektir. Bütün vatandaşlarımızın metanetini koruyacağına gönülden inanıyoruz.

- Öncelikle İsrail Büyükelçimiz Ankara'ya geri çağrılmıştır. İsrail'le olan 3 askeri tatbikatı iptal edilmiştir. Genç futbol milli takımımızın İsrail'le maçları iptal edilmiştir. Dışişleri sayın Bakanımız BM Güvenlik Konseyi'nin acilen toplantıya davet etmiştir. Ayrıca sayın Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İsrail Dışişleri Bakanı ile bir telefon konuşması yaparak hassasiyetimizi ortaya koymuştur. Öncelikle güvenliğin saldırısı ve yaralıların bir an evvel Türkiye'ye gönderilmesi için girişimler başlatılmıştır.

- Türkiye uluslararası tüm kuruluşları göreve çağırmıştır. İsrail'in dünya kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve uluslararası işbirliğinden kaçınmamıs gerekmektedir. İsrail'in hareketleri ibretle izlenmektedir. İsrail'in bu saldırısının cevapsız kalmayacağı ve Türkiye ve dünyadan gereken yanıtı alacaktır. İsrail, Gazze'ye dönük ambargoyu derhal kaldırmalıdır. Bu menfur saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyoruz. Silahlı saldırı hakkında gereken soruşturma yapılacak ve her türlü girişimde bulunacaktır. Saldırıyı gerçekleştirenler, yönlendirenler ve bu operasyon kararını verenler kesinlikle sorumluluktan kurtulamamalıdırlar.



liberalses.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

23.5.10

SAV VE TEKİNE OY ŞOKU

chp parti meclisi

CHP 33. Olağan Kurultayı, Parti Meclisi(PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu(YDK) üyelikleri için yapılan seçimin sonuçlarının açıklanmasıyla sona erdi.

Gürsel Tekin ve Önder Sav, PM'ye en az oyla giren iki isim oldu.

CHP'nin Atatürk Spor Salonu'nda yapılan 33. Olağan Kurultayı'nda, 80 kişilik PM ve 15 kişilik YDK üyelikleri seçim sonuçları açıklandı.

Gürsel Tekin ve Önder Sav, 1000 altında oy alan iki kişi oldu...

Buna göre, 80 kişilik PM'ye, Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu listesinden 12 kişi girdi. Yüzde 20 kadın kotasının da uygulandığı platform üyeleri ve aldığı oylar şöyle:Engin Altay (835), Ufuk Ataç (797), Berhan Şimşek (751), Turgut Dibek (744), Osman Coşkunoğlu (743), Rıza Yalçınkaya (736), Seyhan Erdoğdu (727), Ali Koçal (717), Derviş Günday (711), Sema Kendirci (702), Faruk Demir (680), Birgen Keleş (514).

PM'nin diğer üyeleri ise şu isimlerden oluştu:

Oya Araslı (1091), Necla Arat (1100), Metin Arifağaoğlu (1108), Yücel Artantaş (1092), Deniz Pınar Atılgan (1102), Sencer Ayata (1113), Işık Bildacı Ayata (1112) , Enver Aysever (1112), Aydan Baran (1111), Süheyl Batum (1108), Gülsün Bilgehan (1110), Tekin Bingöl (1096), Mevlüt Coşkuner (1112), Behçet Çağlar (1112), Asuman Çakmakçı (1110), Hikmet Çelik (1098), Soner Çetin (1110), İzzet Çetin (1097), Mesut Değer (1030), Mahmut Duyan (1105), Didem Engin (1109), Nevin Gaye Erbatur (1097), Ali Rıza Ertemur (1112), Abdurrezzak Erten (1094), Mehmet Faraç (1113), Neriman Genç (1111), İsa Gök (1094), Gökhan Günaydın (1100), Mehmet Zeki Gündüz (1113), Hurşit Güneş (1109), Hülya Güven (1109), Mehmet Kaban (1111), Sait Korkmaz Karaca (1107), Eşref Karaibrahim (1111), Hüseyin Karakoç (1111), Haluk Koç (1107), Nihat Matkap (1104), Şahin Mengü (1110), Rıfat Nalbantoğlu (1091), Hakkı Suha Okay (1103), Kerem Ekrem Oktay (1095), Melda Onur (1108), Umut Oran (1105), Oğuz Oyan (1082), Ensar Öğüt (1091), Malik Ecder Özdemir (1114), Abdullah Özer (1114), İhsan Özkes (1063), Mehmet Ali Özpolat (1108), Faik Öztrak (1080), Atilla Sav (1080), Önder Sav (978), Çetin Soysal (1084), Murat Fehmi Sönmez (1111), Mehmet Süne (1105), Veli Gündüz Şahin (1102), Halide Jale Tamzok (1109), Semra Tanülkü (1113), Fatma Füsun Tatlıdil (1113), Gürsel Tekin (814), Cahide Tunç (1106), Ayhan Yalçınkaya (1107), Hüseyin Yaşar (1107), Azmi Yıldız (1109), İrfan Hüseyin Yıldız (1102), Nuran Yıldız (1109), Sacid Yıldız (1101) ve Alaattin Yüksel (1096)

-YDK ÜYELERİ-

YDK da şu isimlerden oluştu:

Polat Akbulut, Mehmet Boztaş, Kemal Cengizoğlu Avni Çelebi, Göksel Demirtaş, Gökhan Durgun, Orhan Eraslan, Selçuk Eratkuş, Füsun Gökçe, Selahattin Öcal, Murat Haluk Öncel, Seyit Özanarat, Türkan Öztekin, Saliha Ülkü ve İbrahim Yılmaz.

80 ÜYELİ PM'YE 52 YENİ İSİM GİRDİ


CHP 33. Olağan Kurultayı'nda seçilen 80 Parti Meclisi (PM) üyesinin 52'si yeni isimlerden oluştu.

Eski Genel Başkan Deniz Baykal yönetimindeki Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK) görev yapan Mustafa Özyürek, Onur Öymen, Yılmaz Ateş, Cevdet Selvi, Bihlun Tamaylıgil, Algan Hacaloğlu, Fevzi Topuz, Nur Serter, Ali Kılıç, Sırrı Özbek, Mehmet Ali Susam, Suat Binici ve Savcı Sayan liste dışı kalan isimler oldu.

Eski yönetimden Önder Sav, Mesut Değer, Mehmet Ali Özpolat, Faik Öztrak ve Rıza Yalçınkaya ise bu dönemde de PM'de yer aldı.

27 yaşındaki Ekrem Oktay, PM adayları arasındaki en genç isim oldu. PM'deki kadın üye sayısı 20, milletvekili sayısı ise 29 oldu.

PM'nin yeni isimleri şöyle:

Engin Altay, Ufuk Ataç, Turgut Dibek, Osman Coşkunoğlu, Seyhan Erdoğdu, Ali Koçal, Sema Kendirci, Metin Arifağaoğlu, Sencer Ayata, Işık Bildacı Ayata, Enver Aysever, Süheyl Batum, Gülsün Bilgehan, Behçet Çağlar, Asuman Çakmakçı, Hikmet Çelik, Soner Çetin, İzzet Çetin, Didem Engin, Ali Rıza Ertemur, Mehmet Faraç, İsa Gök, Mehmet Zeki Gündüz, Hurşit Güneş, Hülya Güven, Mehmet Kaban, Sait Korkmaz Karaca, Eşref Karaibrahim, Haluk Koç, Nihat Matkap, Rıfat Nalbantoğlu, Hakkı Suha Okay, Kerem Ekrem Oktay, Melda Onur, Umut Oran, Oğuz Oyan, Abdullah Özer, İhsan Özkes, Murat Fehmi Sönmez, Mehmet Süne, Veli Gündüz Şahin, Halide Jale Tamzok, Semra Tanülkü, Fatma Füsun Tatlıdil, Gürsel Tekin, Ayhan Yalçınkaya, Hüseyin Yaşar, Azmi Yıldız, İrfan Hüseyin Yıldız, Nuran Yıldız, Sacid Yıldız, Alaattin Yüksel.

Geçen dönem PM'de görev yaparak yeniden seçilen üyeler ise şunlar:

Berhan Şimşek, Rıza Yalçınkaya, Derviş Günday, Faruk Demir, Birgen Keleş, Oya Araslı, Necla Arat, Yücel Artantaş, Deniz Pınar Atılgan, Aydan Baran,Tekin Bingöl, Mevlüt Coşkuner, Mesut Değer, Mahmut Duyan, Nevin Gaye Erbatur,Abdurrezzak Erten, Neriman Genç, Gökhan Günaydın, Hüseyin Karakoç, Şahin Mengü, Ensar Öğüt, Malik Ecder Özdemir, Mehmet Ali Özpolat, Faik Öztrak, Atilla Sav, Önder Sav, Çetin Soysal, Cahide Tunç.

23.05.2010 aktifhaber

Devamını BURADAN okuyun...>>>

ZAVALLI KEMAL BEY

Zavallı Kemal Bey

Deniz Baykal’ın özel hayatına ait bir kasetin rezilce bir komployla medyaya sızmasından sonra birden “yenilik ve değişimi” çılgınca arzulayan bir CHP ile karşılaştık.

Bu baskıcı sistemin ve Ergenekon’un en sağlam savunucusu olan partideki bu “değişim” isteği gerçekten şaşırtıcı ve umut vericiydi.

Ama “nasıl değişecekler” sorusu da akla takılıyordu.

Cumhuriyet tarihinin en ciddi “rejim tartışmasının” yaşandığı, muhafazakârların, Kürtlerin, solcuların, Alevilerin devletten haklarını istedikleri bu dönemde, “Kemalist sistemin” partisi, nasıl bir parti olmak istiyordu? Mütevazı, sakin, çelebi görüntüsüyle bir anda bütün ülkenin ilgi odağı olan Kemal Kılıçdaroğlu, Doğan Medyası’nı sevinçten hoplatan “rüzgârıyla” CHP’yi nereye götürecekti?

Özü, varlığı, temeli bu “sisteme” bağlı olan CHP’nin, “artık bu sistemi değiştirelim, daha demokratik bir ülkede, herkesin eşit olduğu bir düzende, özgürce yaşayalım” demesi, sistemi değiştirecek adımları desteklemesi, dahası o adımlara öncülük etmesi Türkiye’yi uçurup götürür, kısa zamanda büyük yol alınmasını sağlardı.

CHP’nin böyle bir parti olması çok zor da olsa, “umut etmek” her zaman iyiydi.

