14.7.09

ASKERİ VESAYET YOKMUŞ

Askeri vesayet yokmuş!!!

Nabucco projesinin imza töreni, dün Ankara'da gerçekleşirken, Deniz Baykal da, Türkiye'nin esas sorununun "askeri vesayet" değil, "Tayyip Erdoğan vesayeti" olduğunu söylüyordu. 50 yıldır 3 darbe, bir post-modern darbe, çok sayıda muhtıra, andıç, lahika vs. görmüş ülkemizde, bir siyaset adamının "Sorun askeri vesayet değil" demesini yadırgadım. Baykal'ın gerekçelerinin arasında, temcit pilavı gibi tekrarladığı "dokunulmazlıkların kaldırılması" meselesi de vardı. CHP Genel Başkanı'na göre, Avrupa ülkelerinde Askeri Yargı mevcutmuş ama, milletvekillerinin dokunulmazlığı yokmuş. Her türlü değişimin önünü tıkamak için Baykal, sürekli dokunulmazlık konusuna sığınıyor. Sanki, darbe teşebbüsünde bulunanlardan, ya da "iç düşmanlar" ihdas ederek halka karşı psikolojik harekât yürütenlerden hesap sorulmasıyla, milletvekili dokunulmazlığının bir ilgisi varmış gibi. Avrupa'nın bazı ülkelerinde, sadece, askerlerin hizmet alanı ve görevleriyle ilgili konularda, Askeri Yargı faaliyet gösteriyor. Kaldı ki, bu ülkelerin hemen hemen hiçbirinde darbe teşebbüsüne rastlanmıyor.Yunanistan, İspanya gibi memleketler de, zaten darbecilerini çoktan sivil mahkemelerde yargılayıp, cezalandırdı. Bizde ise asker, daha 2007'de, bir e-muhtıra ile cumhurbaşkanı seçimine müdahale edebildi. Ergenekon operasyonu dolayısıyla ortaya çıkan gömülü silahlar ile Güneydoğu'daki kazılarda ele geçirilen kemik ve kumaş parçaları, ülkemizin yaşadıklarına ve yaşamak üzere olduğu provokasyonlara tanıklık ediyor.
Baykal'a göre, provokasyon yapanlar ve darbeciler, şu anda da adli mahkemelerde yargılanabilir.
Madem öyle, neden, Yargıtay, "görevsizlik" sebebiyle,Van Ağır Ceza Mahkemesi'nin, astsubay Özcan İldeniz ve Ali Kaya hakkında verdiği 39 yıllık mahkumiyet kararını bozdu da, Şemdinli davası Askeri Mahkeme'ye gönderildi? Ve Sarıkız darbe planını hazırlayan askerler ( Aytaç Yalman, Özden Örnek, İbrahim Fırtına) niçin hâlâ yargı önüne çıkamıyor?

CHP Andıçı
CHP, demokratikleşme yolundaki önemli bir adımın önünü kesiyor. Haziran 2000'de, TSK Güvenlik Dairesi İç İstihbarat Şubesi, CHP hakkında, Baykal'a destek amaçlı bir andıç hazırlamıştı. Bu andıçta, Doğu ve Güneydoğu'daki il ve ilçelerde CHP teşkilâtı izleniyordu. Meselâ, her şeyi açıklayacak şöyle bir cümle gözümüze çarpmıştı: "Hassas kaynaktan konu ile ilgili alınan bir bilgiden, CHP Parti Meclis üyesi Fikri Sağlar'ın, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal yanlısı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki CHP il teşkilâtlarını ele geçirme gayreti doğrultusunda, HADEP yönetimi ile temasa geçerek destek arayışında bulunduğu öğrenilmiştir."
Andıç'ı hazırlayan dönemin İstihbarat Başkanı Korgeneral Fevzi Türkeri, CHP Parti Meclis üyesi Fikri Sağlar'ı izlemek suretiyle, 1999 seçim yenilgisi sonrasında Genel Başkanlık koltuğunu bırakan Baykal'ın parti içindeki hakkını hukukunu korumaya çalışıyordu. Baykal'ın halefi Altan Öymen, Andıç'ın bir başka hedefiydi: "Yaptığı konuşmalarda, Kürt realitesini kabul ettiği, Kürt enstitüsü ve araştırma çalışmaları yapılmasını önerdiği, Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının yapılabilmesini, kalıcı bir barış için genel af çıkarılmasını, Kürt kimliğinin özgürce açıklanabilmesini, Türkiye'de Kürt sorunu ve Kürtçe dil sorunu olduğunu, barış sürecine HADEP ve diğer partilerin katkılarını beklediğini belirtmiştir."
Baykal'ın darbecilerin ya da Andıç'çıların sivil mahkemelerde hesap vermesini istememesinde bu yakınlığın acaba rolü yok mu? Acaba ahde vefa mı söz konusu? Bilmem Altan Öymen ve Fikri Sağlar ne düşünür? Askerin, siyasi parti yöneticilerini izleyip fişlemesinin yasal bir dayanağı var mı?
SABAH Nazlı ILICAK

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License