11.1.09

SANA ERGENEKON'U SORARLARSA, DEKİ...

Sana Ergenekon’u soracaklar...

Sana “Devlet içindeki ülkücüler çete kurup, karanlık yollara sapmış olabilir, inanırım ama kimse bana Kemalist aydınlar, askerler, bürokratlar İslamcı hükümeti devirmek için çete kurup 2009’da darbe planlandı dedirtemez” diyecekler.

Onlara de ki;

Burası Norveç olsaydı söylediğinizin bir mantığı olabilirdi. Ama burası darbelerin, askerî vesayetin olağan, demokrasinin olağanüstü olduğu bir ülkedir. Aklı başında kimsenin çıkıp “Şeriat istiyorum” diye bağırmadığı bir ülkede şeriat tehlikesine, PKK’nın bile “Türkiye içinde bir çözüm arıyoruz” dediği bir ülkede bölünme paranoyasına inanıyorsunuz da, gün aşırı “askere selam” yazılarının çıktığı, Genelkurmay Başkanları’nın sertliğine göre tasnif edildiği, çok partili hayata geçişin karşı devrim olarak görüldüğü, çok yakın zamanlarda laikliği kurtarmak için hukukun ayaklar altına alındığı 367’lere, kapatma davalarına tanık olunmuş bir ülkede nasıl oluyor da birilerinin seçimle yenilemeyeceği anlaşılan bu iktidarı devirmek için darbe planlamış olabileceğine inanamıyorsunuz?

Sana “İşte Veli Küçük, işte İbrahim Şahin’in bombaları. Asıl Ergenekon budur, Susurluk’tur. Asıl üzerine gidilmesi gereken bunlardır. Gerisi hükümetin muhalifleri sindirme operasyonudur” diyecekler.

Onlara de ki;

Zaten Susurluk’un üstünü kapatan da sizin olayı böyle üç beş ülkücü polisten, özel harekâtçıdan, Emniyet Müdürü’nden, hatta Mehmet Ağar’dan ibaret gören dar bakışınız değil miydi? Bitmez kan davalarınız, kısır ideolojik dertleriniz değil miydi Susurluk’u üç beş çapsız katilin vatan kurtarma acemiliğinden ibaret bırakan. Çetenin Veli Küçük, Teoman Koman uzantılarını sorgulatmayan. Bu ülkede sivillerin, askerlerin haberi ve izni olmadan devleti korumak için gizli çete kurduğuna inanabilenlerin basiretsizliği değil miydi 1997’den 2007’e kadar öldürülen tüm insanların katili. “Bu kadar önemli insanların itibarları ne olacak” dertleriniz değil miydi “çok itibarlı” paşalar Teoman Koman’a, Veli Küçük’e Meclis’le, yargıyla, dalga geçme cesaretini veren. Ve Veli Küçük’ün, Teoman Koman’ın üzerine gitme cesaretini gösterememek değil miydi Hrant Dink’i aramızdan alan. Ve yine bugün “İbrahim Şahin, Veli Küçük kötü adam tamam, ama geri kalanların ne suçu var” sözleri değil midir bundan kaç yıl sonra aramızdan yine sevdiğimiz insanları alacak olan.Sana “Bu ne biçim bir örgüt, ne ilgisi var saygın bir hukuk adamı olan Sabih Kanadoğlu’nun Susurlukçu İbrahim Şahin’le, “şeriatçı” katil Alparslan Arslan ile laik eski saygın YÖK Başkanı Kemal Gürüz nasıl aynı çete içinde olabilir, saygın yazar İlhan Selçuk ile karanlık paşa Veli Küçük arasında nasıl bir bağlantı vardır” diye soracaklar.

Onlara de ki;

Bırakın buna yargı karar versin.

“Karanlık” işlerin adamı Veli Küçük’ün “aydınlık” insanların okuduğu Cumhuriyet gazetesini kurtarma toplantılarında ne işi olduğuna mahkeme baksın.

Ama unutmayın Ergenekon deyince en çok 2009’da yapılması planlanan bir darbeden bahsetmekteyiz. Darbe demek iyi bir iş bölümü demektir. Hatırlayın 12 Eylül’e hangi profesyonel iş bölümü ile gelmişti Türkiye. 12 Eylülcüler “Darbe için şartların olgunlaşmasını bekledik” diye itiraf etmişlerdi.

Peki, o şartları kim olgunlaştırmıştı? Birkaçını hatırlayalım: 7 TİP’liyi vahşice öldüren Haluk Kırcı, Savcı Doğan Öz’ü vuran İbrahim Çiftçi, Abdi İpekçi’yi vuran Mehmet Ali Ağca, Maraş katliamından yargılanan Ökkeş Şendiller.

Peki, 12 Eylül darbesini kimler yapmıştı? Yine en önemlilerini hatırlayalım: Saygın generaller Kenan Evren, Haydar Saltık. Darbe hazırlıkları sırasında askerlerle birlikte çalışan yine saygın entelektüeller Coşkun Kırca, Adnan Başer Kafaoğlu. Saygın siyasetçiler Turhan Feyzioğlu, Emin Paksüt. Darbenin hâlâ sürüyor olmasının nedeni olan saygın anayasanın yazarı saygın hukukçu Orhan Aldıkaçtı. Darbenin üniversite operasyonunu yürüten saygın Profesör İhsan Doğramacı. Darbecileri selamlayan Anayasa Mahkemesi’nin saygın başkan ve üyeleri. Ülke elden gidiyor yazılarıyla darbeye zemin hazırlayan, darbeden sonra da Kenan Evren’in neresini öveceğini şaşırmış saygın gazeteciler, saygın köşe yazarları.

12 Eylül’e doğru giden şartları olgunlaştıran sağcı katiller ile 12 Eylül’ü planlayan ve uygulayan saygın Atatürkçü isimlerin adlarını o yıllarda kim yan yana getirirdi?

Evet, hâlâ bilmiyoruz. Ama yargılamanın sonucunu beklemeye tahammül edemeyip, sana ısrarla “Bu saygın insanların bu katillerle ne ilişkisi olabilir” diye soranlara de ki;

Sizi şoke eden Sabih Kanadoğlu ile İbrahim Şahin arasındaki ilişki belki de Orhan Aldıkaçtı ile Mehmet Ali Ağca arasındaki ilişki gibidir. Kemal Gürüz ile Alparslan Arslan arasındaki ilişki de Coşkun Kırca ile Ökkeş Şendiller arasındaki ilişkiye benziyordur. Turhan Feyzioğlu’nun Haluk Kırcı’yı tanımıyor olması ikisini de 12 Eylül’ü hazırlayan çetenin üyesi olmaktan alıkoyabilir mi?

Sana Ergenekon’u soracaklar. Sen onlara 12 Eylül’ü anlat.

Bir düşünsünler. 12 Eylül cuntasının hazırlıkları bir yıl öncesinden polisin ya da MİT’in takibine takılsaydı. Cesur bir savcı çıksaydı. Cuntaya karşı dalga dalga operasyonlar yapsaydı. Cuntanın saygın isimleri Haydar Saltıklar, Coşkun Kırcalar, Turhan Feyzioğlular, cuntanın tetikçileri Mehmet Ali Ağcalar, Haluk Kırcılar, İbrahim Çiftçiler ile birlikte birer birer gözaltına alınsaydı...

Sana Ergenekon’u soracaklar. Sen de onlara sor: Sizin için kimin itibarı daha önemli?

12 Eylül’ü yapan “saygın” insanlarınki mi? Yoksa 12 Eylül’ün ezdiği saygın insanlarınki mi?
YILDIRAY OĞUR 11,01,2009

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License