2.12.09

ISLAK İMZA ERZİNCANDA

Erzincanda planı "ıslatmışlar"


Albay Dursun Çiçek imzalı İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı uygulama için pilot bölge seçildiği iddia edilen Erzincan'da cemaat evlerine silah yerleştirmeden, 800 bin TL'lik rüşvetlere, sahte mühürlü mektupla soruşturma başlatılmasından, ölümle tehdit etmeye kadar çarpıcı iddialar var. Cunta tarafından cemaatlere ait yurtlara ve okullara silah yerleştirmekle görevlendirilen gizli tanıklar olayları yer, zaman ve kişi göstererek detaylı biçimde anlattı. Kapatma Davası için zemin hazırlama ve Erzincan Emniyeti'ne komplo gibi ayrıntılar da deşifre edildi.

SULAR ÇEKİLDİ SORUŞTURMA BAŞLADI

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca, 27 Ekim 2009 tarihinde Erzincan'daki Çatalarmut Barajı'nda suyun çekilmesinin ardından çok sayıda el bombası ve mühimmatın ele geçirmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturmada önemli bilgilere ulaşıldı. Soruşturma kapsamında alınan Gizli Tanık ifadelerinde; Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, İl Jandarma Komutanı A.T. ve Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Nedim Ersan, J. Üsteğmen Ersin Ergut ve J. Kd. Bçvş. Orhan Esirger'in aralarında bulunduğu kişiler şok iddialar yer aldı.
CEMAAT EVLERİNE SİLAH YERLEŞTİR

Soruşturma kapsamında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının bilgisine başvurduğu Gizli Tanık Erzincan; yaklaşık bir yıldır muhbirlik yapmakta olduğu Erzincan Jandarma İstihbarat yetkilileri tarafından, Erzincan'da kaldığı cemaatlere ait ev, yurt ve eğitim kurumlarına silah, mühimmat, vb. suç unsurları ve kamera yerleştirmesinin istediğini, kendisinin bunu kabul etmemesi üzerine Jandarma İstihbarat görevlilerinin 800.000 TL para teklifinde bulunduklarını anlattı.

UCU BİZE DOKUNURSA ÖLÜRSÜNÜZ

800 bin TL'lik İş bankası'na ait çeki kabel etmeyince Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'le görüştürüldüğünü, Cihaner'in kendisine Savcı Hüseyin diye tanıttığını anlatan Gizli Tanık Erzincan “Gerek Jandarma İstihbaratçı Kerem gerekse Başsavcı Cihaner “Şayet sana verdiğimiz görevlerin en ufak bir şekilde ucu bize dokunursa senin bütün sülaleni bitiririz yok ederiz, gerekirse biz de ölürüz ama senin sülalelini bitirdikten sonra ölürüz” diye ayrı ayrı tehdit ettiler” dedi.

‘SİLAHLARI POLİSLER ATTI' DİYECEKSİN

Gizli Tanık X ise; Çatalarmut Barajı'nda mühimmatın bulunmasından bir gün sonra Erzincan Jandarma Alay Komutanı A.T. ve Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile görüştüğünü belirterek “El bombaları ve silahları buraya polis attı” diye ifade vermesini istediklerini” anlattı.

Albay Çiçek'in Planı'nda vardı

Soruşturmayı yürüten Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, gizli tanıkların ifadelerini “Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen ‘AK Parti ve Fethullah Gülen'i Bitirme Planı'nın pratikteki uygulamasına örnek teşkil edebileceği”ni belirterek, Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nın “Faaliyet” bölümünde; “Askeri suç kapsamında yapılacak Işık Evleri baskınlarında, silahlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb materyal bulunması sağlanarak, FG Grubu “Silahlı Terör Örgütü” Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü (FSTÖ) kapsamına aldırılacak ve soruşturmaları askeri yargı kapsamında yürütülecektir” ifadeleri yer alıyordu.

