19.2.10

ÇİÇEK ERZİNCANDAMIYDI ?

Dursun Çiçek, 2009'da Erzincan'a geldi mi?

İstismara müsait bir durum var. Çünkü Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner üzerindeki tartışma, İsmailağa cemaatini soruşturmaya başlamasıyla ortaya çıktı. Üstelik bu soruşturma, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" (TCK 220) kapsamındayken, "terör örgütü" iddiasına dönüştürüldü; Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde sıralanan bir suç söz konusu olduğu için, yargılama yetkisi de, Özel Yetkili Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'ne geçti; dosya, Erzincan'dan Erzurum'a gönderildi. İzah edilmesi gereken şüpheli noktalar var ama buradan yola çıkarak, meseleyi sadece "cemaat soruşturmasını örtbas etme" niyetine bağlayamayız.
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, soruşturmayı, 2007'de, bir kadının, "İsmailağa cemaati mensubu eşim tarafından dövülüyorum" şikâyeti üzerine başlattı. Ama özellikle 2009'dan sonra, soruşturma kapsamı olağanüstü genişletildi.
Ve çok önemli bir nokta: Fethullah Gülen cemaati hakkındaki soruşturma, 2009 başında başlatıldı. Neden çok önemli diyorum? Çünkü iddiaya göre, 2009 Ocak ya da Şubat ayında, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın altında imzası olduğu söylenen albay Dursun Çiçek Erzincan'a geldi ve Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner ile orduevinde, kahvaltıda buluştu. İlhan Cihaner, gene iddialara göre, Erzincan Alay Komutanı Recep Gençoğlu ve Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Ali Tapan ile protokol dışı görüşmeler yapıyordu. Hatta kırsal alanda, elektrik gerilim hatlarının altında, telefonlarının bataryaları çıkarılmış vaziyette bir buluşma gerçekleşmişti.Çatalarmut Barajı'nda bombalar ortaya çıktıktan sonra (Kasım 2009'da) tutuklanan İstihbarat Şube Müdür yardımcısı üsteğmen Ersin Ergut'un bilgisayarının hard diskinde yapılan incelemede, barajda bulunan mühimmatın kimlerle irtibatlı olduğu, kimlere bilgi verildiği yazılıydı. Burada, başsavcı İlhan Cihaner'in, Alay Komutanı Recep Gençoğlu'nun, İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Erten ile 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in isimleri geçmişti. Ersin Ergut'la birlikte tutuklanan astsubay Orhan Esirger de, Ergut'un kendisine "Bu mühimmat bizimkilere ait olabilir" dediğini anlatmıştı. Ersin Ergut, savcıya verdiği ifadesinde, Başsavcı İlhan Cihaner'in alayda birkaç toplantıya başkanlık ettiğini beyan etmişti. Ergut'un bu toplantılarda tuttuğu notlarda, "Gülen grubunun bir suç örgütü olduğu ispatlanacak, bunun için delil yaratılacak" gibi cümleler olduğu meydana çıktı. Gene aynı notlarda, "Fethullah Gülen cemaatinin arşivi, yapılanması", "Uzatmalıyız, Erzincan-Erzurum-Gümüşhane-Kelkit", "İstanbul ayağı önemli", "Şubat ayına kadar faaliyeti tamamlayacağız" gibi ibareler bulunmaktaydı.
Meselenin, cemaatlerin soruşturulmasının yargıdan kaçırılmak olmadığını bu iddialar gösteriyor. Gizli tanık ifadeleri de var. O ifadelere göre, gizli tanıktan, Gülen cemaatinin evlerine ve diğer kurumlarına ruhsatsız silâh, uyuşturucu ve belge koyması istenmiş. Hatta savcı Cihaner'in, MİT tarafından kullanılan bu elemana, MİT'teki görevlileri kastederek, "Ağabeylerin senden ne istiyorsa onu yap" dediği de belirtiliyor. 31 Ocak 2010'da tutuklanan Erzincan İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevli astsubay Şenol Bozkurt'un, öğrenci evleri tuttuğu, bunları, cemaat evleri gibi gösterip, silâh yakalatma tertibine giriştiği de ileri sürülüyor. Baskını da, danışıklı dövüş biçiminde, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in gerçekleştireceği iddialar arasında.
İleri sürülen olayların doğru olup olmadığını elbette bilemeyiz. Ama mesele, "Cemaate dokunursan elin yanar" basitliği içinde anlatılamayacak kadar geniş kapsamlı.
Ben en çok şunu merak ediyorum: Gerçekten Dursun Çiçek, 2009 başında Erzincan'a geldi mi? 3. Ordu Karargâhı'nda Başsavcı İlhan Cihaner ile bir görüşme yapıldı mı? Yapıldıysa, bunu ispat edecek deliller mevcut mu? Zira hepimiz, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda, Fethullah Gülen cemaatine karşı bir tertibin öngörüldüğünü biliyoruz.


HSYK'nın gerekçesi ne?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK'nın) aldığı karara, "yargı darbesi" denilmesinin sebebi, başlayan bir soruşturmaya müdahale edip, savcıların tümünün yetkisini kaldırması. Üstelik anayasaya göre, HSYK kararlarına itiraz merci bulunmadığından dolayı, fiili durumu herkes kabul etmek zorunda kalıyor.
Dün de yazdık, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 251'inci maddesinin 1'inci fıkrasına göre, "terör" suçlarında, -bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile- soruşturma, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarınca yapılıyor; yargılamada ise, CMK'nın 250/3. maddesi uyarınca yetki Yargıtay'da.
İkinci bir husus: Özel Yetkili Savcı'nın, mahkemeye müracaat edip, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında tutuklama kararı aldırması, yargılama işlevi içinde sayılmıyor. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ve mahkemenin verdiği tutuklama kararı, soruşturma işleminin bir parçası.
HSYK, hangi gerekçeye dayanarak Erzurum savcılarının yetkisini aştığından söz ediyor? Bu belli değil. Söz konusu iddiaların, Kurul bünyesinde tartışılmadan alelacele alındığı belirtiliyor. 3. Ordu Komutanı dahil çok sayıda subayı da hedef alan geniş kapsamlı bir hazırlık soruşturması söz konusu olduğu için, yargıya müdahale daha da rahatsız edici bir hal alıyor.

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License