29.10.09

CUMHURİYET, ASKER VE DEMOKRASİ

Cumhuriyet, asker ve demokrasi…

Bugün Cumhuriyet Bayramı. 86 yıl geride kaldı. 86 yılda her konuda ciddi yol almış bir ülke burası.

Ama şu da açık: Bu ülkenin, bu cumhuriyetin demokrasi ayağı hep eksik kaldı.

Son yıllar bu konuda dev bir gayretle geçti, geçiyor, ama gayretler kadar dirençleri, köhne yapıların güç gösterileri de hayatımızdan eksik olmuyor.

Son tartışmalara bakın.

İyi tarafından ele alırsanız, siyasi rolü açısından artık sıkışmış, panikleyen bir ordu var, darbecilik toplumun gözünde her geçen gün kabul edilmez bir suç haline dönüşüyor, güç gösterileri, kalıbına uydurulan türlü kanuni gerekçeler bu yeni durum karşısında anlam taşımaz hale geliyor.

Bunlar önemli gelişmeler…

Ama madalyonun diğer yüzü de var.

Bu cumhuriyet hala seçim sonuçlarını beğenmeyip müdahale etmeye çalışan, devlet başkanının kim olacağına karar vermek isteyen, hükümeti yıpratma ve devirme planları yapan, hatta bu girişimlerde bulunan subayları ve orduyu barındırıyor.Hala cumhuriyet bu konuda demokrasi fikrinin yanına bile yaklaşamamış durumda.

Hala bu cumhuriyet şu son skandalda olduğu gibi ordunun bu politikalarını savunan CHP gibi siyasi partilerle, olup biteni “zamanı mıydı”, “ordu yıpratılıyor”, nidalarıyla sulandırmaya, sıradanlaştırmaya, üstünü örtmeye çalışan sivillerle, gazetecilerle kaynıyor…

Önümüzdeki günler cumhuriyet-demokrasi ilişkisi açısından sıcak geçecek buna şüphe yok…

Dikkat edin asker hala direniyor, görev sivil makamlarda olduğu halde askeri savcılık devreye giriyor, soruşturmayı uhdesine almaya çalışıyor. Sivil makamların talep ettiği asker kişilerin, erlerin ifade vermesini engelliyor.

Gelişmelerin ne istikamette seyredeceği, başbakanın nasıl bir tutum izleyeceği ortadaki soru işaretleri…

Zira mesele sadece bir albay ve bir belgeyle sınırlı değil. 2007 yılında askeri karargâh tarafından Genelkurmay Başkanı'nın emriyle hazırlanan bir iktidar devirme belgesi daha var ortada.

Daha vahimi de var…

Cumhuriyetin 86. Yıldönümüne ışık tutan ihbar mektubunda şu ifadeler yer alıyor:

“Medyanın bilmediklerini ben ve benim gibi Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı bünyesinde görev yapan arkadaşlar yani bu faaliyetleri bizzat planlayan ve icra eden kişiler çok yakından biliyoruz. Bilgi destek personeli olarak bizzat olayların içerisinde (Aktütün'de, Dağlıca'da, Poyrazköy'de, Çukurca'da ve daha birçok yerde) olduğumuz için gerçekler tüm çıplaklığıyla bilinmektedir…”

Onlarca erin şehit düştüğü, ordunun baskın yediği Aktütün, Dağlıca'da ne oldu?

İddialar ordunun saldırıları bildiği halde yeterli önlem almadığı yönündeydi…

Ne demek istiyor ihbar eden subay?

Dev bir sorudur bu.

Peki Poyrazköy neresi?

Gömülü lav silahlarının çıktığı askeri alan…

Başa dönelim…

Bugün cumhuriyet demokrasiyi arıyor ve ona her geçen gün yaklaşıyor.

Kavgayla, itiş kakışla… Belki bu da bizim değişim modelimiz…

Ama ilkeler her zaman önemlidir, itiş kakış onları boğar.

Zira tüm yaşananlara rağmen geride hala devasa bir yapı ve zihniyet var, en azından bunların tortuları var.

Adı askeri vesayet düzenidir bunun.

Buna göre Türkiye'de asker, askeri konudan tüm güvenlik konularını, güvenlik konularından ise neredeyse tüm siyasi konuları anlar.

Ama bunları siyasi mesele olarak değil, devlet meselesi olarak adlandırır.

Devlet meseleleriyle ilgili kararların çerçevesini çizer ve bunları siyasi tartışmadan uzak tutmaya çalışır.

Bunu ve siyasetin tam merkezinde yer alışını da bu çerçevede siyaset dışılık olarak tanımlar.

Buna, bunlara itiraz edenleri bertaraf eder…

Artık her yönüyle, her zerresiyle son verilmesi, uzak durulması, hiçbir şekilde doğrulanmaması gereken mantık budur…

Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun…
Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net29 Ekim 2009 Perşembe

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License