23.10.08

DESPOTİK REJİMİN BEKÇİLERİ

Despotik rejimin bekçileri

Çağdışı başörtüsü yasağıyla ilgili, Anayasa Mahkemesi’nin Resmî Gazete’de yayınlanan çoğunluk kararını okurken, kendimi dogmatizmin ve saplantıların kıskacında gibi hissettim.
Hani bilimkurgu romanlarındaki gelişmiş robotlar insanlığa hâkim olur da, insanların koydukları kuralları koruma adına onlara eziyet ederler ya, aynen onun gibi... Bir anayasanın böylesine yanlış yorumlandığı, bir hukuk metninin bu kadar ters yüz edildiği görülmemiştir. AYM’nin çoğunluk kararını okurken tüylerim diken diken oldu; kendimi Asimov ’un kâinatında esarete itilmiş, devrim robotlarının tahakkümünde yaşayan bir insan gibi hissettim...
***
Hukukçu olmaya, hele AYM gibi bir yüksek mahkeme üyesi sıfatını taşımaya lüzum yok; sadece okuma yazma bilen ve okuduğunu anlayan bir T.C. Vatandaşı, Anayasa’nın, AYM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesindeki şu hükmün anlamını bilecektir: ‘Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.’ Aynı maddenin 2. fıkrasında ise şekil denetlemesinin sınırları belirtilmiştir.
Bu gerçek ortadayken, AYM’nin ‘ünlü’ 9 üyesi, göz göre göre, Anayasa’nın bu hükmünü çiğnemiş ve Anayasa değişikliğini esastan inceleyerek iptaline karar vermiştir.İşin asıl acınacak tarafı, ‘AYM Dokuzlusu’nun, iptal dâvasını açan CHP’nin gerekçesini aynen kullanarak Anayasa’nın Cumhuriyetin niteliklerini düzenleyen 2. maddesine aykırı bulup Anayasa değişiklik kanununu iptalidir. Buna göre, yapılan Anayasa değişikliği, Cumhuriyetin niteliklerine ve bu niteliklerin değiştirilemeyeceği hükmüne (md. 4) aykırı görülmüş ve Anayasa ’nın açık hükmü ihlâl edilerek iptal edilmiştir. AYM çoğunluğu, önce şekil yönünden ‘inceledikten’ sonra, herhalde açıkça ‘esas yönünden’ demeye utandığı için olacak ki, ‘içerik yönünden’ başlığını atmayı uygun görmüştür.
AYM çoğunluğu, demokrasi ve hukuk adına bildiğimiz bütün doğruları bir tarafa atarak, tekrar ede ede artık kendilerinin de inandığı skolastik ve dogmatik saplantıları ardı ardına sıralamıştır.
Karar gerekçesini okuduktan sonra, bozulan demokrasi, hukuk ve mantık silsilesini düzeltebilmek için, Haşim Kılıç ve Sacit Adalı’nın Karşı Oy yazılarını okuyup ‘AYM Dokuzlusu’nun saplantılı ve yasakçı dünyalarından kendinizi kurtarabilirsiniz...
***
Mesele, hukuku kullanarak despotik rejimin bekçiliğini yapmaktadır.
1961 ve 1982 darbe anayasalarında, Anayasa Mahkemesi, sûreta kanunların anayasa uygunluğunu denetleme görevine sahiptir. Lâkin uygulamada, AYM’nin bu görev ve yetkisini tecavüz ettiği ve 1940’ların Şeflik Dönemi zihniyetine uygun şekilde, demokratik rejime ve millet iradesine karşı despotik bir dayatmanın bekçiliği rolünü üstlendiği görülmektedir.
AYM, demokratik rejimin işleyişini, hukuku ve Anayasa’yı bir tarafa bırakarak, kendince Cumhuriyet ve lâiklik düşmanı olarak gördüğü siyaset mekanizmasının üstüne çıkmaya çalışmış; âdeta bir Senato gibi, hattâ onun üstünde bir siyasî mevki iktisap ederek ahkâm kesmiştir.
Ne yazık ki, bugün Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi, tarafsız ve bağımsız karar verebilen bir hukuk mercii olmaktan uzaklaşmış, ideolojik peşin hükümlerle karar veren siyasî ve lâyüsel bir merci hâline gelmiştir.
AYM’nin, en hafif tâbiriyle bu ‘yargısal aktivizmi’, bizzat darbeciler tarafından dahi yetki gaspı olarak görüldüğü için, 1971’deki Anayasa tâdilinde ve 1982 Anayasası’nda Anayasa değişikliğinin esastan denetimi yasaklanmış, şekil denetimi ise sınırlandırılmıştır.
***
Türkiye’de jüristokrasi ve despotik rejim yerine millet iradesinin geçerli olduğu demokratik bir rejimi oturtmak istiyorsak, önce bu AYM’yi her bakımdan değiştirmemiz şarttır. Yoksa despotizmin bekçiliğini yapan, gelişmeye ve hürriyetçi demokrasiye kapalı bu AYM ile jüristokrasinin tahakkümünden kurtulmak mümkün değildir. hasan celal güzel

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License