25.2.10

"EMRET KOMUTANIM" DÖNEMİ

"Emret Komutanım" dönemi bitti

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, zor durumda. Çünkü Türkiye'de, ilk defa darbeye karışan askerler hesap veriyor. Beş bin sayfalık Balyoz Planı'nı, savcılar, TÜBİ- TAK'a ve Emniyet Kriminal'e incelettiler. Islak imzaların gerçek olduğu ve belgelerin 1. Ordu Karargâhı'nın bilgisayarlarından çıktığı anlaşıldı. Bunun ardından tutuklamalar başladı.
İlker Başbuğ, zor durumda; çünkü "cumhuriyeti koruma ve kollama" yetkisine sahip olduğunu sanan ve kendilerini "vasi" durumunda gören askerlerimiz, bugüne kadar karşılaşmadıkları bir muameleye maruz bırakıldı. Bugüne kadar, ya darbe gerçekleşiyor ve kendi hukukunu yaratıyordu; ya da siviller, "emir-komuta zincirinin" bir parçası gibi hareket edip, gelişmeleri görmezden geliyor; hatta verilen talimatı harfiyen yerine getiriyorlardı.
1960'lı yılların sonunda:
- Anayasa değişikliğiyle eski Demokratların siyasete geri dönmesini istemiyoruz.
- Emredersiniz Paşam... Ordumuzun hassasiyetini dikkate alacağız.1971'de:
- Hükûmet istifa etsin.
- Emredersiniz Paşam... Şapkamızı alıp gidelim. 28 Şubat sürecinde:
- İlköğretim, kesintisiz, 8 yıla çıksın; İmam Hatiplerin orta kısmı kapatılsın. Katsayı uygulaması başlasın. Başörtülü kızlar üniversiteye alınmasın.
- Emredersiniz Paşam... Siyasi hayatıma mal olsa dahi, bunları yapacağım.
İlk defa, 27 Nisan emuhtırasında ezberler bozuldu. Sene 2007:
- Biz sözde değil, özde laik bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün 'Ne mutlu Türk'üm diyene' anlayışına karşı çıkan herkes, Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
Buna ne cevap vermişti hükûmet?
- Genelkurmay Başkanlığı'nın bildirisi, hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Demokratik bir süreçte bunun düşünülmesi bile yadırgatıcıdır. Genelkurmay, hükûmet emrinde, görevleri Anayasa ile tayin edilmiş bir kurumdur. Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur...
Ve 22 Temmuz 2007'de genel seçimlere gidildi. Yaşar Büyükanıt, emuhtırasının cevabını, sandıkta, halktan aldı. AK Parti'nin oy oranı % 47 ile tavan yaptı.

***

Bu defa, muhtıra verilmedi ama komutanlar, "göstere göstere" Genelkurmay Başkanlığı'nda toplandılar. Cevap gene gecikmedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz bir açıklama yaptı:
- Medyayı, siyasetçilerimizi, bürokrasi de dahil herkesi, yargıyı rahatsız etmemeye, yargının görevini rahatça yapabilmesinin ortamını sağlamaya davet ediyoruz. Hangi toplantı, hangi görüşme, hangi açıklama menfi etki edecekse, bu tarih önünde sorumluluğu da beraberinde getirecektir. Dün yaşananlar, bugün nasıl gündeme gelmişse, bugün yaşananlar da, yarın gene toplumun gündeminde olacaktır. Herkesi anayasa ve yasalardaki yazılı olan kurallara davet ediyor, buna uygun hareket etmesini bekliyoruz.
28 Şubat'taki brifingler dönemi geride kaldı. Hani, Yüksek Yargı üyelerini davet edip, sonra, karşılıklı, hâkimlerle askerlerin birbirini alkışladığı o ayıplı dönem var ya! Anayasa Mahkemesi üyelerine, "brifing" adı altında Refah Partisi'ni kapatmalarının dikte edildiği günlerden söz ediyorum. O dönem bitti. Evvelki gün, orgeneraller uzun uzun toplandılar. Bir iki satırlık açıklama yaptılar: "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ortaya çıkan ciddi durumu değerlendirmek üzere, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı'nda bir toplantı icra edilmiştir."
Ama, mahkeme, 2'si muvazzaf 4 amiralin yanı sıra, bir emekli tuğgeneral ile 2 emekli albayı aynı gün tutuklayıverdi.
"Emret Komutanım" devri geride kaldı. Hem iktidar, hem de yargı, yetkilerine sahip çıkıyor; vesayete direniyor.


Her şey vatan için!
Bazı meslektaşlarımız, darbeye karışmış askerlerin görevleri sırasında ne büyük kahramanlıklar yaptıklarını sıralayarak, mazeret üretmeye çalışıyor. İbrahim Fırtına, Özden Örnek, Çetin Doğan, Ergin Saygun'un, her birinin, üstün hizmet madalyası varmış; millete yıllarca hizmet etmişler. Bunlar efsane komutanlarmış.
Ben de bir "jenerik senaryo" yazayım istedim. Varsayalım ki, 12 Eylül'ü gerçekleştiren Kenan Evren, Nurettin Ersin, Nejat Tümer, Tahsin Şahinkaya darbeye teşebbüs halinde yakalanmış olsalardı. Balyoz Harekât Planı gibi, Bayrak Harekât Planı bir gazetenin eline geçseydi ve bu kişiler yargı önüne çıkarılsaydı, vatanseverliği tersinden anlayanlar, herhalde onlar için de şöyle yazacaklardı:
Kenan Evren: Kore'de görev yaptı. Genelkurmay 2. Başkanlığı ve Ege Ordu Komutanlığı'nda bulundu. Üstün hizmet madalyası var. Genelkurmay Başkanı; 44 yıl orduya hizmet etti. Evi basıldı; tutuklandı; mahkemede hesap veriyor.
Nurettin Ersin: Kara Kuvvetleri Komutanı. Kıbrıs Barış Harekâtı'na katıldı. Jandarma Genel Komutanlığı, MGK Genel Sekreterliği ve 1. Ordu Komutanlığı yaptı. Üstün cesaret madalyası sahibi. 46 yıl orduya hizmet etti. Evi basıldı; tutuklandı; yargılanıyor.
Nejat Tümer: Deniz Kuvvetleri Komutanı. Donanma Komutanlığı yaptı. Şeref madalyası sahibi. Devlete 39 yıl hizmet etti. Evi basıldı; tutuklandı...
Tahsin Şahinkaya: Hava Kuvvetlerinin "efsane komutanı". Orduya 40 yıl onurla hizmet etti. Evi basıldı; yargı önüne çıkarıldı.
Bir insan, devletine onurla hizmet edebilir. Ama suç işlemiş ise, yargı önünde hesap verip, cezaya da çarptırılır. Kanunlarımızda şöyle bir istisna maddesi mi var: "Devlete 20 yıl ya da daha fazla hizmet edenler, ne yaparlarsa yapsınlar, muhakeme edilemez ve haklarında hüküm tesis edilemez."


NAZLI ILICAK 25,02,2010 SABAH

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License