Teknik takip incelemeleri Gizli tanıkları doğruladı

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından yaptırılan incelemede; Gizli Tanıkların yaptıklarını söyledikleri telefon görüşmeleri ve buluşmalara ilişkin teknik detayların tanık beyanlarıyla örtüştüğü adli olarak tespit edildi. 18 Kasım 2009 günü olaylara adı karışan İl Jandarma Komutanı A.T., Jan. Üsteğmen Ersin Ergut ve J. Kd. Başç. Orhan Esirger'in evleri arandı. Ergut ve Esirger gözaltına alınarak Erzurum'a götürüldü. 21 Kasım'da Esirger, ertesi gün ise Ergut tutuklandı. Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan ise 28 Kasım'da tutuklandı.

AK Parti'yi kapatmak için kurgu delil çabası

İsmailağa Silahlı Terör Örgütü şeklinde kurgulanan operasyonda, Mahmut Ustaosmanoğlu, Ahmet Mahmut ünlü ve Yenişafak'ın sahibi Ahmet Albayrak “örgüt üyesi” sayılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise silahlı terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanıyordu. Çok sayıda AK Partili Belediye Başkanı ve milletvekilinin de isminin karıştırıldığı soruşturmanın, partinin kapatılmasına zemin hazırlama çerçevesinde kurgulandığı değerlendiriliyor.

Erzincan Polisi'ne operasyon planı

Gizli tanık X: Jandarma İstihbaratçılar gölde bulunan mühimmatlarla ilgili savcıya “Erzincan polisi daha önce bana ‘sana mühimmat verelim bir yere at biz de sonra gidip bulalım' teklifi yapmıştı” diye ifade vermemi istedi

• Gizli Tanık X, Çatalarmut Barajı'nda silah ve mühimmat ele geçirilmesinin ardından Erzincan Jandarma Komutanı A.T. ve bazı Jandarma İstihbarat personelinin kendisi ile irtibata geçerek, bulunan malzemelerin Erzincan Emniyet Müdürlüğü personeli tarafından baraja konulduğuna tanıklık etmesinin istendiğini ifade etti. Erzincan Jandarma Komutanlığı Personeli tarafından, bulunan mühimmatlarla ilgili polis aleyhine ‘Gizli tanık' olması yönünde kendisine baskı yapıldığını belirten Gizli Tanık X'in iddialarından satır başları şöyle:

• Ben 28 Ekim 2009 günü Erzincan il merkezinde bulunduğum sırada evden hanımım beni arayarak Ali Osman diye birisinin evde olduğunu ve benimle görüşmek istediğini söylemesi üzerine ben bu isimde birisini çıkartamayınca telefona vermesini söyledim. Beni arayan şahıs ile telefonda görüştüğümde bu şahsın Erzincan Jandarma İstihbaratta görevli olan Ersin Üsteğmen olduğunu anladım.

• Nerede olduğumu sordu ben de Erzincan'da Valiliğin önünde olduğumu söyledim Ersin Üsteğmen bana bulunduğum yerden ayrılmamamı söyledi. Aynı gün bir süre sonra yine Jandarma İstihbaratta çalışan Orhan Başçavuş bulunduğum yere gelerek bana Erzincan merkeze bağlı Kilimli Köyü yol ayrımına gitmemi ve orada beklememi, oraya kendisinin Ersin Üsteğmen ile gelerek bir konu görüşeceklerini söyledi. Kilimli yol ayrımına gittim. Arkadan da Orhan Başçavuş ile Ersin Üsteğmen lacivert renkli sivil plakalı Kartal marka araçla geldiler. Yol ayrımına geldiğimizde Ersin Üsteğmen gelerek benim arabama bindi. Cep telefonumu aldı bataryasını çıkardı ve arabanın ön göğüs kısmına bıraktı. Bana bir şey duyup duymadığımı sordu. Ben de duymadığımı söyledim.

• Çatalarmut Barajı'nda mühimmat bulunduğunu söyledi. (...) Benim Erzincan Başsavcısı'na “Gölde bulunan mühimmatlarla ilgili Erzincan polisinin daha önce bana ‘Sana mühimmat verelim bir yere at biz de sonra gidip bu mühimmatı bulalım' dediklerini ifade etmemi” teklif etti, kabul etmedim.

