21.10.08

GENELKURMAY MSB'YE BAĞLANMALI

Genelkurmay hemen MSB’ye bağlanmalı

İtiraf etmem gerekir, 2003-2007 arası yaşananlar, Türkiye’nin AB reformları ve yüksek büyüme performansından ve hele hele 22 Temmuz demokratik tepkisinden sonra bir kez daha büyük bir siyasal çalkantının içine düşmeyeceğini tahmin ediyordum.

Büyük ölçüde yanılmışım.

Bu durumun farklı açıklamaları olabilir ama ben bu durumu siyaseten yapısal reformların yarım kalmasıyla açıklıyorum.

Bunun en belirgin örneği de herhalde hala, AB müzakere sürecindeki bir ülkenin bir darbe anayasasıyla yönetiliyor oluşu.

Türkiye son günlerde yine çok sıkıntılı bir siyasal süreçten geçiyor.

Dağlıca ve Aktütün faciaları sonrası TSK, Genelkurmay mercek altında.

Ve bu süreçte sivil-asker ilişkileri tartışılıyor, ulusal güvenlik kamu hizmetinin kalitesi ve etkinliği tartışılıyor, siyasal iktidar-TSK ilişkileri tartışılıyor.

Genelkurmay Başkanı basın toplantıları düzenliyor, birilerini azarlıyor ya da azarladığını zannediyor, parmağını sallayarak birilerini hedefliyor, hedef gösteriyorBaşbakan tartışmaya giriyor, gazetecilere yönelik tuhaf değerlendirmeler yapıyor.

Basın farklı pozisyonlar alıyor ama tartışmaların, polemiklerin bir tarafında ya Başbakan var, ya da Genelkurmay Başkanı.

Bu tartışmalarda esas olması gereken kişi, Milli Savunma Bakanı ise ortalarda yok.

Genelkurmay Başkanı TSK’nın komutanı olarak söz konusu siyasal tartışmalara girdiği ölçüde cevap da alıyor ve alacak, bir tartışmanın tarafı olduğu için de eleştiriliyor ve eleştirilecek, bunu başta Genelkurmay Başkanları olmak üzere herkes doğal karşılamalı.

Başbakan da uzmanı olmadığı, olamayacağı ulusal güvenlik konularında tartışmalarda taraf olarak hatalar yapıyor ve yapacak.

Hem Genelkurmay hem de Başbakanlık bu süreçte yıpranıyor ve yıpranacak.

Bunlara şaşmamak lazım çünkü çok doğal.

Doğal olmayan bu tartışmaların içinde olması gereken, çok doğal sivil eleştirileri cevaplaması gereken Milli Savunma Bakanı’nın ortada görülmemesi.

Sayın Vecdi Gönül’e de çok kızmamak lazım zira yasal yapı içerisinde sorumluluk ilişkisi çok karmaşık.

Türkiye, Dağlıca ve Aktütün facialarını ve arkasından yaşanan tartışmaları bir fırsata çevirmek için bu tuhaf duruma bir çözüm üreterek bir çıkış yolu bulabilir.

Çağdaş hukuk devletlerinde ve demokrasilerde Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanı’na bağlıdır, ulusal güvenlikle ilgili bir sorun yaşandığı, ulusal güvenlik üreten kurumlar eleştirildiği zaman da demokratik otorite adına Milli Savunma Bakanı eleştirileri göğüsler, cevaplar, böylece sivil iktidar ulusal güvenliğin sorumluluğunu üstlenmiş olur ve Genelkurmay da basınla, muhalefet partileriyle, aydınlarla tartışma içine çekilmemiş olur.

Emin olunuz böyle bir anayasal dönüşüm gerçekleşir, Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanır ve böylece günlük polemiklerin dışına çıkarsa bu yeni süreçten en karlı çıkacak kurum ulusal güvenlik kurumu ve ürettiği hizmetin kalitesi olacaktır.

Bu önerinin yani Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması önerisinin hayata geçirilmesi asla ve asla Genelkurmay’a yönelik bir darbe, bir tenzil-i rütbe arayışı değildir.

Tüm demokratik ülkelerde, orduların etkin görev yaptığı yerlerde düzenlemeler bu istikamettedir.

Bu öneriye karşı çıkanların en büyük argümanı TSK’nın tarihinin, yapısının ve toplumla ilişkilerinin farklı olduğudur.

TSK diğer ordulardan farklı olabilir, bu konunun uzmanı değilim ama şayet bir farklılık varsa bu farklılık protokol sıralamasında değil ulusal savunmanın etkinlik düzeyinde kendini göstermelidir.

Dağlıca ve Aktütün facialarının gösterdiği ise tam da bu değildir.

Yapılması gereken bu değişikliği de içerecek yeni bir anayasadır.
Tarih: 21 Ekim 2008 Salı, ESER KARAKAŞ STAR

0 yorum:

Yorum Gönder | Feed



Snap Shots

Get Free Shots from Snap.com
 
^

Powered by BloggerAK Medya Haber Yorum Analiz by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License