27.2.09

KARADAYININ YENİ SES KAYDI

Karadayıdan beklenen ifşaatlar

Org. Karadayı, üç darbede aldığı etkin rol ve 28 Şubat'ta yaptıklarını bir bir itiraf ediyor..

Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın 4. ses kaydı da internete düştü.

Karadayı bu ses kaydında 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat askeri müdahalelerinde oynadığı rolü kendi ağzıyla itiraf ediyor.

27 Mayıs'tan önce ortalığı kan gölüne çevirenleri polislerin yakalayıp cezaevine gönderdiğini, kendilerinin ise arka kapıdan sokağa bıraktıklarını itiraf eden Karadayı, darbeleri nasıl oluşturduklarını da anlatıyor.

Darbe için gerekli adamları gerekli yerlere atadığını belirten Karadayı, 28 Şubat'la ilgili ise Mesut Yılmaz ve Demirel'le kurdukları tezgahı bir bir anlatıyor.

Çiller'in bir korumasının kendilerine bilgi taşımasından, Erbakan'a yaptığı baskılara kadar pekçok konuda itiraflarda bulunan ve "ben neler yaptım, sicili bozuk adamım" diyen Karadayı, Mesut Yılmaz'a iktidarı altın tepside hediye ettiklerini ve Demirel'in Cumhurbaşkanı'yken kendi sözünden çıkmadığını örnekleriyle anlatıyor.

Karadayı, CHP'li Onur Öymen'in de kendi adamları olduğunu belirtiyor...

İŞTE O SES KAYITLARI VE KAYDIN TAM DÖKÜMÜ



İŞTE BİRİNCİ VİDEONUN DEŞİFRESİ:

27 MAYIS’TAN 28 ŞUBAT’A: DARBELERİN PERDE ARKASI

"Şimdi ben tabi 27 Mayıs’a iştirak ettim fiilen, 27 Mayıs’ta Davutpaşa’daydım ben, Orhan Erkanlı falan vardı, o zaman 27 Mayıs bana hemen ertesi gün görev verdiler. Davutpaşa’daki işleri bitirdik, o Zeki Şahin, Bümin Yamanoğlu, ondan sonra neydi, Kemal Binatlı bunlar merkez komutanı, onları aldık oraya Davutpaşa’ya bir sürü insanlar alındı. Onları biz oradan Yassıada’ya gönderdik, Yeşilköy Havalimanından, onlar gelirdi, toplanırdı, gönderirdik.

Şimdi bir de üniversiteler faaliyete geçerdi, bağırır şey yapardı, o zaman üniversitelerde muazzam bir kaynama vardı, bunlar, üniversiteler partiye karşı çok şeydi, biliyorsunuz 555k falan vardı. Üniversiteler hükümete karşıydılar. Nümayişler yapıyorlar bilmen ne yapıyorlardı. Polis, onlardan yakalarlardı. Kamyon kamyon bize adam gönderirlerdi. Davutpaşa’yı hapishane zannediyorlardı herifler.

Biz çocuklarla akşam otururduk, top oynardık, yemekler yedirirdik, akşam arka kapıdan gönderirdik. Bu olayı ben anlattığım zaman, orda şey vardı, Alemdaroğlu dedi ki “Komutanım ben de onların içindeydim beni de saldınız” dedi. Kemal Alemdaroğlu onu da almış getirmişler, ondan sonra biz akşam arka kapıdan göndermişiz.

Şimdi tabi, ondan sonra Davutpaşa’da iş bittikten sonra irtibat bürosuna aldılar, irtibat bürosunda Yassıada ile irtibatlıyız. Gittim geldim devamlı. İşte o davalara falan girerdim. Ara sıra Yassıada’da ormanın içinde dahi otururdum sabaha kadar, neler geçirdik, hiç uyumadan, koltuk altında silah, ondan sonra şeyden sonra ayrıldık tabi, akademiyi kazandıktan sonra ayrıldık.

