4.11.09

CUNTAYI TESLİM ET BAŞBUĞ!

Erdoğan D. Çiçeği istedi

Başbakan Erdoğan, 'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı'yla ilgili Genelkurmay’a çağrıda bulundu: Bütün mesele, zanlılar varsa bunların hukuka teslim edilmesi. Burada yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir. Rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir...

Ak Parti lideri ve Başbakan Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ndan “demokratik açılama” kadar, gündemdeki konuları değerlendirdi. Başbakan, özetle şöyle konuştu:PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ: Geçtiğimiz aylarda partimize yönelik kirli senaryoları içeren bir belge ortaya çıktı. Ben o zamanki gurup toplantımızda da ifade ettim: ’Gerçekse de vahim, sahteyse de vahim’dedim. Bu kötü. Bu belgenin peşini bırakmayacağımızı, hukuk ve demokrasi çerçevesinde bu işi takip edeceğimizi ifade ettim. Sabırlı olmamız gerektiğini, konunun hukuka intikal ettiğini, sonucu beklememiz gerektiğini söyledim. Nitekim, hukuk işliyor. Partimle ilgili hazırlanmış olan böyle bir rapor karşısında sessiz kalmamız, hiçbir şey söylemememiz, hele hele bu ülke de kahir ekseriyetle parlamentonun yüzde 65’ini bu millet size verecek, siz sessiz kalacaksınız. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Tabii ki biz hukuka yüklendik. Farklı yerlerde bir arayışa girmedik. Ve gerçeklerin gün yüzüne çıkması için adeta bir yoğun çalışma ve adaletin işlediğini görüyoruz ve bütün kurumlarımız hukuka yardımcı olarak savcı ve hakimlerimizin işlerini kolaylaştıracak şekilde sürece katkı verdi, destek verdiler.

* ÜZERİ ÖRTÜLMÜYOR, ÖRTÜLEMEZ: Hiçbir şeyin üzeri örtülmüyor, örtülemez de... Hiçbir şey karanlıktakalmıyor kalmayacak da... Bunu böyle bilelim. Ancak bu süreçte gerek hukuk sisteminin gerek kurumlarımızın bir hedef haline getirilmesini, acımasızca eleştirilmesini de son derece mahzurlu gördüğümü ifade etmek durumundayım. Hukuki süreç işlerken, birkaç zanlı üzerinden ülkemizin köklü kurumlarının, ülkemizin hukuk sisteminin yıpratılması asla doğru değildir. Hukuka da demokrasiye de ülkemize ve milletimize de bunlar yarar sağlamaz. Biz, suç sabit olmadıkça, sen suçlusun deme hakkına sahip değiliz. Hani büyüklerimizin ifade ettiği gibi, ’beraati zimmet asıldır’. Biz böyle hareket ederiz. Bir kez daha ifade ediyorum, Ak Parti olarak bu iddiaların peşini bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız, adaletin tecellisi noktasında parti olarak, iktidar olarak üzerimize düşeni, hukuk ve demokrasi çerçevesinde yerine getirmeye devam edeceğiz. Bütün yanlışlar ortaya çıkmalıdır ve süreç hakkaniyet içinde devam etmelidir. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı, burada da hassas olmamız gerekir. Bu silahlı kuvvetlerimiz için gereklidir, bu güvenlik teşkilatlarımız için, Emniyet teşkilatımız için gereklidir. Bütün meselenedir, oradaki zanlılar varsa bunların ortaya çıkarılması, bunların hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesigerekir. Rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir. Burada rahatolacağız.

Onları terörist olarak görmüyoruz

* DEMOKRATİK AÇILIM: Ben ’sil baştan’ derken, geriye dönüşler noktasındaki düşüncemi söyledim, demokratik açılım sürecini değil. Demokratik açılımda sonuna kadar gideceğiz. Bu, milli benlik, birlik, beraberlik, kardeşlik projesidir. Bundan taviz yoktur. Ancak geriye dönüşü şova dönüştürme gayreti içerisinde olunacaksa, buna müsaade edemeyiz. Tıpkı, Avrupa’dan dönüşü durduğumuz gibi... Niye; aldığımız istihbarat bize onu gösteriyor. Biz, birilerinin emriyle buraya gelen değil, ya 221. maddeden istifadeyle, demokratik açılım sürecinden istifadeyle, silaha bulaşmamış, silahı elinden bırakan varsa, ’buyur gelsin’ diyoruz. Zaten 221. maddede her şey açık ve net. Bu noktada söylüyoruz. Çünkü biz barıştan, hoşgörüden yanayız. Onları, terörist olarak görmüyoruz, görmek istemiyoruz. Varsa, zaten karşılığını bulacaktır. Bu da bir gerçektir. Ülkenin hassasiyetlerini hiçe sayanları, bu sürecin üzerine gölge düşürmek isteyenleri, sorumlu, sağduyulu davranmaya, aklı selime davet ediyorum. Hassas bir süreçten geçiyoruz. Özellikle şehit ve gazi ailelerinin, ilgili sivil toplum örgütlerinin bu süreçte sabırlı, istismara karşı dikkatli olmalarını kendilerinden önemle rica ediyorum. Biz bunu görev telakki ederek bu adımları attık. Yoksa bu bayrağa sarılı tabutlar gelmeye devam mı etsin, bu kan devam mı etsin? MHP dağa çıkacakmış, buyursun dağa çıksın. Kimse onu engellemiyor zaten.