Üstünde kuşku bulutları uçuşan bir umutla bekledi herkes.

Sonra Kılıçdaroğlu konuşmaya başladı.

Televizyon konuşmalarında ilk işaretleri verdi.

Kurultay konuşmasında da partisinin ve kendisinin ana hedefini ortaya koydu.

Söylediği basitti.

Doğrudan yoksullara hitap ediyordu:

“Size biraz ekmek, biraz para verelim, siz bu sistemi değiştirmekten vazgeçin.”

Baykal’ın CHP’si, “yoksulun ekmeğiyle, parasıyla” ilgilenmeden, yoksula bir şey vaat etmeden, ordunun ve yargının gücüyle sistemi savunmaya çalışıyordu.

Kılıçdaroğlu, özgürlüğü verilmeyecek kitlelere, “esaret karşılığı” biraz ekmek sunma yüce gönüllülüğü gösteriyordu.

Kürtlere “iş bulunacak, Et ve Balık kombinaları” açılacak, Kürtler de buna karşılık “etnik kimliklerinden” vazgeçecekler, “ben Kürdüm, Kürt olmak istiyorum, eşit olmak istiyorum,” demeyeceklerdi.

Varoşlarda oturan “muhafazakârlar”, kendilerine bulunacak iş karşılığında kızlarının “başörtüsünü” sorun etmekten vazgeçeceklerdi.

Anayasa değişimine aynı Baykal gibi karşı çıkılacaktı.

Kemalist sistemle halk arasındaki büyük kavga, “Recep Bey” itişmesine indirgenecekti.

Ergenekon savunulacak, HSYK savunulacak, ordu ve yargı vesayeti savunulacaktı.

Kemal Bey, halka “dağıtacağı” işle parayı nereden bulacak tam bilemiyorum, ciddi bir kaynak açıklamıyor ama bu halk “biraz ekmek” rüşvetiyle bu sistem kavgasından caymaz.

Konuşmasında “Kürt” kelimesini bile kullanamayan Dersimli Kemal Bey, ülkenin nasıl bir mücadelenin içinde olduğunu sanırım pek fark etmiyor.

Türkiye, “ekonomik sistemini” seçme kavgasını Turgut Özal zamanında verdi ve “serbest piyasa ekonomisini” seçti.

O tercihi yaptığından bu yana milli gelirini de, ihracatını da arttırdı.

Bugün, “gelirini” daha da arttırmak için ekonomi tartışmasına girecekse, öncelikle “savunma giderlerini” gündeme getirerek girecek.

Ordu harcamalarını, silaha dökülen paraları tartışmadan, “ekonomiyi” tartışmak pek büyük bir anlam taşımaz artık, paralarımızın çoğu oraya gidiyor çünkü.

İşsizlik sorununu çözmek için de yatırımları “verimsiz alanlardan” verimli alanlara çekecek büyük sektörel değişimlerin projelerini hazırlamak gerekiyor.

Ekonomik sorunlar, “biraz para, biraz ekmek” çizgisinin çok ötesinde.

Ve, rejim mücadelesinin tam göbeğinde, köklü ekonomik projeler ortaya koymadan yapılacak “ekmek” konuşmaları, insanların dikkatini “tartışma konusundan” saptıramaz.

CHP, Kılıçdaroğlu’dan bir imkânsızı istiyor.

“Halkı kandır da şu sistem tartışmasından vazgeçsin, bugünkü sistemi devam ettirmemiz için bize oy versin.”

Zavallı Kemal Bey, nasıl çaresiz olduğunu yakında görecek.

Bilmiyorum, belki de şimdiden görüyor.

Onun en çekici yanı olan “politikacıya benzemeyen politikacı” duruşundan, ucuz bir polemikçiliğe kayan “politikacı kimliğine” dönmesi belki de bunu görmesinden.

Dürüstlüğü, “havuzlu evde oturmamak” düzeyine indirmesi ise iyice acıklı; dürüstlük iyidir ama dürüstlüğün ölçüsünü de “havuza” kadar düşürmemek gerekir.

Keşke Kemal Bey havuzlu villada otursa da bu ülkenin ezilen, kimlikleri, inançları inkâr edilen insanlarına sahip çıksa, daha dürüstçe bir davranış olur.

CHP’nin asıl sahibi gibi gözüken Önder Sav ve ekibi, eski düzenlerini sürdürmek için Kılıçdaroğlu’yu bir maske gibi kullanma eğiliminde anlaşılan.

Kılıçdaroğlu, 2010 Türkiyesi’nde rejimle hesaplaşmadan, darbecilerle dövüşmeden, tam aksine rejime ve Ergenekon’a sahip çıkarak lider olamaz.

Olsa olsa rejim muhafızlarının yüzünde bir maske olur.
Ahmet Altan Taraf

Devamını BURADAN okuyun...>>>

ÇAKMA GANDİ BAŞKAN OLDU

Kılıçdaroğlu seçildi

CHP 33. Olağan Kurultayı'nda İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığına seçildi.

Kılıçdaroğlu, Atatürk Spor Salonu'nda yapılan kurultayda, geçerli bin 189 oyun tamamını alarak, CHP'nin 7. Genel Başkanı oldu.

Kurultayda, 8 oy da geçersiz sayıldı.

ÖZGEÇMİŞİ

Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948'de Tunceli Nazimiye'de doğdu. Ekonomist ve Maliyeci olan Kılıçdaroğlu, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. Kılıçdaroğlu, Maliye Bakanlığı'nda Hesap Uzmanı, Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ve Genel Müdür Yardımcısı, Bağ-Kur Genel Müdürü, SSK Genel Müdürü olarak görev yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini de yürüten Kılıçdaroğlu, Hacettepe Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak ders verdi.İş Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği de yapan Kılıçdaroğlu'nun, değişik gazete ve dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesinin yanı sıra ayrıca üç kitabı var. Ekonomik Trend Dergisi'nce verilen ''Yılın Bürokratı'' ödülününe de sahip olan Kılıçdaroğlu, evli ve 3 çocuk babası.

OYLAR SAYILMAYA BAŞLANDI (18:00)

CHP 33. Olağan Kurultayı'nda genel başkanlık seçimi için oy verme işlemi sona erdi.

Atatürk Spor Salonu'ndaki kurultayda oy verme işleminin tamamlanmasının ardından sayıma geçildi.

Bu arada, Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter Önder Sav, Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay ve İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ile tribünlerde seçimin sonuçlanmasını bekledi. Kılıçdaroğlu, kendilerini görüntülemek isteyen foto muhabirlerinden birinin makinesini alarak gazetecilerin fotoğrafını çekti.

KILIÇDAROĞLU OY KULLANDI (17:26)

CHP 33. Olağan Kurultayı'na tek aday olarak giren Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlık seçimi için oyunu kullandı.

Kurultayın yapıldığı Atatürk Spor Salonu'ndan bir süre ayrılarak evine giden Kılıçdaroğlu, oylamaya geçildikten hemen sonra geri döndü. Kılıçdaroğlu, 2 numaralı sandıkta oyunu kullandıktan sonra, salonda bulunan partililerle sohbet etti.

KILIÇDAROĞLU YENİDEN SALONDA (17:15)

CHP Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, evinden ayrılarak kurultayın yapıldığı Atatürk Spor Salonu'na hareket etti.

Kılıçdaroğlu, CHP 33. Olağan Kurultayı'ndaki konuşmasının ardından Balgat'taki evine geldi. Evde yaklaşık yarım saat kalan Kılıçdaroğlu, çıkışta komşularının yoğun sevgi gösterileriyle karşılaştı.

Vatandaşların, ''Halkçı Kemal'' sloganları arasında aracına yürüyen Kılıçdaroğlu, gazetecilerin kurultaya ilişkin sorularını yanıtladı.

Kurultayda güzel bir şölen yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Parti iktidara gidiyor bunu görüyorum. İnşallah başarılı bir çizgi yakalayacağız'' dedi.

Kılıçdaroğlu, ''CHP'lilere mesajının ne olduğunun'' sorulması üzerine, ''Çalışacağız, çalışacağız, hep beraber çalışacağız. Kimseyi ötekileştirmeden çalışacağız'' diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra aracına binerek kongre salonuna gitti.

DELEGELER OY KULLANMAYA BAŞLADI (17:12)

CHP 33. Olağan Kurultayı'nda Genel Başkanlık seçimi için delegeler oy kullanmaya başladı.

Atatürk Spor Salonu'ndaki kurultayda salonun orta bölümüne, delegelerin oy kullanması için kabinler ve oy sandıkları kuruldu.

Kurulan 40 sandıkta delegeler, genel başkanlık için oy kullanma işlemine başladı.

ATATÜRK SPOR SALONU, GENEL BAŞKANLIK SEÇİMLERİ İÇİN HAZIRLANIYOR (16:29)

CHP 33. Olağan Kurultayı'nın yapıldığı Atatürk Spor Salonu, genel başkanlık seçimleri için hazırlanıyor.

Kılıçdaroğlu, 70 dakika süren konuşmasının ardından Bülent Ecevit ile özdeşleşen kasketi takarak, salondakileri selamladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay'la birlikte salondan ayrılarak evine gitti. Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu da başka bir araçla Atatürk Spor Salonu'ndan ayrıldı

Ardından genel başkanlık seçimlerine geçilebilmesi, sandıkların yerleştirilebilmesi için salonun ortası boşaltılmaya başlandı.

Kurultaya katılan Rahşan Ecevit de salondan ayrılırken Kılıçdaroğlu'nun güzel bir konuşma yaptığını ve önemli noktalara değindiğini söyledi.

KILIÇDAROĞLU, SALONDA YANINA GİTTİĞİ RAHŞAN ECEVİT'İN DESTEĞİNİN KENDİSİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ (14:57)

CHP Genel Başkan Adayı İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay salonunda yanına gittiği DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in desteğinin kendisi için çok önemli olduğunu söyledi.

Konuşmasına başlamadan önce Rahşan Ecevit'in yanına giden Kılıçdaroğlu, kendisini kurultayda görmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi ve ''Kendisinin desteği benim için çok çok önemli'' dedi.

Rahşan Ecevit de Kılıçdaroğlu'na çok inandığını ve güvendiğini ifade ederek, başarılar diledi. Daha sonra Kılıçdaroğlu ve Ecevit, tokalaştı.

Bu sırada Kılıçdaroğlu'na adaylığı için imza veren delegelerin tüzük gereği divan önünde imzalarını ibra etme işlemi tamamlandı. Divan'dan Kılıçdaroğlu bin 246 delegenin imzasıyla Genel Başkan Adayı olduğu açıklandı.

