19.2.10

YARGIDA KANAMA

Yüksek yargıda meşruiyet kanaması

Şu sözler yeteri kadar açık:

"Yetkileri kaldırılan başsavcılar hakkında size ulaşan bir soruşturma var mı? Siz bu kararı alırken bu savcıların görevlerini kötüye kullanmaları konusunda böyle bir rapora dayanıyor musunuz? Eminim dayanmıyorsunuz.

Yetkileri hangi hukuki gerekçelerle aldınız? Alelacele işlem tesis edilmesinin sebebi nedir?

Bu kararı alırken hangi bilgi ve belgelere dayanmıştır? Siz yargı kurulu değilsiniz. Siz idari bir kurulsunuz. Siz nakillere, atamalara bakarsınız. İnceleme yetkiniz yok. Madem ki soruşturma gizlidir, bu soruşturmanın belgeleri hangi sıfatla sizin elinizde bulunmaktadır? Böyle bir soruşturmayı yürüten savcıları görevden alırken 3 cümlelik bir açıklamayı yeterli görmüyoruz..."

Evet, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın dün yaptığı açıklamada işin özüne işaret ediyordu.

Dosyayı bilmeden, incelemeden karar alınıyor; kaldı ki soruşturma dosyası gizli; beteri, bu kurulun zaten bu tür dosyaları inceleme ve karar alma yetkisi yok...

2. Şemdinli vakası diyoruz, aslında Şemdinli'den de beter.

Bu kez Yargıtay ve Danıştay söz birliği yapmışçasına HSYK'ya destek veriyor, hukuksuzluğu, anayasa ihlalini destekliyor.

Böylesi sanırız ilk kez oluyor...Yüksek yargı tüm organlarıyla siyasi bir mücadelede taraf oluyor. Üstelik değişime ve demokratikleşmeye karşı, vesayetçi rejimin temellerini yargı gücüne dayanarak ancak hukuk dışı yollarla korumaya çalışan taraf haline geliyor.

Nitekim son olayda ileri sürdükleri gerekçe anlamsızlık sınırlarını zorlamaktadır...

Tutuklanan Başsavcı Cihaner'in Yargıtay'da yargılanması gerektiğini ve onu tutuklamaya götüren süreci başlatan savcıların görevlerini kötüye kullandığını iddia ediyorlar.

Ama Cihaner'i tutuklayan mahkeme heyeti, görevsizlik kararı vermiyor, yapılan itirazı oy birliğiyle, altını çizelim, oy birliğiyle reddediyor... Kaldı ki bu konuda bir usul hatası yapılmış bile olsa, HSYK'ya düşen bu konuda hızlı bir soruşturma talep etmektir. Karar almak değil...

Aslında bunlar işin gerçekten ikinci planda kalan ayrıntıları...

HSYK'nin Şemdinli hadisesinde, usul hatası nedeniyle en fazla kınamayı gerektirecek idari bir yaptırımın söz konusu olduğu bir durumda Ferhat Sarıkaya'ya meslekten men cezası vermesi, Türkiye'nin yargı tarihinde en kara sayfalardan birisini oluşturmamış mıydı?

HSYK yol alıyor! Bu kez ortada idari soruşturma bile yok... Bu kez soruşturma sürecini durdurma, yönlendirme niyeti var...

Durum aslında Şemdinli'den de ağır...

Ama öz aynı...

İki meselede de askeri koruma, kollama görevi var devrede.

Sarıkaya kararı, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt'ı iddianameye dâhil etmesinden kaynaklanıyordu.

Erzurum savcıları, soruşturmayı, 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'e doğru ilerlettikleri için görevlerinden alındılar. Başsavcı Cihaner'i gözaltına aldırmışlar, üç MİT görevlisi ve altı asker girişimleri sonucu tutuklanmıştı. Eskişehir İl Alay Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu'nun tutuklanmasını sağlamışlardı. Orgeneral Saldıray Berk'i ifade çağırmışlar ve son olarak 26 Şubat'a kadar süre vermişlerdi. En nihayet Erzincan Başsavcısı'nın gözaltına alınmasını sağladılar.

Bu nokta orgeneral Berk'le aralarındaki mesafeyi en aza indirmişti.

Nitekim Cihaner'in sorgulandığı saatlerde, Ordu Komutanı Berk'in günü Ankara'da Genelkurmay'da geçirdiği biliniyor.

HSYK'nın girişimi ise tüm bunların ortasına oturuyor, daha doğrusu azalan mesafeyi yeniden açma hamlesi gibi görünüyor.

Şu her şeyden önemli:

Bu kez kriz, nedenleri ve sorumlularıyla gün kadar açık.

Ve yüksek yargının bu tavrı, hedeflediğinin tersine, ülkenin değişimini hızlandıracaktır.
Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net19 Şubat 2010 Cuma YENİŞAFAK

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License