12 EYLÜL’DEKİ ROLÜ

12 Eylül’de de vardım, ben planlama grubundaydım, bizim sabıkamız fazla. 12 Eylül’de ben Mamak tugay komutanı idim. Ankara’daki operasyonu yapan adamdım, ki oraya gelirlerdi, hapishaneye, Recep Ergün vardı.. Allah Rahmet eylesin. Orda da biz daha evvel planlama grubuyduk, tayin dairesindeydim, beni oraya vereceklerdi. İhtilal hazırlanırken, biliyordum ben, benim planlamam şöyle oluyordu, belirli şahısları kritik yerlere atıyordum, çünkü tayin daire başkanıydım.

Tayin daire başkanı idim, oraya ben şeyle atıyordum, kim biliyordu, Nurettin Ersin biliyordu, Mehmet paşa biliyordu kara kuvvetleri kurmay başkanı, Kenan Evren biliyordu tayinleri, bir de ben cebimde şey yapıyordum, katiyen kimse bilmezdi onu. Ondan sonra yalnız ben oraya gideceğim, Mamak’a gidecektim. Mamak’ta o Kırıkkale de bana bağlı. Kırıkkale’de işçiler var, fabrika var, oradan da bazı sesler geliyor. 12 Eylül’de biz bundan da endişe ettik,

Oraya Kırıkkale’ye alay komutanı, bir alayımız vardı orda, kim atayayım kim günlerce düşündüm sonra Atilla Ateş’i atadım. Allah razı olsun çok iyi oldu yalnız şöyle bir terslik oldu, 10 Eylül günü Atilla ordan bana geldi Kırıkkale’den, dedi komutanım annemi kaybettim dedi, o şeyli Kastamonulu, ondan sonra Taşköprülü oraya gideceğim dedi, müsaade eder misiniz dedi, atla git dedim yarın gece saat 11’de burada olacaksın dedim en geç, ama anlamış, söyleyemiyorsun da…

Kim vardı orada yarbay, yarbay vardı yardımcısı. Yarbaya da özel bir mektup yazdım. Dedim ki bu mektup Atilla gelmezse, Allah korusun olabilir ki gelmeyebilir, bu mektup benim emrimle, benden müsaade olmadan açılmayacak dedim. Ben oku dediğim zaman açacaksın. Gelince alay komutanına vereceksin bunu. Atilla paşa gelirse alay komutanına vereceksin bunu, bana soracak öyle açacak dedim.

Allah korusun yani.. ondan sonra gece tabi oturuyorum 11 Eylül akşamı, gece oturuyorum. Ben zaten 2 ay evvel çocukları gönderdim Antalya’ya. 1 sene evvel zaten 6-7 ay evvelinden, seçim başladı o zamanlar çıktı ortaya. 2-3 ay evvel 4 ay evvel. Ertelendi biraz. Şimdi tabi günleri unuttum, ben hanımı, Mamak’a gittim Mamak kışlasında kalıyordum, çocukları gönderdim Antalya’ya, kampa gönderdim.

Ama hanıma bile söylemedim. Siz kalın dedim. Bazı sıkıntılar var, Mamak’ta çalışıyorum, anladılar onlar da tabi. Artık şehirle alakamı kestim ben. Oraya gittim. Orda yatıyorum, orda kalıyorum. Allah rahmet eylesin Eşref Bitlis Bolu’daydı, oradan da 2 tabur getirdik, o da bana misafir oldu. Komando taburu getirdi. Sabıkalı adamız, sicili bozuk bir adamım.

28 ŞUBAT’TA DEMİREL İLE ORTAK HAREKET VE PARTİ KAPATMADAKİ ROLÜ

Hocayı Demirel ile konuştum, dedim mutlaka gitmesi lazım, biliyorsunuz dev gazeteler verdi nizamiyeden döndük dedim.. Nizamiyeden döndük lafı enteresandır yani, bu demektir ki bir halt olmasaydı biz… ne dersem onu yaparlardı, hocaya ayrıl dedim ayrıldı. Daha ne olsun?

Bunu cumhurbaşkanı şey, herkes bunu kabul etti. Biz bunu yapacağız. Ben onu neden yayınladılar bilemiyorum, bir sebebi olmalı onun bir sebebi olmalı, bir de şimdi burada genelkurmayın diri durması lazım. Biz partiyi kapattık yavv. Vala aynı kafadan gidiyorlar kafaların değişmesi lazım.