Açıklamanın ardından Kılıçdaroğlu konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı.

KURULTAY ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR (14:09)

CHP 33. Olağan Kurultayı çalışmalarını sürdürüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlığa aday gösteren delegeler tüzük gereği divan önünde imzalarını ibra ediyor. Bu işlemin tamamlanmasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşma yapması bekleniyor.

Bu arada Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu da eşinin adaylığının açıklanmasının ardından salona gelerek, delegelerin arasında oturdu. Selvi Kılıçdaroğlu'na basın mensupları yoğun ilgi gösterdi.

Salonda sık sık Kemal Kılıçdaroğlu için bestelenen ve sanatçı Onur Akın'ın seslendirdiği ''Geliyor Kılıçdaroğlu, hem temiz hem dürüst bir insanoğlu'' sözlerinin yer aldığı şarkı çalındı.

Kılıçdaroğlu, fotoğrafının bulunduğu tişörtleri imzaladı ve partililerle fotoğraf çektirdi.

Kurultaya gelen Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç de salona girişinde partililerce alkışlandı.

CHP 33. Olağan Kurultayı'nda salonda aşırı sıcak ve kalabalık nedeniyle zaman zaman fenalaşanlar oldu. Sağlık ekiplerinin kalabalık nedeniyle fenalaşan kişilere ulaşmasında güçlük yaşandı. Bu durum divan başkanı Kemal Anadol'un tepkisine neden oldu. Anadol sık sık anons yaparak, hastanın bulunduğu bölümün boşaltılmasını istedi.

Anadol, basın mensuplarına da uyarı anonsu yaparak, Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Önder Sav'ın bulunduğu bölümden ayrılmalarını istedi. Kılıçdaroğlu ve Sav'un önünde bir kamera duvarı oluştuğunu söyleyen Anadolu, kurultayın sağlıklı çalışması için basın mensuplarının da duyarlı olması gerektiğini kaydetti.

Kurultayı çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubu da izliyor. Kurultay sürecinde gazeteciler Kılıçdaroğlu'na sık sık sorular yönelttiler.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine ''İktidar kokusu geliyor. İktidar için müthiş bir heyecan var. Çünkü AKP'nin yaptıklarından halk artık bıktı. Halk için uğraşacağız, kendimiz için değil. Verdiğimiz mesajlarla halka güven vermek istiyoruz. Onlarla beraber olacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Bu heyecan Türkiye sathına yayılacak. Hedefimiz bunu yaymak'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Azerbaycanlı gazetecilerin Türkiye-Azerbaycan ilişkileriyle ilgili sorularını da yanıtladı. Azerbaycan'ın kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Biz soydaşız. Bu konuda hiçbir Azerbaycanlı yurttaşımızın kuşku duymasına gerek yok. AKP yanlış yaptı, yanlıştan döndü. Ama biz yanlışlarını düzeltmek için iktidar oluyoruz'' diye konuştu.

ÇALIŞMA VE HESAP RAPORLARI İBRA EDİLDİ (13:26)

CHP 33. Olağan Kurultayı'nda, Çalışma ve Hesap raporları ibra edildi.

Çalışma raporu üzerinde konuşan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, güzel günlerin peşinde olduklarını, çalmayacaklarını, çaldırmayacaklarını, ülkeyi aydınlığa çıkaracaklarını söyledi.

İnce, ''Oferlerle görüşülmeyecek, çocuklarımız zengin olmayacak, İstanbul'daki arsalar dişlenmeyecek, kimsenin telefonları dinlenmeyecek, işçiler meydanlarda dövülmeyecek, ülkemiz bölünmeyecek, devletin kadroları torpille dolmayacak'' diye konuştu.

''Eski partini bırak da gel, okunmuş mektuplarını yak da gel, ampulü patlat da gel, altı oku yakana tak da gel'' diyen İnce, ''bir çivinin bir nalı, bir nalın bir atı, bir atın bir yiğidi, bir yiğidin de vatanı kurtardığını'' söyledi.

İnce, kurultayda sadece CHP Genel Başkanı'nı değil, Başbakanı seçtiklerini belirtti.

Salondakilere ''İktidar yaratmaya var mısınız?'' diye soran İnce, ''Varız'' cevabını aldı.

'KEMAL AĞABEYİMİZ VAR'

CHP Ankara Gençlik Kolları Başkanı Umut Tunç, kurultayın, iktidara yürüyüş kurultayı olduğunu söyledi.

CHP Adıyaman İl Başkanı Ali Murat Bilgiç, ''Sizin ağabey diye hitap ettiğiniz bir genel başkanınız oldu mu bilmiyorum ama bizim artık Kemal Ağabeyimiz var'' dedi.

Eski milletvekili Sabri Ergül de hep birlikte beyaz sayfa açtıklarını ifade etti.

KURULTAY'DA OYLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ BEKLENEN VE PARTİNİN MEVCUT YÖNETİM YAPILANMASININ DEĞİŞTİRİLMESİNİ ÖNGÖREN YENİ TÜZÜĞÜN YÜRÜRLÜK TARİHİ ERTELENDİ (13:22)

ANKARA (A.A) - 22.05.2010 - CHP 33. Olağan Kurultayı'nda oylanarak yürürlüğe girmesi beklenen ve partinin mevcut yönetim yapılanmasının değiştirilmesini öngören yeni tüzüğün yürürlük tarihi ertelendi. Böylece mevcut yönetim yapılanması aynen devam devam edecek.

2008'deki 14. Olağanüstü Kurultay'da kabul edilen ancak yürürlüğe girmesi için bu kurultayda oylanması gereken yeni tüzüğün yürürlük tarihine ilişkin madde il başkanlarının verdiği önerge ile kaldırıldı.

Yürürlüğü ertelenen yeni tüzük Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) yeniden yapılandırılması, MYK'da genel başkan ve genel sekreterin yanı sıra görev alanları belirlenen 13 genel başkan yardımcısının görev yapmasını öngörüyordu. Yeni tüzükle, genel başkan yardımcılarının görev alanları, ''Örgütlenme ve örgüt yönetimleri'', ''Seçim ve hukuk işleri'', ''Partinin tanıtımı, basın ve propagandası'', ''Yerel yönetimler'', ''Meslek kuruluşları, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşları'', ''Dış ilişkiler ve yurtdışı örgütlenme'', ''Kadın örgütlenmesi ve kadın kolları'', ''Gençlik örgütlenmesi ve gençlik kolları'',: ''Ekonomik ve mali politika'', ''halkla ilişkiler, AR-GE'', ''Bilim yönetim ve kültür platformu'', ''Parti içi eğitim'', ''İdari ve mali işler'' şeklinde düzenleniyordu.

Tüzük değişikliğine göre, MYK üyeleri Parti Meclisi içinden genel başkan tarafından belirleniyordu.

Değişilikle, genel sekreter yardımcılıkları ve genel saymanlık kaldırılırken, bu görevlerin genel başkan yardımcılarına verilmesi öngörülüyor, Genel Sekreterin görevleri de yeniden düzenleniyordu.

Değişiklik, genel sekreterin, bütün yargı mercilerinde özel ve resmi daire, kurum ve kuruluşlarda, gerçek kişiler, özel ve resmi tüzel kişilerle olan ilişkilerde genel başkan adına bizzat veya vekille partiyi temsil etmesini öngörüyordu. Buna göre, resmi kurumlarda partinin temsil edilmesi, yazışmalar, hukuk işleri ve örgütten sorumlu olurken, genel evrak kaydının tutulması, partinin yazışma ve haberleşme işlerinin yürütülmesi, partinin bütün resmi ve parti içi yazışmalarının gözetim ve denetimi de genel sekreterin görev alanı içine alınıyordu.

DSP Genel Başkan Yardımcısı Tufan Bural: Rahmetli Ecevit bugün tekrar ölmüştür (12:44)

DSP Genel Başkan Yardımcısı Tufan Bural, DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in CHP 33. Olağan Kurultayı'na katılıp Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vermesinin ''inanılmaz bir hırsın göstergesi'' olduğunu ve '' Bülent Ecevit'in bugün tekrar öldüğünü'' savundu.

Bural, yaptığı yazılı açıklamada, geçmişte Rahşan Ecevit'in kendilerine ''CHP'nin C'sinden'' bile söz ettirmediğini belirterek, ''Rahşan Hanım ne olmuştur da CHP'yi destekleme kararı almış ve kurultaya gitmiştir? Herhalde yanındakileri bir daha milletvekili seçtirmek için tekrar harekete geçmişlerdir'' ifadelerine yer verdi.

Halkın, işçinin, köylünün, üretenin ve hakça paylaşanın partisinin DSP olduğunu savunan Bural, kendileri için DSP ve örgütlerinin önem taşıdığını bildirdi. ''Yönetime gelirken korumalarını, doktorlarını ve parti içindeki bazı ABD temsilcilerini milletvekili yapmak üzere yola düşmediklerini'' öne süren Bural, şunları kaydetti:

''Rahşan Ecevit gerçekten ülke sorunlarıyla ilgilenseydi, bu sorunları çözebilecek, halkın içinden gelmiş, örgütün yetiştirdiği insanları parlamentoya taşırdı. Görülüyor ki Rahşan Hanım'ın problemi bu değil. Rahşan Hanım'ın problemi yanındakilerin etkisinden kurtulamayıp ve onların baskılarına dayanamayıp kurucusu olduğu DSP ile hesaplaşmaktır.

Rahşan Hanım'ın CHP Kurultayı'na katılıp destek vermesi inanılmaz bir hırsın göstergesidir. Dilerdim ki kurucusu olduğu DSP'nin kurultayına katılsın, köşelerde değil, baş köşede otursun. Yanında işbirlikçiler değil, gerçekten halkın arasından, örgütten gelenler olsun. Rahşan Hanım'ın CHP ile ilgili söyledikleri gerçekten hepimizi şaşırtmış, güldürmüş, hayal kırıklığına uğratmıştır. 'Biz sana mecburuz Demokratik Sol' diyerek DSP'yi bize emanet eden rahmetli Onursal Genel Başkanımız Bülent Ecevit, iyi ki bugünkü tabloyu görmemiştir. Rahmetli Bülent Ecevit bugün tekrar ölmüştür.''

KILIÇDAROĞLU: ''KURULTAY'DAN SONRA HEMEN MEYDANLARA KOŞACAĞIZ'(12:44)

CHP Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultaydan hemen sonra ''meydanlara koşacağını'' söyledi.

