18.3.09

ÇIKARIN KALEMİ KAĞIDI

Çıkarın kalemi kağıdı, sınav var

Tekrarlayalım... 28 Şubat’ta rol alan, aracılık yapan, yardım ve yataklık suçunu işleyen; hasılı bir şekilde o suça karışan herkes tasfiye oldu. O günlerin kibri, istihzası ve kudretinden eser taşımaksızın bugün insan içine çıkamaz duruma düştüler. Silinip gittiler... Tarihe de kötü bir nam bırakarak.

Askeri ve bürokratik kadrolar, siyasi parti liderleri, transferci milletvekilleri, sözümona sivil toplum örgütü liderleri, sonradan birer hortumcu oldukları anlaşılan işadamları... Hepsi silindi.

Peki kim kurtuldu o faturayı ödemekten?. Hangi sınıfa bir şey olmadı, kimler hala hiçbir şey olmamış gibi işlerinin başında? Medya...

O medya sınıfı tasfiye olmadan bu ülkede demokrasiden de gerçek anlamda bağımsız, özgür, hukuka bağlı ve ahlaki bir medya düzeninden de söz etmek mümkün değildir. Bu kadar açık.

12 yıldır medyanın darbeyle, darbeciyle ilişkisinin her türlüsünü anlatan sayısız belge okuduk. Nasıl yandaş, nasıl yardakçı, nasıl tetikçi olduklarına dair onlarca, yüzlerce itiraf ortaya çıktı. Kendi kendilerini ihbar ettiler, az sayıda vicdan sahibi özeleştiri yaparak gerçekleri teyid etti. Belgeler, raporlar, görüntüler birer dizi film gibi ortalığa saçıldı.Önceki gün basına sızan Balbay günlüklerinde aynı işbirliğini, yandaşlığı; hatta kraldan çok kralcılığı, askerden çok askerciliği bir kez daha gördük. Bunlar mı bağımsız Türk medyası? Askerle darbe ortaklığına giren, demokrasiye, hukuka, siyasete, seçime başkaldıran; bunun için provokasyonlar düzenleyen, düzenlenmesi için askeri, yargıcı kışkırtan; Danıştay örneğinde olduğu gibi katliamlar yapan örgütün üyeleri mi gazeteci?

Balbay günlüklerinde ‘bazı gazeteciler’den söz ediyor. En az kendisi kadar o isimler de önemli. 12 yıldır hiçbir şey gizli kalmadı, o isimler de çıkar, üç vakte kadar öğreniriz içimizdeki silahşörleri.

Ama artık biliyoruz ki içimizde gazeteci kılığında darbeciler var. Bıkmadan usanmadan, yeni 28 Şubatların peşinde koşanlar var. Sandıktan çıkanı beğenmeyip bunu silahla, tankla, provokasyonla, tertiple, yalan haberle değiştirmeye kalkanlar var.

‘O gazeteciler kim?’ sorusunun cevabı çok önemli ama çıplak gözle bakınca zaten deşifre olmuş, gazeteler, yöneticiler ve yazarlar var. Hepsinin 28 Şubat’tan sabıkası var. Hepsinin 22 Temmuz öncesi tertiplerden sabıkası var. Hepsinin boylarını aşan günahları var.

İçimizde demokrasiye inanmayan, hukuku çiğnemeyi alışkanlık haline getiren ve bunu ‘gazeteci’ kisvesiyle yapanlar var. Parti kurup kapattıranlar, eylem körükleyenler; yetmeyince ekonomik kriz propangandası yapanlar var. kartvizitleri gazeteci...

Gazeteciler Cemiyeti başkanlarını, Basın Konseyi Başkanı’nı bekliyorum. Darbeciyle gazeteciyi, Ergenekoncuyla Ergenekon karşıtını ayırabilecekler mi? Merakla bekliyorum. Darbecilere mi yoksa hukuka ve demokrasiye mi, yani mesleğe mi sahip çıkacaklar? ‘Hepimiz darbeciyiz, hepimiz Ergenekonuz’ mu diyecekler, ‘hepimiz sadece gazeteciyiz’ mi?

Geçmişte taraf oldukları konularda gördüğümüz gibi doğrudan mı söyleyecekler, eğip bükerek mi?

Tarihi bir sınavla karşı karşıyalar... Bugünleri hem tarih yazacak, hem de biz!

Sadece eksiler değil, önüne gelene çamur atan ‘yeni yandaş kalemler’ için de kabus başladı. Kendilerini darbe tertipcilerinden ayırabilecekler mi bakalım. Yoksa susarak, aslında gizliden gizliye o darbeyi arzuladıklarını mı gösterecekler bize!

Susarlarsa; içimizdeki darbeci sınıftan, 28 Şubatçılardan hesap sorma cesaretini gösteremezlerse bundan sonra kim inanır gazeteci olduklarına? Kim inanır bağımsız ve tarafsız olduklarına? Kim öylelerini ciddiye alır?

Bu sınavı veremeyen, kimseye meslek, demokrasi, siyaset ve etik anlatmaya kalkmasın. Şimdiden söyleyelim ki yarın kabil-i muhatap olmayanlar sebebini sormasınlar.

Gerçek şu ki, 28 Şubatçı medyanın kabarık sicili nedeniyle darbeci olmakla olmamak arasındaki zar çok inceldi. Medyanın bir kesimi demokrasiye ve hukuka karşı faaliyetlerin olağan şüphelisi haline geldi. O yüzden, sarılın kalemlerinizi de gösterin tavrınızı...

Gösterin, çünkü bir demokraside bırakın böyle apaçık darbe planlarına tepkisiz kalmayı, söylentisine bile kayıtsız kalmak suça ortaklıktır. Gösterin ki, bir daha içimize darbeciler sızamasın...

İşiniz zor ve ağır ama unutmayın ki bu sınavı geçememenin mesleki faturası da çok ağır. Kimse bugünlerdeki savrulmayı unutmaz, yarın mutlaka önünüze çıkar. Baksanıza, 28 Şubat’ın, Ayışığı’nın Sarıkız’ın bilinmeyen hiçbir şeyi kalmadı.

Dost tavsiyesi... Gerçekler ortaya çıkmadan, gerçeği söyleyin derim.
18 Mart 2009 Çarşamba MUSTAFA KARAALİOĞLU STAR

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License