ONUR ÖYMEN BİZDEN HABERSİZ SİYASİ ADIM ATMAZ

Onur Öymen gelecek bana, bakalım, buluşacağız. Telefon etti Ankara’dan, görüşmemiz lazım dedi. Peki dedim. Görüşeceğiz konuşacağız. Dürüst, kafası çalışır. Ben genelkurmay başkanıyken o dışişleri bakanı müsteşarıydı. Devamlı birlikte çalışırdık. Son derece o karargahta, bizim gizli karargahta bizim 2. Başkan ordaydı. Gider gelirlerdi. İrtibat sağlardık ve birbirimizden haberimiz olmadan hiçbir siyasi şeylik yapmaz. O zaman çok iyi işledi işler.

MESUT YILMAZ’A ALTIN TEPSİDE İKTİDAR TESLİM ETTİK

Ben Mesut Yılmaz’la 28 Şubat’tan sonra Bodrum’a gitmiştim hatta gazeteler yazdı, manşet attılar Karadayı yoruldu da Bodrum’a gitti falan diye, o zamanın gazetelerine bakarsan. Şimdi orda Mesut Yılmaz ile beraber bir araya geldik, hamım, Berna hanım benim hanım dördümüz oturduk, şeye şunu söyledim Mesut beye dedim ki; Mesut bey, size altın tepside bir iktidar teslim ediyoruz. Altın tepside önünüze kondu. Bunu iyi değerlendirin dedim, kimin yanında eşinin yanında. Berna hanımın yanında gayet dikkatli dinliyorlar, biz sizin arkanızdayız, sizi sonuna kadar destekleyeceğiz, ama dedim benim bazı taleplerim var, bu taleplerim,

1: Siyasi partiler kanunu değiştireceksiniz, 2: Seçim kanunu mutlaka değişeceksiniz, 3: Sekiz yıllık eğitimi mutlaka sağlayacaksınız, 4: Milletvekilliği dokunulmazlığını kürsü dokunulmazlığına çevireceksiniz.

Ondan sonra 7 tane şey saydım, siyasi parti kanunu, seçim kanunu, milletvekili dokunulmazlığı, 8 yıllık eğitim kanunu, unuttum notlarımda var, 8 tane, 7 tane şey söyledim, hepsini sırıtarak dinledi.

Sonra cumhurbaşkanı dedi ki bana bize ikimize bir arada otururken, sayın genelkurmay başkanın bazı fikirleri var dedi. Bunu dedi 3’ümüz bir araya gelelim de dedi konuşalım, basından gizli, zaman zaman toplandık biz, görüştük biz. 8 yıllık eğitim konusu açıldı, çocuklara ilkokul talebelerine kuran kursu yarışması yaptırıyorlar, hanginiz iyi okuyacak hanginiz. Öyle şey olur mu yavv,

Çocuk o zaman Kuran’a düşecek, Kuran ezberlemeye kalkacak, elinde bir dosya var, şu kadar ince bir şey, dosya şöyle, boyuna çeviriyor ben konuşurken, dedi ki bunu yaparsak şu kadar dersliğe ihtiyaç var, şu kadar şeye dershaneye ihtiyaç var, yapmayacaksanız dedim hocadan ne farkınız var…"





İŞTE İKİNCİ VİDEONUN DEŞİFRESİ:

"Ondan sonra neyse geldik, 8 yıllık eğitime karar verdik, 8 yıllık eğitime değişecek diye. Komisyondan geçti, bana dediler ki istihbarattan geldiler efendim bunlar 8 yıllık eğitimi 5+3 yapacaklarmış, önerge vermişler, sahtekar bunlar, burada karar veriyoruz, bir milletvekili kalkıyor önerge veriyor, hemen onu mecliste ayarlıyorlar, Yaşar Tüycü.

Allah biliyor ya inanmadım, ya dedim olmaz öyle şey cumhurbaşkanı ile konuştum, başbakanla konuştum, komisyona sevk ettirdim,komisyon kabul etti, yani hükümet, onun başında başbakan var, inanmadım, sonra meclise gelindi, hakikaten 5+3 dendi adamlar kabul etti, sonra 8 yıla zor çektik. Onlar bu kadar adi adam, şimdi Mesut Yılmaz da kaypak.