Kılıçdaroğlu, CHP 33. Olağan Kurultayı'nda soruları yanıtlarken, CHP'nin iktidar olma yolunda hızla ilerlediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bu işin doğusu batısı, kuzeyi, güneyi yok. Her yere gideceğiz, bütün insanlarımızı kucaklayacağız. Doğudaki sorun ile batıdaki sorun arasında bir fark yok. Yeter ki biz kararlılıkla yolumuza devam edelim'' dedi.

Kurultayın coşkulu geçtiğini belirten Kılıçdaroğılu, ''İktidara koşuyoruz. Meydanlarda da böyle olacak'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Kurultaydan hemen sonra ''meydanlara koşacaklarını'' ifade etti.

Kurultaya kravatsız katıldığının anımsatılması üzerine, ''Böyle kendimi halka daha yakın hissediyorum. Burada resmi bir görev yok. Halkla kucaklaşacağız'' diye konuştu.

2002'den beri kurultaylara katıldığını, halkın teveccühünün kendisini bugünkü noktaya taşıdığını belirten Kılıçdaroğlu, Rahşan Ecevit'in kurultaya katılmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Kılıçdaroğlu, ''Halkın beklentilerine uygun bir tablo ortaya çıkaracağız. Ben de mutlu olacağım, halkımız da mutlu olacak'' dedi.

Hükümet çalışmalarına eleştiri getirmekten çok, kendi çözümlerini halka anlatacaklarını bildiren Kıçıldaroğlu, ''Temel hedefimiz bu'' diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU 1200 DELEGENİN İMZASIYLA ADAY (12:44)

CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, bin 200 delegenin imzasıyla CHP Genel Başkanlığına aday gösterildi.

Kılıçdaroğlu, kayıtlı bin 250 delegeden bin 200'ünün imzasıyla CHP Genel Başkanlığına aday gösterildi. Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanması halinde CHP'nin 7. CHP Genel Başkanı seçilmiş olacak.

CHP Tüzüğüne göre, genel başkan adaylığı için delegelerin yüzde 20'sinin imzası gerekiyor.

CHP Kurultayı bugünkü çalışmalarını, Genel Başkanlık seçimiyle tamamlayacak.

Kurultayda yarın, 80 kişilik Parti Meclisi (PM) ve 15 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyelerini belirleyecek.

DSP GENEL BAŞKANI TÜRKER:''KILIÇDAROĞLU, İNŞALLAH CHP'Yİ TOPARLAR'' (12:01)

DSP Genel Başkanı Masum Türker, CHP 33. Olağan Kurultayı'nda genel başkan adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ''Kılıçdaroğlu inşallah CHP'yi toparlar'' dedi.

Eskişehir Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası'nın Eskişehir Kültür Merkezi'ndeki Genel Kurulu'na katılan ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türker, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın başına gelenlerden dolayı büyük üzüntü yaşadıklarını belirterek, geçmiş olsun dileklerini ilettiğini kaydetti.

CHP'nin 33. Olağan Kurultayı'nda genel başkan adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu'na başarılar dileyen Türker, şöyle konuştu:

''Kılıçdaroğlu, inşallah CHP'yi toparlar. Bülent Ecevit'in partisi DSP'dir. Rahşan Hanım, DSP'den ayrılarak kendi partisini kurdu. Genel Başkan bulamayan Rahşan Hanım, partinin genel başkanı oldu. Rahşan Hanım, kendi partisindekileri CHP'ye çağırdı. Bizim partimizde Ecevitçiler DSP'de kaldı, Rahşancılar ayrıldı. Sayın Bülent Ecevit, Türkiye'nin DSP'ye ihtiyacı olduğunu ve DSP'nin sonsuza kadar yaşaması gerektiğini savunurdu.''

Türker, ''Kılıçdaroğlu'nun solu toparlayacağı değerlendirmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?''sorusu üzerine, ''Kılıçdaroğlu, önce CHP'yi toparlasın'' dedi.

Bir gazetecinin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in DSP'den CHP'ye geçeceği yönündeki söylentileri hatırlatması üzerine Türker, ''Büyükerşen, DSP'nin Büyükşehir Belediye Başkanı'dır. Büyükerşen, Eskişehir'in ve partimizin vizyonuna büyük katkısı olan bir belediye başkanıdır. Büyükerşen, DSP'lidir. Başkasının sahip olduğu varlıklara göz dikenlere halk arasında ne denir, bunu herkes biliyor. Sayın Büyükerşen, DSP'nin en önemli varlıklarından birisidir. Bugün, Sayın Büyükerşen ile görüşeceğim'' diye konuştu.

GENEL BAŞKAN ADAYLIĞI İÇİN BAŞVURULAR BAŞLADI (11:54)

CHP Genel Başkan adaylığı ve yönetim organları adaylıkları için başvurular başladı.

CHP 33. Olağan Kurultayı Divan Başkanı, Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Genel Başkan adaylığı için saat 12.15, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelikleri adaylığı için ise saat 15.00'e kadar başvuruların yapılacağını duyurdu.

Kurultayda, konuşmaların 10'ar dakikayla sınırlandırılması da kararlaştırıldı.

Kurultay, konuşmalarla devam ediyor.

GENEL BAŞKAN ADAYLIĞI İÇİN BAŞVURULAR BAŞLADI (11:47)

CHP Genel Başkan adaylığı ve yönetim organları adaylıkları için başvurular başladı.

CHP 33. Olağan Kurultayı Divan Başkanı, Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Genel Başkan adaylığı için saat 12.15, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelikleri adaylığı için ise saat 15.00'e kadar başvuruların yapılacağını duyurdu.

Kurultayda, konuşmaların 10'ar dakikayla sınırlandırılması da kararlaştırıldı.

Kurultay, konuşmalarla devam ediyor.

DİVAN BAŞKANI ANADOL:''ÜLKEMİZİN ESENLİĞE ÇIKMASININ TEK YOLU, CHP İKTİDARIDIR''(11:42)

CHP 33. Olağan Kurultayında Divan Başkanlığına seçilen İzmir Milletvekili Kemal Anadol, ''Türkiye'nin esenliğe çıkmasının tek yolunun, CHP iktidarı olduğunu'' savundu.

Anadol, konuşmasına, kurultayın onur konuğunun Rahşan Ecevit olduğunu söyleyerek başladı.

Zonguldak'ta hayatını kaybeden maden işçilerini rahmetle andıklarını ifade eden Anadol, iş kazalarının takipçisi olacaklarını kaydetti.

Anadol, kurultayın, Türkiye, demokrasi ve gelecek için parlak bir sayfa açmasını temenni etti.

CHP'nin, dünyanın en eski partilerinden biri olduğunu dile getiren Anadol, Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktığında ülkenin içinde bulunduğu durumu anlattı.

Anadol, CHP'nin, Atatürk'ün önderliğinde, saltanat ve hilafeti kaldırarak milli iradeye dayanan cumhuriyeti kuran bir parti olduğunu anlattı.

CHP'nin, ülkenin ve milletin, kötü yazgısını tersine çeviren ve mucizeler yaratan bir parti olduğunu ifade eden Anadol, CHP'nin, bugünkü AB uyum yasalarını 80 yıl önceden gerçekleştirdiğini söyledi. Anadol, ''Bu devrimler olmasa, yazıları soldan sağa değil, sağdan sola okuyacaktık. Takvimiz, kıyafetlerimiz, kanunlarımız başka olacaktı. Ülkenin dört bir yanını demir ağlarla öremeyecektik, kadınlarımıza Avrupa'dan önce seçme ve seçilme hakkı veremeyecektik, kadın hakim, kadın vekil göremeyecektik'' diye konuştu.

Kemal Anadol, CHP'nin, 27 yıllık tek parti iktidarından sonra, kendi iradesiyle, ülkeye çok partili demokratik yaşamı getirdiğini, 14 Mayıs 1950'da seçmenin önüne sandığı koyarak, iktidarı muhalefete devrettiğini anımsattı.

''KÜLLERİNDEN DOĞDU''

Anadol, CHP'nin, Bülent Ecevit'in önderliğinde ''Emek en yüce değerdir'' diyen bir parti olduğunu, 12 Eylülün ardından kapatıldığını, 9 Eylül 1992'de küllerinden doğduğunu, siyasal yaşamdaki onurlu yerini aldığını, Deniz Baykal'ın liderliğinde, 1 Mart tezkeresini reddettirdiğini anlattı. Anadol, böyle bir partinin mensubu olmakla ne kadar övünseler az olduğunu dile getirdi.

Tarımın yok edildiğini, esnafın kan ağladığını, emeklilerin ayakta zor durduğunu, iktidarın, sivil darbe özlemi içinde olduğunu savunan Anadol, ''Ülkemizin esenliğe çıkmasının tek yolu CHP iktidarıdır. CHP'ye gönül verenler, görev alanlar partimizi iktidara getirmekte kararlıdır'' dedi.

KILIÇDAROĞLU: ''HALK, KENDİ SORUNLARINA KİLİTLENEN BİR SİYASİ LİDERE SUSAMIŞTI BİZ DE BUNA TERCÜMAN OLACAĞIZ'' (11:31)

ANKARA (A.A) - 22.05.2010 - CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu, halkın kendi sorunlarına kilitlenen bir siyasi lidere susadığını belirterek, ''Biz de buna tercüman olacağız'' dedi.

CHP 33. Olağan Kurultayı, çalışmalarını sürdürüyor.

Delegeler arasında oturan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin soruları üzerine, halkın kendi siyasi sorunlarına kilitlenen bir siyasi lidere susadığını, kurultay salonunundaki coşkunun bunun ifadesi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Biz de onlara tercüman alacağız'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun yanında oturan CHP Genel Sekreteri Önder Sav ise uzun süredir böyle coşkulu bir kurultay görmediğini ifade etti. Sav, ''Kısa süre önce CHP'lileri umutsuzluğa iten günlerin geride kaldığını görüyorum. CHP ailesinin bir bütün olarak bu salonda bütünleştiğini görüyorum. İnanıyorum ki CHP'lilerin bu birlikteliği, bu kararlılığı ve bu coşkusu çok kısa süre sonra CHP'yi iktidar koltuğuna oturtacaktır'' dedi.

Aile içinde tartışmalar olabileceğini kaydeden Sav, ''Bunları geride bıraktık. Ümit ediyorum ki bunlar birer tatlı anı olarak kalacaktır'' diye konuştu.

DİVAN BAŞKANI ANADOL OLDU (11:00)

CHP 33. Olağan Kurultayında, Divan Başkanlığına Grup Başkanvekili Kemal Anadol seçildi.