• Ayrıca Ersin Üsteğmen, Ergenekon davasının ABD destekli b ir cemaatin bir komplosu olduğunu, polisin de bu cemaatin hakim olduğu bir teşkilat olduğunu anlatarak kendilerinin Ergenekon'a inanmadıklarını söyledi. Bu nedenlerle bulunan mühimmatın polis tarafından konulduğu izleniminin verilmesi için benim “Gizli Tanık” yapılacağımı söyleyince ben kendisine “Benim çoluk çocuğum var benim bu şekilde ifade verdiğim öğrenilince ben ne yapacağım” dedim.

• Ersin Üsteğmen bana ‘Seni Alay Komutanıyla görüştüreyim' dedi. Ersin Üsteğmen ayrıca bana “Senin yüzünü değiştiririz, estetik ameliyat yaptırırız, sana iş buluruz, 10.000 TL para veririz, bu tür şeyleri sen düşünme, dosyan Erzincan'da görülecek, ifade verirsen senin için hiçbir sıkıntı olmayacak, burası için sana garanti veriyorum” dedi.

• Aynı gün saat 16:00 - 16:30 sıralarında Orhan Başçavuş kendi telefonu ile beni cepten arayarak evime çağırdı. Onların aracını takip ederek Mertekli Barajı'na gittik. Bana alay komutanının sivil olarak geleceğini, benim az aşağıya inip orada beklememi söylediler, 400-500 metre aşağıya inip orada bekledim.

• Akşam yeni olmuştu, yaklaşık 15-20 dakika beklemiştim ki yanıma alay komutanının sivil bir şekilde geldiğini gördüm, yanında kimse yoktu. Alay komutanı bana Ersin Üsteğmen'in teklifini yeniledi. Süre verdi. 28 Ekim 2009 günü saat 22:00 sıralarında ben kendi cep telefonumdan Ersin Üsteğmen'i arayarak bu işlere beni kesinlikle karıştırmamalarını söyledim. Bu görüşmeden sonra beni hiç aramadılar.

‘Niye Jandarma değil de polis arandı' kızgınlığı

• Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı talimatı ve Valilik oluruna rağmen, olay yeri inceleme ve delil toplama çalışmalarının Jandarma ekiplerince yapıldığı, İl Jandarma komutanı A.T.'nin olay yerine gelerek bizzat çalışmaların başında bulunduğu, çok sinirli olduğu gözlenen A.T.'nin, ihbarcı ile ilgili olarak, “bu a...na k...mun çocuğu neden 156'yı aramıyor da polisi arıyor” şeklinde küfürler ettiği iddia edildi. Evinde arama yapılan A.T. ile ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

Eve silah koy 800 bin lirayı sana verelim

Cemaatlere yönelik komplolar ile ilgili Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısına ifade veren Gizli Tanık Erzincan'ın iddialarından satır başları şöyle:

• Bana görüşmelerde özellikle Gülen cemaatine ait kolejde kalmam ve verecekleri her işi yapmam söyleniyordu, Kolejde kalmam için baskı yapıldı.

• Jandarma İstihbaratçı Kerim, Nurcu Kurdoğlu Cemaati evinde birlikte kaldığımız Yüzbaşı Yıldırım'ın çantasına silah koymamı istedi.

• İki gün sonra buluşma noktamıza gittik, Kerim de gelmişti. Yıldırım'ın kimliğinin fotokopisini çekmemi söyledi. İsteklerini yerine getiremeyeceğimi söyledim.

• Bunun üzerine Kerim bir çek çıkardı. Bana bu ne diyerek çeki salladı. Çekte “800 milyar yazıyor, senin ve ailenin yardıma muhtaç olduğunu biliyoruz. Söylediklerimizi yaparsan çek senin olabilir” dedi.

