24.10.09

ÇITIR MÜBTEZEL

Alçaklara kar yağıyor, üşümedin mi?

Biliyorsunuz, medyada ona buna bulaşarak hayat kazanan tayfayı ikiye ayırıyorum:

Kart müptezeller...

Çıtır müptezeller...

Altında Albay Dursun Çiçek’in imzasının bulunduğu öne sürülen İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın orijinalinin, ıslak imzalı haliyle Ergenekon savcılarına yollandığı haberiyle, o Ergenekoncu çıtır müptezel oğlanlarından birinin, o haberi yazan muhabire, yayınlayan gazeteye yönelik rutinleşmiş salya sümük hezeyan krizi aynı güne denk geldi.Şayet, savcılığa gönderilen belgenin “ıslak imzalı” olduğu kesinleşirse, bırakın demokratikleşmenin peşinde mücadele edenlerin ayak altlarına atılan kart ve çıtır müptezel Ergenekoncuları, bunların ağa babaları da çok ama çok zorlanacak.

***

“Kâğıt parçası” diyen Genelkurmay Başkanı...

O Albay’ı olduğu yerde tutmaya devam eden Genelkurmay...

Takipsizlik veren askeri savcılıklar...

Albay’ın tutuklanmasına karar veren mahkemenin bu kararın hızlıca kaldırılmasını sağlayan “libero” üyesi...

Medyada Taraf’a ve bu belgeye “küfür kıyamet” saldıran güruh...

Eğer İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın doğruluğu kanıtlanırsa ne yapacaklar?

***

Tüm yazı ve konuşmalarımda, bu belgenin “aslının” bir gün bir yerlerden çıkabileceğini sürekli söyleyen biri olarak, gelişmeleri aktaran haber bültenlerini ve siteleri keyifle izledim.

Belgeyi Ergenekon savcılarına gönderen bir subaydı.

Bir de ihbar mektubu kaleme almış ve “tartışmaların başladığı dönemde Albay Dursun Çiçek’in odasındaki belgelerin imha edildiğini, kendisinin sadece bu belgeyi kurtarabildiğini” yazmıştı.

Belgenin orijinal olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi bekleniyordu.

***

Skandalın patlak verdiği 12 Haziran sonrasını hatırladım.

Taraf Gazetesi’nde yayımlanan haber üzerine Genelkurmay Başkanlığı’nca soruşturma emri verilmiş ve aynı gün askeri savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı.

Sonra ne olmuştu?

“Belgenin sahte olmasının anlaşılması üzerine, askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.”

Acaba “askeri savcılık” belgenin “sahte” olduğunu nasıl anlamıştı, üstlerine mi sormuştu?

Kurmay Albay Dursun Çiçek “örgüt üyeliği” suçlaması ile tutuklanmış ve Hasdal Askeri Cezaevi’ne konulmuş ama Çiçek’in tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edilmişti. Çünkü tutuklama emri veren heyetin üyesi değişmişti.

Daha komiği...

Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini kararlaştırmış ve “sahte belge üretenler yargılansın” arzusunu dillendirmişti.

Gönderilen “ıslak imzalı” belge ise, tüm bu gelişmeler nasıl izah edilecek?

***

Ben bu belgenin “ıslak imzalı” olmaması halinde bile bir zaman içinde “aslının” çıkacağına kaniyim.

Birincisi, gerçekten de söylendiği gibi bir şeyin “fotokopisi” var ise “aslı” da vardır.

Ama daha önemlisi...

Ben tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, o kadar çok resmi yalan dinledim ki, hiçbir güvenim kalmadı.

Tüm dünyada aydınlanan ama firmanın “rüşvet verdik” demesine rağmen bir tek Türkiye’de aydınlanamayan Lockheed askeri uçak alımından tutun da tüm Türkiye’nin gözünün içine baka baka televizyondan “JİTEM yoktur” diyen jandarma komutanı generale kadar...

Eşref Bitlis’ten Bahattin Aydın’a aydınlanamayan ölümlerle...

Üstü örtülüveren talihsiz Ceylan olayına kadar...

***

Adli Tıp’tan gelecek sonucu merakla bekliyorum.

Hissim odur ki, birileri yalanı dolanı bitirerek Türkiye’yi hızlıca sağlığına kavuşturacak.

Askeri vesayetten kurtulmuş, açık ve saydam bir ülke olacağız.

Kısacası Birinci Cumhuriyet alışkanlıkları tamamen bitecek, demokratik cumhuriyetin vatandaşına hesap veren hizmet anlayışı bir daha geri gitmemek üzere yerleşecek.

Çünkü doğrulanması halinde bir tek belge üzerinden bile Birinci Cumhuriyet’in ne olduğunu son bir kez daha anlamış olacağız.


İŞTE ORAY EĞİN'İN DÜNKÜ YAZISININ İLGİLİ BÖLÜMÜ

Akıl tutulması mı yoksa bu adamların kafası gerçekten mi böyle çalışıyor, diye merak ediyorum Taraf'ın kabarık siciline bir sürreal haber daha eklendikçe. Dün, helikopteri düşünce hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu'nun 136 kere NTV santralından arandığını haber yapmışlar.

***

Haberin altındaki imza Mehmet Baransu'ya ait. Şaibeli bir muhabir bu. Daha evvel de bir 'kağıt parçası'nı irticayla mücadele planı diye haber yapmıştı... Taraf, onu dezenformasyon amaçlı haberlerinde tetikçi olarak kullanıyor anladığım kadarıyla.

Mehmet Altan / Star

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License