Anadol, CHP il başkanlarının ortak önergesi doğrultusunda, oybirliğiyle Divan Başkanlığına getirildi.

KURULTAY ÇALIŞMALARI BAŞLADI (10:55)

CHP 33. Olağan Kurultayı, çalışmalarına başladı.

CHP Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun salona girmesi ve delegeler arasında yerini almasının ardından, kürsüye Genel Başkan Vekili Cevdet Selvi çıktı.

Selvi, kurultay çalışmalarını başlattı.

GENEL BAŞKAN ADAYI KILIÇDAROĞLU, GENEL SEKRETER SAV İLE KURULTAY SALONUNA GELDİ (10:54)

CHP Genel Başkan adayı İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter Önder Sav ile kurultay salonuna geldi.

Kılıçdaroğlu, kurultayın yapıldığı Atatürk Spor Salonu'nda, 10. Yıl Marşı eşliğinde ve ''Hoşgeldin sakin güç'', ''Hoşgeldin halkın adayı'' anonslarıyla karşılandı.

Partililerin, delegelerin ve basının yoğun ilgisi nedeniyle salona girişinde zorluk yaşayan Kılıçdaroğlu, salonda tur atarak, tribündekileri selamladı. Kılıçdaroğlu, ''Başbakan Kemal'' sloganları arasında delegelerin arasına oturdu.

Kılıçdaroğlu'nun salona girişi sırasında protokol kapısının önünde basın mensuplarına ayrılan masaların bazıları, izdiham nedeniyle devrildi. Kılıçdaroğlu'nun arabası da kurultay salonunun bulunduğu alana kalabalık nedeniyle güçlükle girebildi.

RAHŞAN ECEVİT DE KURULTAYDA

CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na dün desteğini açıklayan DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in, kurultaya katılacağının anons edilmesi, salondakiler tarafından alkışlarla karşılandı.

Ecevit salona girerken sinevizyon ekranlarından, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in görüntüsü ve ''Ne Ezen Ne Ezilen Halkça Bir Düzen'' yazısı yansıtıldı.

Rahşan Ecevit, salona gelişinde gazetecilere yaptığı açıklamada ise, ''Bugün bu kurultay çok önemli bir kurultay onu biliyorum'' dedi.

Bundan daha önemli bir durumun da Zonguldak'ta madencilerin ölümü olduğunu ifade eden Ecevit, ''Ölen madenciler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi kader değildi. Kaza da hiç değil o bir cinayetti. 30 kişi bir cinayet sonucu öldü'' diye konuştu.

''Partinizi kapatacak mısınız, CHP'ye üye olacak mısınız ?'' sorularına ise Ecevit, ''Bugün önemli olan şu kurultay. O bitsin hemen sonra bir şeyler düşünülecek herhalde'' karşılığını verdi.

Kurultayı, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, sanatçılar Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Arif Sağ, Bağımsız Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı, Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç de izliyor.

GENEL BAŞKAN VEKİLİ SELVİ:''BU BİR İKTİDAR KURULTAYIDIR'' (10:14)

CHP Genel Başkan Vekili Cevdet Selvi, partisinin 33. Olağan Kurultayı için ''Bu bir iktidar kurultayıdır'' değerlendirmesini yaptı.

Kurultayın yapıldığı Atatürk Spor Salonu'na gelen Cevdet Selvi, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Selvi, tarihi bir kurultay yaşadıklarını belirterek, ''Bu bir iktidar kurultayıdır. Kimse kaygı duymasın. Arkasından bir şey bekleyenler umutlanmasın'' dedi.

Selvi, bir gazetecinin Kılıçdaroğlu'nun ''Kurultay stadyumda olsa dahi iyi olurdu'' sözünü hatırlatması üzerine ''Öyle bir enerjimiz var ki kurultaydan sonra bütün Türkiye stadyum olacak '' diye konuştu.

Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş de Kılıçdaroğlu'nu destekleyip desteklemeyeceğinin sorulması üzerine ''Tek aday var artık'' yanıtını verdi.

CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin de sanatçılar Yavuz Bingöl ve Edip Akbayram'la salona geldi. Coşkulu bir kurultay yaşadıklarını belirten Tekin, kurultayın CHP Genel Başkanı değil, Türkiye'nin Başbakanını seçeceğini savundu. Bingöl ve Akbayram da kurultaya yoğun ilginin kendilerini sevindirdiğini ifade ettiler.

CHP'LİLER SALONU DOLDURDU (09:56)

CHP'nin 33. Olağan Kurultayı için delegeler ve partililer sabahın erken saatlerinden itibaren Atatürk Spor Salonu'nu doldurdu.

Kurultay salonuna gelen delegeler ve partililer, güvenlik kontrolünden geçerek içeri alındı. Salonda tribünler delegeler ve protokol için ayrılırken, salon zemininde ise gazetecilerin çalışması için düzenleme yapıldı.

Salonda konuşmaların yapılacağı sahnenin üst bölümüne Atatürk ve eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın büyük boy posterleri asıldı. Posterlerin altına ve sahnenin iki yanına ise dev ekranlar kuruldu. Ekranlarda, halk ozanı Aşık Mahsuni Şerif'in türküleri eşliğinde Anadolu'dan görüntüler yansıtıldı.

Atatürk ve Deniz Baykal'ın posterlerinin tam karşısına Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun büyük boy iki posteri asılırken, Kılıçdaroğlu posterlerinin yanında ise ''CHP Türkiye'nin zaptedilmeyen kalesidir'' yazısı dikkati çekti.

Tribünlerin üst bölümlerine de ''Bir ülkede namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmak zorudadırlar-İsmet İnönü'', ''Önder'imiz Kemal, hedefimiz iktidar'', ''Bu kurultaydan başbakan çıkacak'', ''Kılıçdaroğlu dar etmeye geliyor'', ''Baykal, Kılıçdaroğlu kardeş, komplocular kalleş'' ve '' Sakin güç, çelik yumruk arkandayız'' yazılı pankartlar asıldı. Salonda lazer ve ışık gösterisi de yapılıyor.

Salonda bulunanlar ellerinde CHP bayrakları ve Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun resimleriyle çalan müziklere eşlik ediyorlar.

Kurultaya gazetecilerde yoğun ilgi gösteriyor. Akredite olan 860 gazeteci kendileri için salonda ayrılan bölümde çalışmalarını sürdürürken, televizyon kanalları salon dışından da canlı yayınlar yapıyorlar.

Atatürk Spor Salonu'nun dışında da yoğun kalabalık yaşanıyor. Kalabalık nedeniyle bazı delegeler salona girmekte zorlanıyor. Salona giremeyen partililer salon dışında davul zurna eşliğinde halaylar çekiyorlar. Salon dışına seyyar satıcılar satış yaparken, seyyar tuvaletlerde hizmet veriyor.

Emniyet güçleri yoğun güvenlik önlemleri alırken kurultay nedeniyle 2 bin 500 polis görev yapıyor.

Bu arada il başkanlarından oluşturulan bir heyet Anıtkabir'e gitmek üzere yola çıktı. Heyet Atatürk ve İsmet İnönü 'nün kabirlerini ziyaret ettikten sonra Devlet Mezarlığına geçerek CHP'nin 3. Genel Başkanı Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in de kabrini ziyaret edecekler. HABER7.COM

Devamını BURADAN okuyun...>>>

19.5.10

BAYKALI DEVLET Mİ ÇİZDİ?

Devlet Baykal’ı neden çizdi?

CHP il başkanlarının dünkü toplantısı, Deniz Baykal’ın dönüş umutlarını tümden suya düşürdü. Deniz Bey’in bu kurultayda tek başına oyun kurması, artık imkansızdır. Baykal’ın şu andaki hali, düşünen ancak fiziksel fonksiyonu olmayan ünlü fizikçi Stephen Hawking’den farklı değildir.

Belki içinizde Baykal’ın böylesine bir hazin sonu hak ettiğini düşünenleriniz olabilir. 30 yıl önce Bülent Ecevit’e “Kenara çekil, gençlerin önünü aç” diyen Baykal’ın 30 yıl sonra aynı taleplere yenik düşmesine sevinenleriniz çıkabilir.

40 yıldır sol siyasette entrikalarla ayakta kalmayı başaran Baykal’ın, hayatının son deminde arkadaşlarının entrikasıyla gitmesini doğa kanunuyla açıklayanlarınız, “etme bulma dünyasıdır” diye özdeyişlere sarılanlarınız ortaya dökülebilir.

Kuşkusuz, Baykal’ı sele kaptıran rüzgarı bu birikimlerin fırtınaya dönüştürdüğü tezi, dayanaksız değildir. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu’nun yelkenlerini dolduran rüzgar da önemli ölçüde Baykal’a duyulan güvensizliğin tezahürüdür.

Cevabını aradığım soru, bunların hiçbiri değildir. Başlığa taşıdığım gibi kritik soru şu: CHP’nin sahibi devlet, Baykal’ı neden çizdi? Bu soruyla iç içe giren ilave soru ise şöyle: Devlet, Dersimli Kılıçdaroğlu’yla nasıl uzlaştı? Çünkü: Evine dönmeye hazırlanan Kılıçdaroğlu’nun bir gecede aday olmaya karar vermesi, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın saf değiştirmesi, 60’a yakın milletvekilinin aynı gün ortaya dökülmesi, ardından 76 il başkanının ortak deklarasyonla Baykal’ı gömmesi, sadece kamuoyundaki Kılıçdaroğlu rüzgarıyla açıklanacak basitlikte değildir.

Gelinen nokta, içeride ve dışarıda Türk siyasetini yeniden dizayn etmeye çalışanların denklemin yumuşak bölgesi olan Baykal üzerinden yaptıkları can alıcı hamlenin sonuç verdiğini gösteriyor.

Onlar için Baykal, artık kullanılabilir bir enstrüman olmaktan çıkmıştı. Yüzde 20 bandına mahkum CHP ile oyun kurmak çok zordu.
Baykal’ı çizenler, çaresiz Kılıçdaroğlu seçeneği üzerinde yoğunlaştılar. Yoğrulduğu kültür ve politikaları statüko için kolay sindirilebilir bir durum değildi. Ancak, Kılıçdaroğlu dışında karşılarında daha uygun alternatif yoktu.

Daha önce yazdığım gibi nihai hedef, Erdoğansız AK Parti veya AK Partisiz iktidar projesi olunca, “düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesi, en geçer akçedir.

Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu, senaristler için “geçici” seçenektir. Zaman içinde dönüşürse “kalıcı” olabilir. Ya da Kılıçdaroğlu palazlanana kadar bu ittifakı sürdürür, sonra ayak bağından kurtularak bağımsızlığını ilan eder.

Süreci yönetim şekli, Kılıçdaroğlu’nun geleceğini belirleyecektir. Başlangıçta içine girdiği bu zorunlu ittifakın esiri olmayıp kendisine yönelik ilginin nedenlerini haklı kılacak politikalar peşinde koşarsa, CHP’nin yıllardır hasret olduğu yüzde 30 bandını zorlayabilir.

Bu konuda TV ekranlarından söylediğim bir iddiam var, arkasındayım.

Zaman içinde kirli ittifaka rehin düşerse, Ergenekon’un avukatı olursa, darbecilerden medet umarsa, halka güvenmezse, temel hak ve özgürlüklerin önüne bent çekerse, 12 Eylül anayasasına arka çıkarsa, kısaca Baykal gibi olursa, siyasi ömrü dili kadar uzun olmaz. Baykal’a reva gördükleri sonu bile mumla arar.

Daha simgesel ifadelerle tanımlamak gerekirse; Kılıçdaroğlu Gandi Kemal mi olacak, Ergenekon’un avukatı mı? Operasyon Ergenekon kitabımdan dolayı 20 ay hapis cezası aldığımda beni arayıp “Şamil Bey çok önemli işler yapıyorsunuz” diyen adam mı olacak, Ergenekoncuların başı sıkıştığında aradığı Şahin Mengü’yü kılavuz mu edinecek?

Haydi Kemal Bey, bol şanslar...
Şamil Tayyar star 19 mayıs 2010

Devamını BURADAN okuyun...>>>

18.5.10

İRAN URANYUMU TÜRKİYEYE

Türkiye'den Tarihi Adım

Türkiye ve Brezilya liderleri İran ile 5+1 ülkeleri arasında, Ortadoğu’da yeni bir savaş çıkarabilecek nükleer krizi bitirmek için ilk adımın atılmasını sağladı

Erdoğan ve Lula Da Silva, İran lideri Ahmedinejad’ı uranyum takasının Türkiye’de yapılmasına ve yeni müzakerelerin de İstanbul’da olmasına ikna etti

Ortadoğu’da geniş çaplı bir savaşın ayak seslerine neden olan Batı ile İran arasındaki nükleer krizde Türkiye ve Brezilya’nın girişimiyle kritik eşik aşıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Tahran’da yaptıkları zirvede İran’ın yüzde 3.5 zenginleştirdiği bin 200 kilo uranyumu, ABD, Fransa, Rusya ve BM nükleer denetim birimi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (UAEK) oluşan Viyana Grubu’ndan sağlanacak yüzde 20 zenginleştirilmiş 120 kilo uranyumla İstanbul’da takas edecek. Batı dünyasının “İran’ın son şansı” dediği girişim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Brezilya Dışişleri Bakanı Amorim’in Cuma’dan beri Tahran’da sürdürdüğü müzakereler sonucunda dün Ahmedinejad, Lula ve Erdoğan’ın nezaretinde anlaşmayla sonuçlandı. Pazar günü İzmir’de bulunan Erdoğan üç dışişleri bakanının toplantısına direkt bağlanarak sürekli bilgilendi.‘UÇAĞI TAHRAN’A ÇEVİRMEM’ RESTİ

Erdoğan’a kritik bir eşiğe gelindiği bildirildi. Erdoğan da “Türkiye’nin teklifinin kabul edilmediği takdirde, uçağı Tahran’a çevirmeyeceğini” ifade etti. 18 saat süren görüşmelerin ardından takasın Türkiye’de gerçekleştirileceğinin Erdoğan’a iletilmesi üzerine Erdoğan, Tahran’a gitmeyi kabul etti. Dünkü zirvede takas işleminin ne zaman gerçekleştirileceği aşamasında, İran metinde belirlenmiş zaman konusunu yeniden müzakere etmek istedi. Bunun üzerine Erdoğan’ın metni savunarak, “Zaman belirlenmezse buradan sonuç çıkmaz” dedi. Lula’nın da desteklemesi üzerine, İran’ın bir hafta içinde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na yazılı bildirimde bulunacağı maddesini anlaşmaya kondu.

BALKONDA SİGARA KAÇAMAKLARI 

Uluslararası toplum, başarının mimarı olarak, 2009’dan bu yana 7 İran ziyareti yapan Davutoğlu ile ABD dahil tüm uluslararası toplantılarda “diplomatik çözüm” ısrarını koruyan Başbakan Erdoğan’ı gösterdi. 18 saat müzakareler sırasında özellikle metne konacak kelimelerin seçimi konusunda gergin anlar yaşandı. Ancak gerek Brezilya ve Türkiye, gerekse İran, gerilen tarafı, “Burada, dostlar arasında bir mutabakat oluşturmaya çalışıyoruz, hasımlar arasında değil” diyerek sakinleştirmeye çalıştı. Yorgunluk anlarında, İran Konuk Evi’nin balkonunda, beraber sigara içildi.

Bölgede dengeleri Türkiye belirliyor

İran’la yapılan nükleer anlaşmayı değerlendiren uzmanlar Tahran’da atılan imzalarla Türkiye’nin bölgesel süper güç olduğunun teyid edildiğini düşünüyor

İran’ın nükleer santralde kullanacağı uranyumun zenginleştirilmiş uranyumla takası için Türkiye’yi seçmesini değerlendiren siyaset bilimciler vu uzmanlar bölgede savaş riskini bertaraf eden bu anlaşmada Türkiye’nin rolüne övdü. Görüşler şöyle:

Emekli Büyükelçi İlter Türkmen: “Türkiye’nin Orta Doğu’daki güvenirliği ve saygınlığı artmıştır. Nereden bakarsanız bakın son derece önemli ve büyük bir başarı”

Siyaset Bilimci Prof. Doğu Ergil: “Türkiye’nin Orta Doğu’daki ağırlığı arttı. Yanıbaşındaki bir sorunu savaş çıkmadan çözmüş oldu.”

Uluslararası İlişkiler Prof. Hüseyin Pazarcı: Öncelikle bir prestij kazancımız oldu. ABD’nin silahlı müdahale riski de ortadan kalktı. Bölgede bizim istediğimiz olaylar oluyor. “

Prof. Dr. Beril Dedeoğlu: “Türkiye her şeyden önce İran’ın uluslararası toplum ile arasındaki gerginliği azaltacak süreçte rol oynadı. Önce batıyı da karşısına alarak İran’ın gönlünü kazandı. İran, ağırdan alınca da rest çekti.”
aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

CHP İÇTEN KARIŞTI

chp kurmayları birbirine girdi

Kurultaya günler kala CHP'de kılıçlar çekildi. Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. Ortalık karıştı...

Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu'na grup başkan vekilleri Hakkı Suha Okay ve Kemal Anadol ile 58 milletvekilinden destek gelirken, bunların arasına sürpriz bir isim daha katıldı. Genel Sekreter Önder Sav, Deniz Baykal yeniden aday olsa bile Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğini duyurdu ve Baykal'la siyaseten yollarının ayrıldığını söyledi. Söz konusu gelişmeler parti içinde büyük bir tartışmaya yol açtı. CHP Merkez Yönetim Kurulu, oyunun rengini belli eden Önder Sav'ı istifaya çağırdı. Kararı, Mustafa Özyürek açıkladı. Kurultaya günler kala CHP'de kılıçlar çekildi. Dün parti içinde sürpriz gelişmeler olurken taşlar da yerinden oynadı. Sabah saatlerinde Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa aday olacağını açıkladı. Genel Sekreter Önder Sav, grup başkan vekilleri ve 58 milletvekili de kendisine destek verdi. Öğleden sonra toplanan Merkez Yönetim Kurulu (MYK), buna karşı çıktı. Kurul, hem Baykal'ı hafta sonu aday olmaya çağırdı hem de Sav'ın istifasını istedi.

Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, grup başkan vekilliğinden istifa ettiğini ve genel başkan adayı olacağını duyurdu. Gazetecilerin, adaylık konusundaki fikrinin neden değiştiğini sorması üzerine, 90 yıllık köklü bir geçmişi olan CHP'nin adaysız, eli kolu bağlı olmasının düşünülemeyeceğini söyledi. Bugünkü il başkanları toplantısından ne mesaj çıkarsa çıksın adaylık kararından vazgeçmeyeceğini de vurguladı. Kılıçdaroğlu'na, "İsminiz üzerinde bir uzlaşma sağlandı mı?'' sorusu da yöneltildi. Çünkü Baykal'la geçtiğimiz cuma günü Angora'daki evinde yaptığı görüşmede, eski genel başkanından, "Partinin tabanı ve tavanı ile uzlaş." mesajını almıştı. Kılıçdaroğlu, bu yöndeki soruya, parti yöneticilerini ziyaretinin ardından daha net cevaplar verdi. Basın toplantısından sonra CHP Genel Başkan Vekili Cevdet Selvi, Genel Sekreter Önder Sav ve grup başkan vekillerini ziyaret eden Kılıçdaroğlu, hepsinin desteğini aldı. Çıkışta gazetecilerin, "Buradan Baykal'ın da destek verdiği sonucunu çıkarabilir miyiz?'' sorusuyla karşılaştı. "Onu bilemiyorum. Ciddi bir uzlaşma zemini yakaladığımıza inanıyoruz. Sayın Baykal da uzlaşmadan yana bir tavır takınmıştı. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Baykal'ın da önerisi aşama aşama gerçekleşmiş oluyor.'' karşılığını verdi.