• Yıldırım'ın çantasına silah ile illegal kitap ve doküman veya evde odasındaki kitaplığa suç unsuru dokümanlar koymamı istediler.

• Bunun üzerine Kerim, bir defa Yıldırım'ın üzerinde arama yaptıklarını, çantasında bir Risale-i Nur bulduklarını, bu kişi ile başa çıkmak için çantasına, odasına verecekleri silah ve belge koymamı söylediler

• Ancak ben kabul etmedim.

• Akşam 21.00'de aynı yerde buluştuk. Yine aynı araç idi, camları perdeliydi, az sonra arkadan bir araç yaklaştı. Takım elbiseli birisi arabaya bindi. (...) Araçta 3 kişiydik. Arabaya binen savcı geriye dönerek, “Ben Hüseyin” dedi. Ben de kendimi tanıttım. Ailemle ilgili konuştu. (...) ‘Abilerle abi kardeş olmuşsunuz' dedi.

• Savcı dönerek “sen niye abilerini dinlemiyorsun, dediklerini yapmıyorsun, ailen var, enişten var, kardeşlerin memur, yaptığın hata hayatlarına malolabilir, bu işe giren mezara kadar bizimle gelir, deşifre olmaman bizim için önemli, kaldığın yerde askerler var mı” dedi.

Bu cemaatin içerisinde kalarak daha sonra cemaatte öğretmenlik yapacak ve bize faydalı olacaksın, zeki birisin, abilerini dinlemen lazım, verdiğimiz paraları dikkat çekici biçimde harcama, bankaya yatırma” dedi.”

• Haberlerde “Erzincan'da cemaate darbe planı” şeklinde haber sunulmaya başlayınca dikkat ettim. Televizyonda Erzincan Başsavcısı'nın törende bayrağın yanındaki görüntüsünü görünce irkildim, “bu işte” diyerek kalktım gittim. Başımdan geçenleri babama anlattım.

Erzincan'da araçta görüştüğüm ve kendisini “Savcı Hüseyin” diye tanıtan kel kafalı savcının haberlerdeki Erzincan Başsavcısı olarak gördüğüm kişinin olduğunu söyledim. (...) ‘Bu kişi kesinlikle Erzincan Başsavcısıdır.

• Verdiğim bilgiler karşılığında 100-300-350-400 TL veriyorlardı. Buna karşılık makbuz imzalıyordum.

• Gerek Kerim gerekse bana tanıtılan savcı “sana verdiğimiz görevler silah ve illegal eşyalar konulması ile ilgili olarak bize en ufak ucu dokunursa senin sülaleni bitiririz yok ederiz, gerekirse bizde ölürüz ama senin sülalelini bitirdikten sonra ölürüz” diyerek tehdit ettiler.

Soruşturma CMK gereği başlatıldı

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Başsavcılığın, ‘'İsmailağa cemaati'' olarak bilinen yapılanmaya yönelik yürüttüğü soruşturmayla ilgili yazılı ve görsel basın ile internet medyasında, kişisel onur ve saygınlıklara saldırı niteliğinde yayınlar yapıldığını bildirdi. Cihaner, yaptığı yazılı açıklamada Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ‘'İsmailağa cemaati'' olarak bilinen yapılanmaya yönelik yürüttüğü soruşturmayla ilgili yapılan bazı haberlerin, olgulara ve mantık kurallarına açıkça ters, soruşturmada görev almış kolluk mensuplarını ve adli görevlileri hedef gösterici, halen yürütülmekte olan soruşturma ve davaları etkileyecek nitelikte olduğunu savundu. Haberlere konu ‘'İsmailağa soruşturmasının'' CMK'nın 160. maddesi gereği başlatıldığını belirten Cihaner, açıklamasını şöyle sürdürdü: Başsavcılığımız, hiçbir yasa dışı oluşumun yönlendirmesinde olmadığı, olamayacağı gibi buna cüret edenler hakkında yasalardan aldığı gücü kullanacak cesaret ve hukuk bilgisine sahiptir.''

STAR GAZETESİ

02.12.2009

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License