BENİ GÖREVDEN ALMAYA KALKTILAR!

Beni emekliye ayırmaya kalktılar,28 Şubat olmadan önce, bunların bende belgeleri var. Bir gün şeydeyim Pazar günü, oturuyorum ben, köşkün bahçesinde, hava gayet güzel, nizamiye ye bir şey gelmiş, köşkün nizamiyesi var ya sivil bir adam gelmiş, Ahmet’e demiş ki, Ahmet benim emir subayım, ben demiş ki ben komutanı çok seviyorum,

Ben demiş Tansu hanımın yanında çalışıyorum, onun korumasıyım, komutana Tansu hanımın masasını karıştırırken, gözünden şöyle bir mektup buldum yazı buldum. O yazıya da çok üzüldüm, komutana bunu getiriyorum gizlice, oradan getirdim, demiş,

Baktım okudum, şöyle yazıyor, cumhurbaşkanına teklif ediyor diyor, cumhurbaşkanını test ediyor, genelkurmay başkanını emekliye ayıralım, kararname hazırlayalım, cumhurbaşkanına götürelim,

Cumhurbaşkanına diyelim ki, sen askerden yana mısın, sivilden yana mısın, demokrasiden yana mısın, onu zorlayalım imzalatalım cumhurbaşkanına çünkü genelkurmay başkanının tayini cumhurbaşkanı karar veriyor.

Onun üzerine ben bunu okudum. Çevik Paşa’yı çağırdım aşağıda, köşkte oturuyor, 50 metre aşağıda köşkte oturuyor, otur şöyle Çevik hemen okuttum okudu dedim Çevik bunlar tehdit, bana vız gelir dedim kesinlikle.

Sen dedim mantık şu mu, var mı, bir başbakanlık koruması, başbakanın masasında ona ait evrakı bulacak, dedim ki, bunun bir fotokopisini alın, fakat o gün de Pazar, evde fotokopi yok, Ahmet fırladı nizamiyeye gitti.

Oradan muhafız alayına gidecek, muhafız alayında, tabii herkes izinli, zaten adam orda bekliyormuş, demiş ki benim hemen almam lazım, beni mahvederler.

Aradan bir dünya zaman geçti, o meclis toplandı, AKP gurubu ne diyorlar ona en küçük gurup onların, ondan sonra bu kararında içerdiği 2’şer sayfalık bir karar alıyorlar, onların içinden bir tek Necmettin Cevheri, karşı geliyor.

Bu diyor çok tehlikeli bir şey diyor, biz bunu 12 Eylül’de yapamadık diyor. Bu bakımdan böyle bir şeye kesinlikle ben taraftar değilim diyor Necmettin Cevheri.

Ondan sonra bunu merkez karar yönetim şeyinden sonra 2 saat sonra bana rahmetli Güven Erkaya telefon etti, komutanım sizi dedi, bana bunu getirdiler ama el altından bizim de istihbarat çalışıyor, tabii hemen o şeyi masanın içine koydum.

Komutanım dedi böyle böyle, ziyaret edeceğim dedi ben hemen gel dedim, oturdu biraz durgun şey üzüntülü, çıkarttı kağıdı önüme koydu, ona da gelmiş, iki sayfa belge, ondan sonra bende önüne koydum bana da geldi şimdi dedim, dedim bunları ver bana.

Bunların hepsi gözdağı, ne yapabilirler, bir halt yapamazlar, yani bizim alternatiflerimiz var, bir şey yaparken alternatifsiz şey yaparken alternatifsiz bir iş yapmam, onun üzerine sonra Tansu Çiller beni ziyarete geldi, gelmek istedi, fakat kabul etmedim.

Milli savunma bakanı geldi bana dedi ki, Tansu Hanım başbakan yardımcısı vekili, Tansu hanım dedi sizinle görüşmek istiyorlar dedi, ben işim var şimdi haber veririm dedim, vermedim.

On gün sonra tekrar eve telefon etti, bizim, hanım çıktı, Tansu hanım dedi, ondan sonra ben çıktım dedi ki, sayın genelkurmay başkanım sizinle görüşmek istiyorum dedi. Ondan sonra peki dedim ben size haber veririm dedim.