Öğleden sonraysa hava değişti. Olağanüstü toplanan MYK'nın gündemi Kılıçdaroğlu'nun adaylığıydı. Baykal'a yakın isimlerden oluşan Kurul üyeleri, Kılıçdaroğlu'nu destekleyen Önder Sav'ı hedef aldı. Alınan bilgilere göre MYK üyesi Savcı Sayan, "Genel Başkanımıza yönelik kaset komplosunun içinde uluslararası güçler olabilir ama bugün anlaşılıyor ki bu işin içinde siz de varsınız." diyerek Önder Sav'a yüklendi. Sav'ın "Bana böyle bir suçlamayı yöneltmek şerefsizliktir." cevabına, Sayan, "Asıl bunları yapmak şerefsizliktir." karşılığını verdi. Diğer MYK üyelerinin de Sayan'a destek vermesi üzerine Önder Sav, "Tek başıma kalsam da Kemal'i destekleyeceğim" diyerek toplantıyı terk etti. Ardından bazı il başkanlarıyla görüşerek Kılıçdaroğlu'nun adaylığı için imza toplamaya başladı. Çıkışta basın açıklaması yapan CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek ise, Baykal'a çağrıda bulunarak, "Kurultayda yeniden genel başkanlığa getirilmesinin ülkemizin ve partimizin geleceği açısından vazgeçilmez bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz." dedi. Özyürek, Önder Sav'ı da, 'Kurul üyelerine danışmadan ve kurulun geri kalan üyelerinin tümünün görüşüne aykırı biçimde görüş açıklaması' nedeniyle istifaya davet etti. İstifa çağrısının altında, Sav hariç bütün kurul üyelerinin imzasının olduğunu bildirdi. Fakat Genel Sekreter, istifa etmeyeceğini açıkladı.

CHP'li 58 vekil ise Tekin Bingöl'ün sözcülüğünde Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek verdiklerini açıkladı.

Baykal'la siyasette yollarımız ayrıldı

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklediğini açıkladı. Deniz Baykal'ın tekrar genel başkanlığa aday olması durumunda da fikrinin değişmeyeceğini söyledi. Baykal ile siyasette yollarının ayrıldığını belirterek, "Sayın Baykal benim 53 yıllık arkadaşım. Siyasette yollarımız ayrılabilir ama dostluklar sürer. Dostlukla siyaseti birbirinden ayırmak lazım. Elbette Sayın Baykal ile dostluğumuz devam edecek." dedi. Duygularla yaşamak yerine sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini dile getiren Genel Sekreter, bütün parti yönetimi ve örgüte de bu çağrıyı yaptı. Bugün yapılacak il başkanları toplantısı için de şu çağrıda bulundu: "CHP ailesine yakışır ölçüde, duygulardan uzak, içinde bulunduğumuz hassasiyeti değerlendirerek, il başkanı arkadaşlarımın da düşüncelerini şekillendireceğine inanıyorum."

Ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Sav, Kılıçdaroğlu'nun iki gün önce aday olmayacağını açıkladığının hatırlatılması ve geçen zamanda neyin değiştiğinin sorulması üzerine, "Hiçbir şey değişmedi. Elbette her şeyi kamuoyuyla bölüşecek değildi." diye konuştu. "Baykal ile bir uzlaşma sağlandı diyebilir miyiz?" sorusuna "Sayın Baykal ile konuşarak bu görüşlerimi ifade etmiş değilim." karşılığını verdi. Sav, kurultayda Baykal'ın adaylığının söz konusu olması halinde tavrının ne olacağına ilişkin soruyu ise şöyle cevapladı: "Benim tavrım değişmez. Ben ne düşündüğümü kararlı bir şekilde söyleyen bir siyasetçiyim. Hiç hedef saptırmam. Bundan sonra kim aday olursa olsun benim tavrım hiç değişmez."

Kemal Kılıçdaroğlu, Sav ile görüşmesinin ardından TBMM'ye gelerek grup başkan vekilleri Hakkı Suha Okay ve Kemal Anadol ile buluştu. Anadol, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, adaylığı sevinçle karşıladıklarını belirterek Kılıçdaroğlu'nun kamuoyu ve parti örgütünden destek aldığını ifade etti. Anadol, "Biz de kendisini bütün gücümüzle destekleyeceğiz." dedi. Okay da aynı destek ifadelerini tekrarladı.

aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

10.5.10

BAŞBAKANDAN BAYKALA CEVAP

"Açıklama Ahlaksız Ve İftira"

Başbakan Erdoğan, CHP lideri Baykal'ın istifa kararını açıkladığı toplantıda ortaya attığı iddialara çok sert bir dille cevap verdi...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, istifa eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntüler ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak, "Hayretler içindeyim. Baykal'ın suçlamaları düzeysiz ve çirkindir, siyasal karalamaya dönüktür. Bunları siyasi iktidara yüklemek ahlaksız bir iftiradır. Mesnetsiz açıklamalar olayın travmasının doğurduğu bir sonuçtur. Baykal'ın iddiayı yalanlamada bulunamaması da üzüntümüzü artırmıştır" dedi. Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından istifasına ilişkin Conrad Hotel'de açıklama yaptı.

Erdoğan, "Böyle bir gizli çekimin yapılması, çirkin görüntülerin internet marifetiyle kullanılması, bizim ilkesel olarak insani olarak ve hukuki olarak kabul edeceğimiz, tahammül edeceğimiz bir durum değildir" dedi.

"Gelişmeleri tüm Türkiye gibi ben de kaygı ve hayretle izliyorum" diyen Erdoğan, "İlk andan itibaren ilkesel duruşumuzu samimiyetle ortaya koyduk. Ben görüntüleri görmedim ama duyduğum anda Ulaştırma Bakanıma hemen talimat verdim. Görüntülerin engellenmesini istedim. Toplumun genel ahlak kurallarını tahrip edecek böyle bir yayına tabii ki seyirci kalamazdık. Gizli çekimin yapılması, internet marifetiyle kullanılması, insani, ahlaki ve hukuki olarak kabul edeceğimiz bir durum değildir" dedi.

Baykal'ın "Bu hükümetin yaptığı bir komplodur" suçlamasına sert çıkan Erdoğan, "Deniz Baykal'ın açıklamaları düzeysiz ve çirkindir, siyasal karalamaya dönüktür. Suçu iktidara yüklemek ahlaksız bir iftiradır. Mesnetsiz açıklamalar, olayın travmanın doğurduğu istemsiz reaksiyonun eseri. İnşallah bu tavır sona erer. CHP'lilerin gündem değiştirme çabaları da yetmeyecektir. İddianın uydurma olmasını temenni ettik. Baykal'ın yalanlamada bulunanamaması üzüntümüzü artırmıştır. Baykal hezeyan bataklığında debelenmektir. Bu olayların tamamen dışında olan beni ve partimi çirkin iftiralarla bu ortamına çekemez. İyi niyetimizi göreceğine, çaresizliğini bizim üzerimizden gidermek istiyor. Eğer ellerinde bu olayın perde arkasıyla ilgili somut duyum varsa, kamuoyu ve savcılarla paylaşsınlar. Herkesi sağduyulu olmaya davet ediyorum" dedi.

Erdoğan, "Olay çıktığı anda 'kişisel bir sorun bizim değerlendirme çerçevemize girmez' dedik ve konuyu kapattık. Muhafazakar bir parti olduğumuz, AK Parti'yi yakından taklip edenlerin malumudur. Kendi vekil arkadaşlarımıza böyle siyaset yapmayacağımızı ifade ettik. Siyasi polemik olmaması gerektiğini de söyledik. Ama medyanın büyük bölümü, konuyu onaylamadığımız halde büyüttü" diye konuştu.



AKTİFHABER.COM

Devamını BURADAN okuyun...>>>

SEX KASEDİ BAKALI YEDİ

Baykal Çamur atarak istifa etti

CHP Lideri Deniz Baykal, kendisine ait olduğu iddia edilen uygunsuz görüntülerle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Gazetecilerin karşısına çıkmadan önce partisinin MYK'sını toplayan Baykal'ın kurmaylarına istifa etmeyi düşündüğünü söyledi.

Ve Baykal istifa etti.

Gazetecilerin karşısına çıkan Deniz Baykal şöyle konuştu:Günlerdir beklenen değerlendirmemi ve kararımı açıklıyorum. Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur. Komplo hukuk ve ahlak dışı bir tertiptir. Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini kesip biçer, montaj yapar çarpıtırsınız. Dünyanın her yerinde bütüm dinlerin ahlak anlayışlarını insanoğlunun ahlak anlayışlarını yıkarsınız. İnsanların şerefleri onların umurlarında değil. Komployu gerçekleştirenler sapık oldukları, şantaj için düzenlemediler. Siyaset yapmak için düzenlediler.

Bir komplo imal edilmiştir. Taze, iki haftalık bir komplo. Bu komplonun hedefi bir kişi değil. CHP'nin neredeyse tek başına yürüttüğü sivil dikta rejimine karşı verdiği mücadeledir. Bu son iki hafta içinde düzenlenmiş ve piyasaya sürülmüştür. Komplo tezgahı malzeme ve çekimleriyle günceldir, tazedir. İktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden icra edilebilmesi mümkün değildir. Bu kadar kaba bir komplo tezgahının iktidar zirvesinin bilgisi olmadan son iki haftada hazırlanıp piyasaya sürülmesi mümkün değil. Olay sonrası sözde iyi niyetli beyanlar, perde arkasındaki tezgahın suçluluğunu örtmeye yetmez. Bu iktidarın bilgisi ve onayı olmadan piyasaya sürülemez. Ayıplayanlar bizzat ayıbı işleyenlerdir.

ABD'den, Pensilvanya'dan aldığım üzüntü mesajlarının samimiyetine de inanıyorum. Çok ayıp ama diye başlayanlara da söyleyecek sözüm var. Ahlaksız ve hukuksuz komplolara itibar ederek bunları savunamazsınz. Komploculuğa hayat alanı açanlar çok ayıp, ama, diyenlerdir. Bu komplolara itibar edenlerin nereye kadar gidebileceklerini hep beraber göreceğiz.

Bu tablo karşısında ben de teslim olmayacağım. Kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bedeli varsa ve bu bedel CHP'den ayrılmaksa bu bedeli öderim. Benim istifa etmem kaçmak anlamına gelmez. Tam tersine meydan okumaktır. İstifa ediyorum: Bunun hedefi ben değilim, CHP'dir.
aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

8.5.10

BAYKAL VE BAYTOK YAKALANDI

Deniz Baykala sex kasedi şoku

İşte Türkiye basınında ana muhalefet lideri Deniz Baykal'ın olduğu iddia edilen gizli yatak odası görüntüleri haberinin yansımaları.

Baykal ve Nesrin baytok'a ait olduğu iddia edilen özel görüntüler Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşerken, medya etiği tartışmalaraı arasında gazeteler bu haberi bakın nasıl gördü. Tartışmaların odağındaki Vakit gazetesi ise şaşırtmadı! Yandaş medya olarak anılan gazeteler haberi es geçti.

İşte Türkiye basınında ana muhalefet lideri Deniz Baykal'ın olduğu iddia edilen gizli yatak odası görüntüleri haberinin yansımaları.

Akşam
Akşam gazetesi Baykal'a ait görüntülerle ilgili habere gazetede yer vermezken, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'nın kaleme aldığı "Vakit ayarlı kaset" başlığıyla birinci sayfadan bir yazı yayımladı.