Erken seçime gitmek acziyettir, acziyet

* SEÇİM TARTIŞMASI: Bütün bu süreçleri masaya yatırdık, bunun üzerinde çalıştık ve en sonunda koordinatör bakanım, bütün partilere gelirim demesine rağmen, böyle bir müsaadeyi veya böyle bir randevuyu talep etmediler. Ben rica ettim, ana muhalefetin nasıl cevap verdiğini duydunuz. o da aslında önemli değil. Milletin vekillerinin olduğu yer belli zaten, Parlamento. ’Bunu Parlamentoya getireceğiz’ dedik, onun üzerinden bile spekülasyon oldu. Ne zaman getiriyorsunuz sorusu soruldu bana 29 Ekim’de, ben de ’yakındır’ dedim. Bir de baktık hop erken seçim diye çıktı. Efendim, ’korkuyorlar ya onun için erken seçime gitmiyorlar’ dediler. Ayıptır ya böyle bir şey kullanılır mı? Demokraside erken seçime gitmek acziyettir, acziyet. Niye, sana millet 4 yıl süre için “gel bizi yönet” demiş. Hele hele bir de Parlamentonun bir de yüzde 65’ini vermiş.

Ne gerekiyorsa Genel Kurul’da söyleyeceğiz

Erdoğan, demokratik açılım süreciyle ilgili olarak hazırlıkların tamamlandığını belirterek, konunun 10 Kasım Salı günü Meclis’e geleceğini söyledi. Erdoğan, ön görüşmenin 10 Kasım Salı günü, 12 Kasım Perşembe günü ise esas görüşmenin yapılacağını kaydetti. Erdoğan, “Ne gerekiyorsa orada söyleyeceğiz. Muhalefet de ne gerekiyorsa ve neyi biliyorsa hepsini orada söylesin” dedi.

‘Benim Kasımpaşalı Musevi arkadaşımla konuşmuşlar’

Erdoğan, dünkü konuşmasında “Gazze’de yapılanları savunmak dış politikada yön değiştirmek değildir” derken ilginç bir şey de söyledi: “Bakınız, 9 ay önce benim okul arkadaşım Kasımpaşalı bir Musevi, İsrail’e gidip onu bulmuşlar. O da kalkmış, ’yok kırgınım,şuymuş, buymuş...’Ah keşke birarada olsaydık da o kırgınlığını konuşsaydık. Çünkü, damdan düşmek belli...”

‘Türkiye eksen değiştirmiyor’

* TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI NORMALLEŞİYOR: Temaslarımızın ardından gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında Türkiye’nin dış politikasının çok farklı şekilde ele alındığına şahit olduk. “Türkiye’nin dış politikası yön mü değiştiriyor, eksen mi değiştiriyor, kulvar mı değiştiriyor?” gibi sorular, biraz da kasıtlı olarak gündeme taşındı. Türkiye’nin dış politikası yön değiştirmiyor, eksen değiştirmiyor, kulvar değiştirmiyor ama Türkiye’nin dış politikası normalleşiyor. Olması gereken düzeye doğru emin, kararlı adımlarla ilerliyor, daha etkin, daha önemli bir hal alıyor.

* SIRT ÇEVİRMEMİZ ANLAMINA GELMEZ: Tüm engellemelere, tüm haksız uygulamalara rağmen şevkimizi kıracak tüm yaklaşımlara rağmen AB’ye katılım sürecimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu hedeflerden geri adım atmamız, reformlardan vazgeçmemiz süreci yavaşlatmamız mümkün değildir. Yönümüzün Batı’ya dönük olması AB üyeliği için samimi gayret gösteriyor olmamız Doğu’ya, Güney’e, Kuzey’e sırt çevirmemiz anlamına gelmez.

* İSLAMAFOBYA İNSANLIK SUÇU: Türkiye’nin dış politikası barış üzerine kuruludur. İran’a nükleer programı karşısında, insani amaçlı kullanımı savunmak, nükleer silahsızlanmayı savunmaktır, adaleti savunmak, eşitliği savunmak hakça yaklaşımı savunmak, eksen kayması olarak tanımlanamaz. Gazze’de yapılanlara karşı hakkı savunmak, hukuku savunmak, en önemlisi de insaniyeti savunmak dış politikada yön değiştirme olarak nitelendirilemez. Orada 1500 kadın, yavru öldürüldü. 5 bini aşkın insan yaralandı. Alt yapı, üst yapı hepsi çökertildi. Neyle? Fosforlu bombalarla, tankla, topla. Karşıda böyle bir silah var mı? Yok... Sadece şu plajdaki olayda bir aileyi yok ettiniz. Orada sadece bir kız çocuğu sağ kaldı... Bunu söylüyorum diye beni kalkıp bu konuda ’İsrail karşıtı’, “Musevi karşıtı’... Hani? ’Efendim antisemitizm Türkiye’de ilerliyor...’Antisemitizmin insanlık suçu olduğunu dünyada ilan eden ilk lider benim... Antisemitizim bir insanlık suçudur eyvallah ama İslamafobya da bir insanlık suçudur. Bunun da kayıtlara girmesi gerekir. Çünkü, terörün önüne ’İslami’ kelimesini koyamazsınız. Çünkü, bizim dinimizin anlamı barıştır. Barışı emreden biri dini siz terörle suça sokamazsınız.

aktifhaber.com

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License