Çok önemli bir şey söyleyeceğim dedi, çok önemli bir şey söyleyeceğim size dedi, peki dedim ertesi günde kuvvet komutanları tesadüfen bir araya geleceğiz. İşte yemek yedik, yemekten sonra, dedim ki arkadaşlar bu Tansu Hanıma birinci sefer kabul etmedim biliyorsunuz, basında yazdı bunu.

İkinci sefer, dün akşam bana telefon etti böyle böyle dedi ne diyorsunuz, şimdi bazıları dedi ki, komutanım bu kahpe, bu kahpe dedi, yani kamuoyuna ordu bize ihtilal yapamaz, darbe yapamaz efendim, havasını yaratmak için geliyor, söyleyeceği bir şey yok.

Mesela bunlardan bir tanesi, Allah selamet versin, Hikmet Köksal, onun üzerine bazıları evet dedi bazıları, Güven Paşa dedi ki, komutanım çok önemli bir şey söyleyeceğim dediğine göre bu başbakan yardımcısı, dışişleri bakanı, kabul etmemiz lazım dedi.

İşte dedim ben genelkurmay başkanıyım dedim kabul ediyorum dedim, geldi, yani geldi oturdu, ben kapıda karşılamadım, yüzbaşı, nöbetçi subay da karşıladım, odamın içerisinde karşıladım, ondan sonra otururken bana dedi ki beni çok rencide ettiniz, dedi.

Daha otururken daha beni çok rencide ettiniz dedi. Siz de dedim bizi çok üzdünüz dedim. Ben dedim size, bu parti ile iktidar olmayın çünkü ANAP’ta şeyden olmuştu. ANAP’lı şeyin kitabında vardır benim söylediklerim, meclis başkanı vardı ya o zamanlar, doktor,

Son dakkada ben ona haber gönderdim, gazeteler yazdı bunu,bazı kitaplarda da var, geldi bana işte kesinlikle bu akşam iptal edin dedi, ben iptal ettirdim, program hazırlandı, imza edecekler, o akşam Mesut Yılmaz’a şey yapılacak,

Fakat ben Brüksel’e gittim Brüksel’deydim, Bükreş’e gittiğim zaman, bunlar böyle anlaştılar, bu sefer şeyle Tansu Hanımla, hala daha Tansu Hanım’a dedim ki bunlarla koalisyon yapmayın, koalisyon yaparsanız partiniz biter dedim, şimdi bana ne dedi biliyor musun, şimdi ne yapmamız lazım dedi.

Şimdi dedim istifa etmeniz lazım dedim. Ondan sonra şimdi deniz bitti istifa etmeniz lazım dedim. Sonra kakacaktı, ben dedim hepsini söyledim şimdi şeyiniz yok. İstifa etmeniz lazım dedim, bundan sonra masadan şeyi aldım.

Bir dakika, kalkıyordu masadan, bir dakika dedim, merkez karar yönetim kurulunun verdiği kararı, şöyle tuttum buna ne diyorsunuz dedim, daha okumadan şöyle baktı, bu yanlış dedi, bu yalan dedi, okumadan, bu yalan dedi.

DEMİREL SÖZÜMDEN ÇIKMAZDI

Okumadan tabii, bunu kaçırmadım, hemen gittim cumhurbaşkanına telefon ettim, görüşmek istiyorum. Cumhurbaşkanına hepsini aynen anlattım, birinci sefer ne dediyse anlattım, cumhurbaşkanı kalktı ben dedi, deli miyim dedi.

Böyle dedi bu adamların saçma saçma şeyiyle sizin emeklilik şeyinizi nasıl onaylarım falan dedi. Demirel cumhurbaşkanlığını fevkalade iyi yaptı, ilişkilerimiz de fevkalade iyiydi. Hatta bir gazeteye beyanat verdi,

Darbeyi Karadayı falan önledi diye, tabii çok iyi ilişkilerimiz vardı, ben ne dersem onu yapardı. Mesela Adana’ya gidecek efendim şu mesajı verirseniz iyi olur, kesinlikle, bir de bir birimizden hiçbir şeyi saklamazdık."

aktifhaber.com

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License