Cumhuriyet
"CHP: Adi bir komplo" başlığıyla verdiği haberde internete düşen görüntülerle ilgili CHP'den yapılan açıklamaya yer verdi.Hürriyet
"Baykal'a kaset darbesi" sür manşetten verilen haberde, "Baykal ve Nesrin baytok'a ait olduğu ileri sürülerek internet sitelerine konulan gizli kamera görüntüleri siyasette deprem etkisi yarattı" denildi. Haberde CHP'den gelen açıklamalara da yer verilirken, görüntüler kullanılmadı. Hürriyet haberi 4 köşe yazarının bu haber üzerine yazdığı köşe yazılarının anonsuyla da destekledi.

Milliyet
"Sırada ne var?" sür manşetiyle verdiği haberde, bu görüntülerin TBMM'de anayasa oylamaları sürerken internete düşürüldüğüne dikkat çekti. Onlarca gizli kayıt mağduru olduğuna yer verilen haberde, son zamanlarda Genelkurmaybaşkanı'ndan Cumhuriyet Savcısı'na kadar pek çok ismin kayıtlarının interenete düştüğüne vurgu yapıldı.

Posta
"Baykal'a suikast" başlığıyla sürmanşetten gördü haberi. CHP'liler ve Baykal'ın açıklamasına yer verilen haberde Baykal ve Nesrin Baytok'un fotoğrafları da verildi ancak kamera görüntülerine yer verilmedi.

Yeni Şafak gazetesi, haberi birinci sayfasından küçük bir haber olarak gördü. "CHP'de gizli kamera şoku" başlığıyla verilen haberde Deniz Baykal'ın bir fotosu yer aldı.

Zaman, birinci sayfasında habere yer vermedi.

Taraf
"Alçaklık vakti" başlığıyla verdiği gizli görüntülerle ilgili haberde "Siyaset hiç bu kadar kirlenmedi" dedi ve görüntüleri yayan Vakit gazetesine yüklendi.

Sabah
Sabah gazetesi dağlıca haberini sür manşete taşırken, seks kasedi haberini "Baykal'a şok" başlığıyla manşetten verdi. "Görüntülerde Baykal olduğu bir kişi çıplak bir kadınla görlüyor" şeklinde verilen haberde bu görüntülerin 10 dakika sonra yayından kaldırıldığı belirtildi. Haberde Nesrin Baytok'un adına yer verilmezken, Baykal'ın avukatlarını ve CHP'lilerin yaptığı açıklamalara yer verildi.

Habertürk
Gazete, haberi "Dört dörtlük rezalet" başlığıyla manşetten verirken, görüntülerde adı geçen kadın oldyuğu iddia edilen Nesrin Baytok ile Baykal'ın yürürken yan yana bir fotoğrafını habere koydu. Haberin spotunda "baykal'ın Ankara Milletvekili Nesrin Baytok ile 'yatak odası görüntüleri' ortalığı karıştırdı" denildi.

Vatan
Sür manşetten verdiği haber için "Baykal depremi" başlığı attı. "Yatak odası görüntüleri Türkiye'yi sarstı" denilen haberde Baykal ve Nesrin baytok'un adları verildi, Vakit gazetesinin haberi yaydığına dikkat çekildi.

Radikal
"Gerçekten korktuk!" manşetiyle yayına çıkan çıkan gazete "Kayıt hastalığının son kurbanı Baykal oldu" dedi. Bu tür yayımlara karşı yapılabilecek çok az şey olmasının vahim olduğu vurgulanan haberde, Nesrin baytok'un adına yer verilmedi. Görüntülerin detayları da anlatılmadı.

Vakit
Bütün tartışmaların odağındaki Vakit gazetesi ise dün internet sitesine koyarak yaydığı görüntülerle ilgili haberi gazeteye koymadı. Vakit'ta Baykal'ın gizli görüntüleriyle ilgili tek kelime haber yer alamadı.

Star gazetesi de habere gazete yer vermedi.

gazeteport.com.tr


İşte o kaydın hikayesi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın çapkınlık kaseti gündeme bomba gibi düştü. Şu ana kadar hiçbir açıklama yapamayan Baykal ve Doğan Grubu gazeteleri çok ilginç bir tavır sergiliyorlar. Doğan Grubu gazeteleri internet sayfalarından, rezaleti görmezden gelirken, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığına” dikkat çekiyor. Haberlerinde, Habervaktim'e işaret edilmek kaydıyla sitemiz hedef gösteriliyor.



İŞTE O KAYDIN HİKAYESİ:

BAYKAL DEĞİL DE BİR BAŞKA LİDER OLSAYDI NE YAPARLARDI?
Baykal ve CHP Milletvekili N.B.'ye ait olduğu görülen kamera kaydı çok sayıda internet haber sitesinin yanı sıra Habervaktim'de de yayınlandı. Ancak kaydın kaynağı sitemiz değil, www.metacafe.com'dur. Teknik verilere göre, sözkonusu kayıt ilk olarak 6 Mayıs gecesi metacafe.com'da yayınlandı. Metacafe.com'da halen yayında olan kaydın yayına konuş tarihi “6 Mayıs 10” olarak görülüyor. Deniz Baykal ve CHP Milletvekili N.B.'nin görüldüğü kayıt, 7 Mayıs'ın ilk saatlerinde ise pek çok haber sitesinin yanı sıra Habervaktim'de de yayınlandı.

ÖRTBAS PEŞİNDELER
Olayı “gizli kamera” başlıkları altında veren Hürriyet, Vatan, Milliyet gibi gazeteler, rezaleti örtbas ederek, mecrasından uzaklaştırma gayretine girişirken, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kasetin yayınlanmasıyla ilgili soruşturma başlattığına vurgu yaparak, korku salmaya çalışıyor. Doğan Grubu gazetelerinin bu tavrı “Bu çapkınlık görüntüleri muhafazakar bir parti liderine ait olsaydı ne yaparlardı?” sorusunu akla getirdi.

TURGUT ALTINOK OLAYI
Nitekim kartel medyası AK Partili Turgut Altınok'la ilgili “seks kaseti” olayında hiç “özel hayat” dememiş, kaseti yükses sesle dillendirmişti. Bu gazeteler Turgut Altınok'un Keçiören Belediye Başkan adaylığından çekilmesine kadar kasetle ilgili haber ve köşe yazılarını sürdürmüşlerdi.

CHP BASTIRDI, SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Baykal'ın avukatları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunarak, sorumluların cezalandırılmasını ve söz konusu görüntülere erişimin engellenmesini talep etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusu üzerine soruşturma başlattı. Savcı Yücetürk, soruşturma çerçevesinde ilk olarak CHP Genel Başkanı Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülere erişimin engellenmesine karar vererek, bunun uygulanması için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına (TİB) talimat verdi.

habervaktim.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>

1.5.10

ISLAK İMZA CEZAEVİNDE

Çiçek 3. Kez Cezaevinde

'Kaos Planı'nın altında imzası bulunan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, hakkındaki yakalama kararına istinaden 3. kez tutuklanarak cezaevine gönderildi

'Kaos Planı'yla ilgili davada, hakkında 'yakalama' emri çıkarılan Kurmay Albay Dursun Çiçek dün 15.00 sularında Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne geldi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yakalama kararı yüzüne okunan Çiçek, saat 17.00 sıralarında kızı ve avukatıyla beraber bir üst mahkeme olan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kapısını çaldı. Yaklaşık 1 saat boyunca tutukluluğuna itiraz dilekçesi hazırladı. Mesai saatinin bitmesine rağmen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kaleminin açık olması ve dilekçeyi alması dikkat çekti. Çiçek, 1 Temmuz 2009'da ilk tutuklama kararının çıktığı gece avukatı aracılığıyla adliyeden ayrılmadan bir tahliye talebinde bulunmuş, aynı günün akşamı da jet hızıyla serbest bırakılmıştı. Bu kez de aynı mahkemeye aynı itirazı yaptı. Mahkemeye dilekçeyi sunan Çiçek, daha sonra adliyenin yemekhane kapısında çıkarak, Merkez Komutanlığı'na ait beyaz bir minibüsle Hasdal Askerî Cezaevi'ne götürüldü. Çiçek'i tutuklayan heyette, yakalama emrinde muhalefet şerhi olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün yoktu. Hâkimler Hasan Hüseyin Özefe, Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk'un Çiçek'i tutukladığı öğrenildi.İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak da tutuklamaya itiraz dilekçesi hazırlandığı sırada adliyedeydi. Dursun Çiçek cezaevine götürüldükten sonra adliyeden ayrılan Mahkeme Başkanı Canak, itiraz dilekçesinin kendisine ulaşmadığını söyledi. Eğer böyle bir talep varsa da pazartesi günü işleme konulacağını belirtti. Bu arada, Dursun Çiçek'in kızı İrem Çiçek, adliyeden ayrılırken İstanbul 14. Ceza Mahkemesi'ne itiraz ettiklerini anlattı. İrem Çiçek, "İki gün boşu boşuna hapis yatacak." ifadesini kullandı.

Dursun Çiçek aynı soruşturma kapsamında daha önce de iki kez tutuklanıp, serbest bırakılmıştı. 'Kaos Planı'nın ortaya çıkmasından 14 gün sonra, 26 Haziran 2009'da, Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcıları, Dursun Çiçek'i ifadesini almak için adliyeye çağırmıştı. Aralarında Dursun Çiçek'in de bulunduğu 9 kurmay subay 'şüpheli' sıfatıyla 30 Haziran'da adliyeye geldi. Çiçek 'örgüt üyeliği' iddiasıyla sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı. Avukatları tutuklama kararına aynı gün itiraz etti. Ve tahliye kararı jet hızıyla çıktı. Çiçek, tutuklandıktan 18 saat sonra 'delil yetersizliği' gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Kaos Planı'nın aslı, 30 Eylül 2009'da Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara posta yoluyla ulaştırıldı. 11 Kasım'da Dursun Çiçek, ifade vermek üzere yeniden adliyeye geldi. Sevk edildiği mahkemece 'terör örgütüne üye olmak' suçlamasıyla tutuklandı. 13 Kasım'da ise tutuklandıktan 43 saat sonra, 'delil durumu', 'kaçma şüphesinin bulunmaması' ve 'sabit ikametgâh sahibi olması' gerekçeleriyle tahliye edilmişti.
aktifhaber.com

Devamını BURADAN okuyun...>>>



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License