21.10.08

KÜRT SORUNU VE ERGENEKON

Kürt Sorunu ve Ergenekon

Ergenekon Davası’nın ilk duruşması, Tayyip Erdoğan’ın iç ve dış dengeleri gözeterek ‘Kürt Sorunu’nu’ çözme çabalarına denk geldi... Başbakan Erdoğan’ın dünkü zorlu Diyarbakır gezisi...

Barzani’nin açıklamaları, Öcalan’a kötü muamele edildiği savıyla başlayan ve dün Doğu Beyazıt’ta bir kişinin ölümüne neden olan kıpırdanmalar...

AK Parti ve hükümet, kapsamlı bir çözüm planının ortaya konması, sivil-asker arasındaki uyumun sağlanması ve uluslararası desteğin alınmasıyla boğuşmakta...

Tarihsel bir başarı yakalanabilir mi?

***

Alakası yokmuş gibi görünse de bu ciddi ölçüde de Ergenekon Dava sürecine bağlı...Etkili İngiliz gazetesi The Times ne yazıyordu?

Generallerin terör suçuyla yargılanacakları ‘derin devlet’ davasının sanıklarının aşırı sağcı-laik kişiler olduklarını, cinayet, sosyal çatışma ve askeri darbe düzenleyerek seçilmiş Türk hükümetini devirmeyi amaçladıkları suçlamasıyla karşı karşıya olduklarını... Söz konusu gruba ‘Ergenekon’ adı verildiğine de işaret eden Times, Ergenekon’un Türkiye’nin AB üyeliğine de ülkeyi düşmanları karşısında zayıflattığı gerekçesiyle karşı çıktığını yazıyor.

Aslında, dün başlayan dava, halk egemenliğine karşı şiddeti öngören İttihat ve Terakki geleneğiyle Türkiye’nin sınırlı bir hesaplaşması...

Çünkü Ergenekon’un devlet içindeki tüm varlığını çekip çıkarmaktan ziyade, sivil siyaset ile askeri bürokrasi üst yönetiminin mutabakat sağladığı sınırlar içinde hareket edileceği anlaşılıyor...

***

Emekli Hákim Albay Ümit Kardaş dün Zaman Gazetesi’nde Nuriye Akman’a süreci şöyle değerlendiriyordu:

‘Şener Eruygur açısından bunu yapmaya kalktığınızda bu sefer de diğer kuvvet komutanları hakkında da dava açmanız gerekir. Şener Eruygur tek başına planlamamış günlüklere göre. Üç tane kuvvet komutanı var. Onlar hakkında herhangi bir işlem yapılmadı. O açıdan Sarıkız ve Ayışığı’ndan herhangi bir dava açılacağını tahmin etmiyorum. Bir darbe planlaması yapıyorsunuz. Bu darbe planını dört kişi yapar. Ama onun altında da bir sürü insan vardır. Dört kişi bir araya gelerek olmaz. Mutlaka daha alt kademelerde uzantıları vardır. Aslında onlara doğru da gitmek gerekir. Bu sefer şu anda görevde olan ve terfi yapmış subaylar da var. Zaten o dönem hükümet biliyor bunu. Bildiği anda bir şey yapmamış. Başbakan, Başbuğ’a arka çıkan son açıklamasıyla askerin istemediği bir şeyi yapmayız demiş oldu.’

***

Ergenekon davası şüphesiz ki, sonuçları ne olursa olsun, Türkiye’nin demokratikleşmesi, halk iradesine saygı açısından çok önemli bir süreç...

Devletin, İttihat ve Terakki zihniyetinden malul diğer kanadını yakalama girişimi...

Çok önemli olmasına rağmen, nihai ve toptan bir temizleme beklemek de pek gerçekçi olmayabilir...

Acaba...

Aynı mutabakatı esas alıp, o sınırlar içinde kalarak ‘Kürt Sorunu’ çözülebilir mi?

***

Bu sorunun cevabını dün Taraf Gazetesi’nde Avni Özgürel, Neşe Düzel’in ‘siyasi iktidar, Kürt meselesini askere mi devretti?’ sorusunu yanıtlarken veriyordu:

‘Devredemez. Çünkü bu iş askerin yapacağı bir iş değil. Bu iş bir güvenlik işi değil. Bu, Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesidir. Zaten Türkiye’yi demokratikleştirdiğiniz takdirde ortada ne türban sorunu kalır, ne de Kürt meselesi. Türkiye’de AB’nin demokrasi standartları egemen olursa, ne asker böyle hesap sorulamaz konumda olur, ne yargı böyle çarpık işleyebilir, ne de yolsuzluklar bu düzeyde gerçekleşir. Ama bu ülkede Kürt sorunun çözümü istenmiyor. Çünkü bu işten herkesin çıkarı var. Sadece askerin değil, güvenlik birimlerinin, siyasetin, işadamlarının kısacası toplumun büyük bir kesiminin çıkarı var bunda. Kürt sorunu her türlü istismarı ve illegal parayı besliyor.’

Sonra da şöyle devam ediyordu:

‘Kültürel ve siyasal haklardan başlayarak, Anayasa da dáhil Türkiye’nin hukuk metinlerinde Kürtleri rahatsız eden bütün başlıklar yeniden yazılmalı. ‘Kürtlerle Türkler etle tırnak’ lafı hukuka yansıtılmalı. Ayrıca Kürt meselesini çözmek için Öcalan’la görüşülmeli. Türkiye’de bu meseleyi onun dışında bir güç çözemez. Sorunun çözümüne etkin bir katkı sağlayamaz.’

****

Sıkıntılı ve güç bir süreçten geçiyoruz...

Ya kendimizi yenileyerek ileriye doğru önemli bir adım atacağız...

Ya da beceriksizliğimizden dolayı çok ağır bir fatura ödeyeceğiz...

Benim endişem, ‘Ankara Statükosunun esneme becerisi kadar bir izinle bu meseleler nasıl çözülebilir’ sorusu.

Tabii sorunun cevabı AK Parti’nin de kaderini şekillendirecek...

Ankara odaklı bir açılım çare olur da, ‘Kürt Sorunu’nu çözer ise tarihi bir zafer kazanacak...

Yok, eğer tersi olursa da buharlaşacak...

***

Ankara’ya güvenerek Sırat Köprüsü’nde yürümek, AK Parti’nin kendisinin de şiddetle karşı koymadığı ağır bir tuzak olabilir...

Ergenekon’u tümüyle ortaya çıkaramamak, biraz da Kürt Sorunu’nun çözümüne sınır koymak demek değil mi?
mehmet altan 21/10/2008

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License