12.11.09

KALPSİZ SİYASET

Şefkatsiz, kalpsiz siyaset

İnsan bazen, “Bunları duyacağıma ölseydim” der... Önceki gün bu isyan sözünü hatırlamanın tam zamanıydı.

Türkiye’nin Meclis’inde bir insanlık trajedisi, bu ülkenin hatırlamak bile istemediği bir dram; yani Dersim Vak’ası övgülerle anılacağına, açılım için hiç oturum yapılmasaydı. Kürt meselesi hiç konuşulmasaydı da Kürtler bir kez daha üstelik ölümle istiskal edilmeseydi.

CHP’li Onur Öymen şöyle konuştu;

“Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs’ta, Şeyh Sait ve Dersim isyanlarında analar ağlamadı mı? Kimse ‘analar ağlamasın mücadeleyi durduralım’ dedi mi? Şimdi size ne oluyor da bunu ilk siz diyorsunuz...”

Yanlış duymadık... Bir siyasetçi, bir eski diplomat, bir “sosyal demokrat” şahsiyet daha çok annenin ağlaması için konuşuyor. Bırakın ağlasınlar size ne oluyor, diyor. Üstelik de Kürt sorununu doğuran en büyük yanlışlardan birisi olan Dersim isyanının acımasızca bastırılmasını örnek vererek. Bu öylesine acı bir hatıradır ki Dersim şehrinin adı, operasyona adını veren Tunç Eli’yle değiştirilmesine rağmen konuşulmamış, unutulmak istenmiştir.Onyıllar sonra birisi çıkıyor ve o yanlışa, o trajediye övgüler yağdırıyor. Ama bu utanç da yetmiyor. CHP’li vekil Öymen kürsüde bunları söylerken, “Dersim” doğumlu dürüst insan Kemal Kılıçdaroğlu dahil, Baykal dahil bütün CHP’liler onu hararetle alkışlıyor.

Bir tanesinin de vicdanı rahatsız olmuyor, “Biz ne yapıyoruz, neyi alkışlıyoruz, Allah aşkına...” demiyor.

Hasılı, Türkiye’nin parlamentosunda “Analar ağlamasın” diyenlerle, “Bırakın ağlasın. Geçmişte de ne güzel ağlamışlardı” diyenler düello yapıyor.

Bir siyaset şefkatini, insancıllığını, kalbini yitirirse ona siyaset denmez. O siyasetten de memleket menfaatine birşey beklenmez.

Kendi insanına yaptığı haksızlığı, Kurtuluş Savaşı gibi gören, kendi vatandaşını düşmanlardan bir düşman kabul eden adamlara siyasetçi de denmez.

Demokratik açılıma, Kürt meselesinin halline itirazı olanlar bir kez daha düşünsünler. Onur Öymenlerin, Deniz Baykalların ve doğduğu toprakların acısına bigane Kemal Kılıçdaroğluların peşine mi düşecekler; hakkın, hukukun, kardeşliğin peşine mi? Analar ağlasın mı diyecekler, yeterince ağladılar artık
sussunlar mı?

Olamaz... Ölümle, öldürmekle, gözyaşıyla övünen zihniyet kazanamaz,
kazanmamalı...

“Varsın analar ağlasın” diyenlerin yüzü gülmemeli.

Kürtlerden oy alamadığı için, Kürtlerin yüzü gülerse kendi yüzünün somurtacağını zannettiği için, Kürdü boğazından geçen lokmanın ortağı gördüğü için koskoca bir bölgeyi gözden çıkaran; oraya daha çok baskıyı, daha çok silah gölgesini ve daha fazla ölümü reva gören anlayış galebe çalmamalı.

Türkiye, yıllardır acıyla, öfkeyle ve kanla yaşadığı bir sorunu çözmek için cesaretini toplamışken, Kürtlere ancak Dersim’i reva gören, onları Kurtuluş Savaşı’dan ülkeden kovulan düşmanlarla bir tutan siyasetin dediği olmamalı.

O siyasetin, ucuz pankartlarla, ilkokul temsilini andıran gösterilerle sözümona saygı gösterdiği 10 Kasım, Kürt düşmanlığının sembolü yapılmamalı.

Evet, Kürt meselesini çözmekten daha zor olan şey; bu meseleyi yaratan, büyüten ve şimdi de Meclis kürsülerine kadar bunu müdafaa eden anlayışı çözmektir.

Evet, varlığını büyük sorunların devamına bağlayan bir kesim vardır.

Evet, Öymenler, Kılıçdaroğlular sadece Meclis’te değildir.

Ama, ne yapsalar çaresizliklerini
gizleyemiyorlar.

Madem, çözüme direnenler bu kadar pervasızlaştı, başkalarının ölümünü bu kadar kanıksadılar; o zaman daha da yüreklenmenin vaktidir.

Türkiye, cesaretini kaybetmeden, umudunu kırmadan hem Kürt sorununu, hem anaların ağlamasını umurnsamayan bu kalpsiz siyaset anlayışını yenmelidir.
Mustafa KARAALİOĞLU star 12,11,2009

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License