24.2.10

BALYOZ'A ŞAŞIRMAK NİYE ?

Şaşırmak niye?

Türkiye 28 Şubat sürecini yaşamadı mı? Seçim kazanmış partinin hasım, seçilmiş cumhurbaşkanının gayrimeşru sayıldığı günleri görmedik mi? Bombalı saldırılara, suikast girişimlerine, kışkırtıcı mitinglere, sağa sola saklanmış ağır silahların ele geçirilmesine ve nihayet bir dizi darbe planının ortaya çıkmasına tanık olmadık mı?
Son iki yılda yaşadıklarımız normal bir ülkenin birkaç asırlık tarihine yayılsa ‘Kargaşa dönemi’ denir.
İddaların hepsi doğrudur, bütün gözaltı ve tutuklamalar isabetlidir, soruşturmalar devam ederken hiçbir hukuki hata/haksızlık yapılmamıştır demek istemiyorum; ama el’insaf!.. Bunca hadise yaşandıktan sonra yargının olan bitenin sorumlularını arama, hükümetin benzer girişimlerin tekrarını önleyecek zemini oluşturma
çabasına itirazı, muhalefet olmanın tabii sonucu, ya da silahlı kuvvetleri sakınma arzusunun gereği olarak görüp göstermenin iz’anla bağdaşır yanı yok..
Türkiye 1950’den bu yana tek bir kez siyasi iktidarı olağan koşullarda ve serbest seçimle değiştirme imkanına sahip olmadı....27 Mayıs’ı anlatmaya gerek yok... 12 Mart 1971’i ve sonrasını yaşadık geliyoruz. Muhtıracı generallerin radyoya ‘Adalet Partisi Genel İdare Kururlu Süleyman Demirel’i Genel Başkanlık görevinden uzaklaştırmak için toplandı’ diye haber yaptırdığı dönemden söz ediyorum.. Keza 12 Eylül. 1980’de ne olduğunu, nasıl olduğunu, bunları kimlerin yaptığını/yaptırdığını, herhalde unutmadık.. 28 Şubat, 27 Nisan, 367 fırtınası!.. Saymakla bitecek gibi değil. Unutmamak lazım ki arada gizli kalmış, siyasetin kokusundan, basiretsizlik suçlamasına maruz kalmamak için
utancından açığa çıkarmadığı ve sorumlularının hâlâ gerine gerine aramızda dolaştığı daha neler var...
İlk kez demokrasiye kurulan tuzağı soruşturuyoruz... Sabıkamız gerçekleşmiş darbeleri soruşturamamaktan ibaret değil; akim kalmış darbe teşebbüslerini de soruşturamadık. Daha ötesi darbecileri re’sen emekliye ayırmakla yetinip ‘bu defaya mahsus haklarında soruşturma yapmayacağız’ diye mantığa, anayasaya aykırı kanun çıkarttık.
Üç gündür yapılan yorumlara baktığımda gördüğüm şaşkınlık!.. Oysa gözaltına alınan kişilerin adları iki senedir şu ya da bu şekilde gündemde...
Ve kimi şahıslar için bazı tutukluların bile ‘Ben buradaysam falanca neden dışarda’ diye isyan ettiği noktadayız..
Hiç şüphe etmiyorum ki birkaç sene sonra yarılamalar bitecek, gerçek sorumlular gün ışığına çıkacak ve bu konuları daha demokratik bir ortamda, daha sükûnetle tartışıp değerlendirme imkânını bulacağız.
İnancım o ki; bu zaman zarfında Türk Silahlı Kuvvetleri kendisini sürekli eleştiri oklarının hedefi haline getiren dokulardan kurtulmuş olacak. Ve Atatürk’ün orduyu siyasetin dışında tutmak amacıyla aldığı sert tedbirlerin
1960 darbesi sonrasında oluşan yeni zihniyetle birlikte çözülmesinin bünyeye ne denli zarar verdiğini görecek. Rahmetli babam vefat ettiğinde binbaşı rütbesinde genç bir subaydı. Dolayısıyla 27 Mayıs’a kadar subay, astsubay ve eratın seçimde oy kullanmasının yasak olduğunu biliyorum.. Yasağı geri getirmek elbette kabul edilemez; ama cumhuriyetin temelini atan iradenin böyle bir tedbir almasının manası ve bundan muradı üzerinde herhalde düşünmek gerekir.

AVNİ
ÖZGÜREL

Yorum

24/02/2010
RADİKAL

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License