9.4.10

PAŞALAR SAVAŞININ MANASI

Paşalar savaşının anlamı...

Bir dönemin 1. Ordu Komutanı, bugün Balyoz darbe davasının 1 numaralı sanığı emekli Org. Çetin Doğan ile aynı dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Org. Hilmi Özkök arasındaki, gerginlik anlamlı bir şekilde tırmanıyor.

Anlamlı, zira şu üç önemli hususu içeriyor.

1.İkrar: Çetin Doğan Hilmi Özkök'ün kendisine 2003 yılında "1. Ordu'da ihtilal hazırlığı duyumları alıyoruz, ne diyorsunuz" sorusunu yönelttiğini söylüyor.

Bir tür ikrar anlamına gelebilecek bu ifade, o tarihte darbe tartışmalarının ordu içinde yapıldığını, darbe endişesi ya da niyeti etrafında bir dizi gerilim yaşandığını birinci ağızdan ortaya koyuyor.

Ve dönemin MİT Müsteşarı Atasagun'un Mustafa Balbay ve İlhan Selçuk'a söylediği "1. Ordu'da her şey hazır, ihtilâle hazırlanıyorlar" sözlerini teyit ediyor.2. Ayrışma: Çetin Doğan Özkök'e, emekliye ayrılmasının arkasından bir darbe soruşturması yaptırıp yaptırmadığını soruyor. Doğan'ın burada, 1. Ordu'nun gizli belgelerinin bu soruşturma sırasında dışarıya sızdırıldığı ve sonradan tahrif edildiğini, bunda Özkök'ün sorumluluğunun bulunduğunu ima ediyor...

Ancak darbe soruşturmasının yapıldığının telaffuzu bile Çetin Doğan'ı sıkıntılı bir duruma sokuyor. Zira gizli belgeler darbe belgeleri...

Bu durumda, böyle soruşturmanın varlığı ile darbe girişimleri arasında hiç bağ olmadığı düşünülemez. Ve Genelkurmay Başkanı'nın belli duyum ve bilgiler üzerine harekete geçmesi, suçlama konusu yapılamaz. Bu durum asker içindeki açık ayrışmaya işaret eder.

3. Temizlik: Dün Hürriyet Gazetesi'nin sürmanşetten verdiği, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından yalanlanan (muhtemelen yalanlanmak zorunda kalınan) bir haber, Çetin Doğan'ın Meriç adlı harp oyununa gerçek isimlerle (gazeteciler, başbakan ve diğer karşıt kişi ve kuvvetler) devam ettiğini ve yasa dışı bu durumu karargâhın bir raporla zapta geçtiğini ortaya koyuyordu.

Bu belge Çetin Doğan, Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Hurşit Tolon gibi dönemin şahin ve müdahaleci generallerinin karşısında Özkök tipi askerlerin ne deni önemli bir rol oynadıklarını ortaya koymaktadır.

Birçok darbe girişimi Özkök tarafından engellenmiş ve darbeci gruplar muhtemelen onun tarafından dağıtılmıştır...

Son iki yılda ortaya çıkan bilgi ve belgeler ve yapılan açık ve kapalı itiraflar Özkök karargâhının 2003'te önce 1. Ordu yapılanmasını, ardından 2004'te Şener Eruygur-Levent Ersöz darbe teşkilatlanmasını dağıttığını açık biçimde ortaya koymaktadır.

Şahin generallerin doğal yollarla tasfiye oldukları 2003 ve 2004 Ağustos aylarında, devir teslim törenlerinde yaptıkları konuşmaları hatırlatmakta fayda var:

Tolon, örneğin, AB ve değişim sürecini kastederek "Atatürk ilke ve devrimlerinin, dış dinamiklerin teşvik ve himayesinde ortadan kaldırılmaya çalışıldığını görmek gerçekten hüzün vericidir..." diyordu, 1. Ordu'ya veda ederken...

Jandarma Genel Komutanlığı'nı bırakırken Eruygur, kendisini engelleyen Hilmi Özkök gibileri eleştiriyordu: "Dini faaliyetlere karşı duyarsızlık ve mücadelede etkisizlik anlaşılır gibi değildir..."

Ve 2003'te emekli olurken yapılması gerekeni tarif eden Çetin Doğan'ın sözleri:

"Laik Cumhuriyet'e sinsice saldırıların sürdüğü, mütareke yıllarını anımsatan aymazlık ve hatta ihanetlerin sergilendiği bu dönemde, Cumhuriyet'e gönülden bağlı bütün güçlerin el ve gönül birliği yapması gerektiğine inanıyorum..."

Kamuya açık savunma işe yarıyor.

Çetin Doğan, örneğin, mektuplarıyla farklı amaçlar gütse de, yakın geçmişi aydınlatmaya "katkıda" bulunuyor.

Darbe teşkilatlanmasının üzerine gittiği, bunu ortaya çıkardığı ve kendisinden sonra o grubu dağıttığı için Özkök'ü köstebeklikle suçluyor.

Suçlarken düşüyor...

Değişim işte biraz da budur...
Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net09 Nisan 2010 Cuma

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License